Category Blog

Üniversiteler, genç insanların yalnızca mesleki eğitim aldığı yerler değil. Aynı zamanda kendilerini tanıdıkları, geliştirdikleri, yetiştikleri kurumlar. Gençleri yetiştiren üniversiteler, aslında ülkelerin ve dünyanın geleceğini de kurguluyor.

Bugün sosyolojik anlamda post truth olarak ifade edilebilecek bir döneme girdiğimizi söylemek mümkün. Post truth, en basit biçimde; doğrunun, hakikatin önemini yitirdiği ya da biçim değiştirdiğini tanımlamak için kullanılan bir kavram. Bizler de bugün dünyanın birçok anlamda farklı bir gerçeğe evrilmeye başladığını gözlemleyebiliyoruz. Dünyanın, ekonomik, siyasi, sosyolojik yapısı ve hatta merkezinin bile değişmekte olduğunu söylemek mümkün. Dünyanın merkezi olarak anılabilecek Londra, New York gibi şehirlerin bu sıfatı yitirmekte olduğu konuşuluyor.

Dünyada bu gelişmeler yaşanırken, gözümüzü üniversitelere çevirdiğimizde dünyanın bu hızlı gelişimine ve değişimine uyum sağlayabilecek bir eğitim modeline ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Bugün, dünyanın en seçkin üniversitelerinden Stanford Üniversitesi’nin profesörleri, “Öğrettiğimiz bilginin 1 yıl sonra bayatladığını biliyoruz” şeklinde ifadeler kullanabiliyorlar. Bu dünyanın değişim hızını net bir şekilde açıklayan bir cümle.

Burada şu sorunun sorulması gerekiyor, “Bizler bayat bilgi mi öğretiyoruz? Öyleyse; ne yapmalıyız?”

Üniversiteler Nasıl Bir Değişime Tabi Olmalı

Bugün gelinen noktada bilgilerin hızla farklılaştığını görüyoruz. Peki; bu durumda, bu noksanlığını gidermek için ne yapmamız gerekiyor?

Yapılması gereken; öğrencilere bilgi değil yetkinlik öğretmek. Öğrencilere; bireysel yetkinlik, teknik yetkinlik, sosyal yetkinlik ve evrensel yetkinliği öğretiyor olmamız gerekiyor. Birtakım şeyleri revize ederek, stratejik olarak odaklanarak ve vakit kaybetmeden hareket ediyor olmamız gerekiyor. Geleceğin mesleklerini konuşurken aynı zamanda mesleklerin de geleceğini konuşmamız gerekiyor.

“Üniversiteleri Değiştirirseniz Dünyayı Değiştirirsiniz”

Harvard Üniversitesi’nin en önemli akademisyenlerinden Charles William Eliot, “Üniversiteleri değiştirirseniz, dünyayı değiştirirsiniz” diyor. Bir ülkenin durumunu anlamak için üniversitelerine bakmamız gerektiğini söylüyor.

Buradan yola çıkarak; 4. Nesil Üniversite kavramı içerisindeki start-up ve spin-out kısmını desteklememiz ve buna ek olarak; dünyanın gündeminde olan yapay zeka konusunda ciddi araştırmalar yürütmemiz gerekiyor. Yapay zekalar devreye girdiğinde birçok insanın işini kaybetmesi söz konusu ve bu durum sosyal anlamda büyük patlamaların beklendiği bir döneme girilmesine sebep olacak. Bu nedenle Mesnevi’de bahsedildiği gibi “bahçemizi temiz tutacak” şekilde konuya müdahil olmamız gerekiyor. Üniversitelerin ve akademisyenlerin aktif olarak yer alacağı biçimde bu yapının içinde olmamız gerekiyor.

Üniversitelerden başlayarak, üniversitelerden talebi değiştirerek eğitimi yapılandırmamız şart. Bilişim, alternatif enerji, tarım, tasarım, telekomünikasyon gibi dünyanın geleceğinde söz sahibi olacak alanlarda çalışmalara hız vermek bu anlamda büyük bir önem taşıyor.

Üniversiteler, üniversitelere hazırlık süreci, üniversitelerin değişim süreci, yurt dışı eğitim gibi konularda detaylı bilgiye ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın web sitesini ziyaret edebilir; bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Meslek seçimi kişilerin hayatını doğrudan etkileyen önemli bir süreçtir. Yetkinlikler bölümle alakalı olmalıdır. Kişi matematiği sevmiyorsa mühendis olması kolay olmayacaktır. Kişinin aynı şekilde tarih ve coğrafya ile ilgisi bulunmuyorsa yani ezber derslerini sevmiyorsa bu alanda zaten başarılı olamayacağı açıktır. Kişinin bu süreçte ilk iş olarak kendi yatkınlığını doğru bir şekilde bulması gerekmektedir. Kişi kendi yetkinliğini bulduktan sonra üniversitede bu alana yönelik bölümü bulmalıdır. Bölümü bulduktan sonra da iş bitmemektedir.

Benim üniversiteden onlarca arkadaşım var ve hepimiz aynı bölümden mezun olmamıza rağmen, hiçbirimiz aynı işi yapmıyoruz. Yani bu süreçte doğru bölümleri bulduktan sonra doğru alanları bulmaya sıra gelmektedir. Bu noktada ihtisaslaşma ön plana çıkmaktadır. Üniversite meslek seçimi için önemli bir aşama olmaktadır.

Meslek Seçimi İçin Alan ve Bölümü Tercihi

Alan ve bölüm seçimi yaparken dünyada istenenin ne olduğunu bilmek gerekmektedir. Günümüzde; psikoloji, eğitim, tıp, diş hekimliği, eczacılık, biyoteknoloji, mühendislik ve mimarlık gibi alanlarda büyük bir talep var. Ama özellikle; sanat, işletme, görsel sanatlar ve sosyal bilimlerde ciddi bir azalma var. Bu durumda şunu görmemiz gerekiyor. Kişi ne olursa olsun sosyal bilimleri seviyor olsa bile ona uygun olarak 21.yüzyıla uyan bir alana doğru yönlendirilmesi gerekmektedir.

“Sosyoloji okumalıyım” ya da “Antropoloji okumalıyım ama bu eğitimi şöyle almalıyım” tarzında bir düşünce yapısına sahip olunmalıdır. Öğrenci için en önemli husus, yatkınlığına göre doğru bölümü bulması ve ilgi alanlarına göre de üniversite seçimini yapmasıdır. Üniversite ikinci sınıfa gelen öğrencinin de mesleki yatkınlığa yönelik olarak kendini geliştirmesi gerekmektedir. Çünkü tıp doktoru olan birinin mesleği cerrahlık olabilir. Ya da tıp doktoru olarak başka alanlarda ve bölümlerde çalışılabilir. Bugün Aziz Sancar tıp doktorudur, onun sınıf arkadaşları arasında yer alan pek çok tıp doktoru, tıp doktoru olarak görev yapmamaktadır. Bu kişilerden bazılarının meslekleri; biyokimya ve biyomedikal gibi alanlar olmuştur. Bu kişilerden bazıları da laboratuvarda çalışmaktadır. Öze bakıldığında hepsi tıp doktorudur.

Yanımıza gelen öğrencilerden bazıları tıp konusunda yüksek bir kapasiteye sahip olmalarına rağmen, örneğin kendilerini kan tutma gibi durumlar yaşayabildikleri için kan görmek istemediklerini belirtmektedir. Örneğin bu öğrenciler tıp okumalı ancak başka alanlarda görev almaları gerekmektedir. Bu gibi öğrencilerin AR-GE ya da laboratuvar alanında faaliyet göstermesi doğru olacaktır. Bu tarz örnekler göz önüne alınarak, çocukların yetkinlikleri dikkate göz ardı edilmemelidir. Çocuğun yetkinliklerine göre AR-GE alanında mı olması gerektiği yoksa girişimci mi olması gerektiği tespit edilmelidir. Bu süreçte çocuğun mesleki gelişimine bakmaktayız, insan odaklı mı değil mi diye… Örneğin bir formasyon dersinde 500 kişinin ders aldığını düşünün. Oradaki 500 kişi de öğretmen. Ancak aralarında farklı özelliklere sahip olanlar her zaman fark oluşturacaktır.

Çocuklara Yaklaşım

Meslek seçimi aşamasına gelmeden önce çocukluk dönemi önemli olmaktadır. Covid’in belki de en büyük faydası bu oldu. İnsanlar oturup kaliteli içerikleri dinlemeye başladılar. Aynı meslekte olanlar arasında bazı nüanslar bulunmaktadır. Kariyer çok içerikli bir konudur. Öğrencinin o yüzden yaşına göre gelişim psikolojisine uygun olarak yaşamın getirdiği yapıya göre onun hazmedebileceği alanı oluşturmak gerekmektedir. Biz buna çok önem vermekteyiz. Bu bağlamda 0-6 yaş grubu oldukça önemli olmaktadır. 0-6 yaştaki ilk 3 yıl inanılmaz dikkate alınması gereken yaş grubudur. Bu süreçte annelere çok ciddi anlamda iş düşmektedir. Bu süreçte anne eğitimi çok önemlidir. Anne ve çocuk ilişkisi önem kazanmaktadır. Bu sürede aile de önemli olmaktadır. 6-12 yaş arasında öğretmen önemli bir role sahiptir.

İlköğretimin ilk 4 yılı bu anlamda dikkate alınması gereken yıllardır. 5 yaşından 8 yaşına kadarki döneme özel bir önem vermekteyiz. Bu dönemlerde özgüven konusu önem kazanmaktadır. Kız çocuklarının önemli bir bölüm okumasını önleyen durum “ben yapamam” korkusu olmaktadır. Kişinin bir şeyi yapabileceğine inanması son derece önemlidir. Eğitim sürecinin devamında doğru lise seçimi de önemlidir. Lise seçiminden sonra doğru alan seçimi önem kazanmaktadır. Alanla birlikte üniversitede bölüm seçimi, üniversitede ihtisaslaşılacak alan seçimi, mesleki yatkınlığın belirlenmesi, kişinin hayatta oynayacağı roller ve dünyanın ihtiyacına göre kişinin yönlendirilmesi konuları hayati bir öneme sahiptir. Yeteneğe göre meslek seçimi başarıyı sağlamada önemli olmaktadır.

Konu ile ilgili her türlü sorunuz ve uzman desteği için bizimle iletişime geçebilir, Doç. Dr. Gamze Sart’ın web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Read More

Gelecekteki meslekler neler olacak konusu merak edilmektedir. Türkiye’de sık görülen durumlardan birisi konfor alanının zorlanmamasıdır. Kişilerin belirli bir alanı bulunmakta ve bu alanın içerisinde hareket edilmektedirler. Amerika’daki iş ve eğitim başvurularında sorulan ve dikkate alınan sorulardan biri de konfor alanına yönelik olmaktadır. Amerika’daki en iyi üniversiteler kabul alırken şöyle bir soru sormaktadır: “Ne zaman konfor alanını zorladın.” Konfor alanının zorlanması bir bisikletin lastiğinin değiştirilmesi bile olabilir. Bireylerin en büyük sorunlarından bir tanesi, sahip oldukları konfor alanını terk etmiyor olmalarıdır. Hep bu alanın içerisinde yaşamaktadırlar.

Eğitim sürecinde yer alan öğrencilerle iyi ilişkiler kurulduğundan öğrencilerin, sahip oldukları alışkanlıklarını değiştirmeye meyilli oldukları görülmektedir. Hatta kendi öğrencilerim arasında oyun oynamaya ciddi anlamda zaman ayıran bir öğrencim bulunmaktaydı. Bu öğrencimin alanı aslında görsel zekaya yönelik bir alan olmalıydı. Kendisi, görsel efektlere ciddi anlamda ilgi duyuyordu. Onun için; mimarlık, görsel sanatlar, endüstriyel tasarım ya da animasyon gibi mesleklerden birini seçtim. Bu alanlarda gelişmesi için bilgisayarına bir yazılım indirmesini istedim. Bu öğrencim, bilgisayar oyunlarını bırakarak bütün zamanını bu programa harcamaya başladı.

Öğrencimin ailesi, bu durum için tedirgin olsa da, aslında öğrencim tüketim durumundan üretim konumuna geçmeyi başarmıştı. Bu öğrencim, tüketici konumdan üretici konuma geçtiği için bugün birçok okuldan kabul almayı başardı. Aynı zamanda bu öğrencim çok sayıda burs almaya da hak kazanmıştır. Bu sonucun oluşabilmesindeki en önemli neden; öğrencimin beceri alanını ve yetkinliğini özellikle bulmak ve öğrencimi bulduğum bu alana yönlendirmek olmuştur.

Gelecekteki Meslekler Merak Ediliyor

Gelecekteki meslekler bugünden yatırım yapılması gereken mesleklerdir. 21. yüzyılda bu durumu sıklıkla anlatmaktayım. Normalde 1990 doğumu öncesi olanlar için Covid öncesinde öngörülen yaş, Türkiye için 107 olmaktaydı. Dünya’daki bazı ülkeler için bu yaş 109 olarak öngörülmekteydi. 1990 sonrasındaki doğumlular için de özellikle 115 olarak görülmekteydi. Hatta Covid ile ilgili bu konuda da pek çok komplo teorisi bulunmaktadır. Bu teoriler arasında; özellikle yaşlıların hasta edilerek emeklilik maaşlarının ödenmemesi istendiği tarzında konuşmalar da yer almıştır. Konu ne olursa olsun, sonuç olarak insan yaşamı, çok önemli bir noktaya gelecektir. Çünkü insan yaşamı artık 65 ya da 70’li yaşlarda değil 100’lü yaşlara ulaştığı için insan yaşamının sürdürülebilirliği çok önemli bir konu haline gelmektedir.

Önü Açık Meslekler Hangileridir?

Gelecekteki meslekler yani önü açık meslekler için şu alanlar dikkat çekmektedir:

  • Psikoloji,
  • Sinir bilim,
  • Eğitim,
  • Tıp,
  • Eczacılık,
  • Diş hekimliği (özellikle yaşlılık için diş hekimliği oldukça önemlidir),
  • Biyoteknoloji (içinde genetiği ve akıllı tarımı bulunduran alan).

Yapılan çalışmalarda, en fazla 1990 sonrasında en büyük değişim (2003 ve 2008 yılında da çok büyük değişimler oldu) Covid ile görüldü. Bu değişimden sonra dünya ticaretinin %70’i; insan, yaşam ve sağlık bilimleri alanında ilerleyecektir. Yapay zeka, eğitim ve sosyal bilimler de bu alana çalışacaktır. Yani sosyal bilimciler sağlık sosyolojisi, antropoloji ile ilgilenenler ise sağlık antropolojisi üzerine çalışacaktır. Psikologların 1/3’ü insan sağlığı (paranoya, şizofreni, kaygı bozuklukları) üzerine çalışırken psikologların 2/3’ü de insan yaşamında ruh sağlığının ve yüksek farkındalığın artırılması için çalışacaktır.

Ayrıca öğrenme üzerine de bu psikologlar çalışacaktır. Mesela ben o şekilde çalışan bir hocayım. Ben daha proaktif çalışmayı, kriz çalışmaya yerine tercih etmekteyim. Yani krizi değil de daha çok öğrenciyi öğreten proaktif yaklaşımdan yanayım. Biyoteknoloji; yani içerisinde sağlık ve çevrenin olduğu alanlar ciddi anlamda büyücektir. Bu alanlarda çok büyük gelişimler yaşanacaktır. Geriye kalan, %3 ya da %5’lik düzeyde kalan kısım özellikle sosyal bilimler (tarih, sosyoloji) alanına yönelecektir.

Gelecekteki Üniversite Bölümleri İçin Nasıl Bir Plan Yapılmaktadır?

Sosyal bilimler alanında büyük bir küçülme şu an için de mevcuttur. Bu nedenle YÖK de bu konuda ciddi bir hazırlık yapmaktadır. Bu kapsamda, üniversitelerin bazı bölümleri yeniden revize edilmiştir. Sanat alanında çok büyük bir azalma mevcuttur. Dijital alandaki yapılanmayla birlikte sanata olan ilgi de azalmaktadır. Ancak görüldüğü üzere; kimya mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği, makine mühendisliği ve mimarlıkla birlikte toplam %30 ya da %35’luk bir kesim bu alanlarda çalışmaktadır.

Gelecekteki meslekler için uyum sağlamak adına bütün üniversiteler müfredatlarını değiştirmektedir. Derslerin içerikleri revize edilmektedir. Bu süreçte ayrıca online eğitim de çok ciddi anlamda devreye girecektir. Çünkü üniversiteler bu online eğitimi 10 yıldan fazla bir süredir zaten konuşmaktadır. Covid nedeniyle de bu süreç daha da hızlanacaktır. İlerleyen zamanlarda üniversitelerdeki lisans derslerinin, özellikle ilk iki yılındaki dersler online olarak alınacaktır.

Bu süreçte, üniversite öğrencileri ile birlikte akademisyenler de daha çok AR-GE çalışmaları yapan, insanlık için büyük patent oluşturabilecekleri alanlarda çalışıyor olacaktır. Bu anlamda Türk çocuklar daha şanslıdır. Çünkü Amerika’da bütün eğitim paralıdır ve öğrenci kredileri de ciddi anlamda arttığı için Amerika’daki pek çok üniversite yakın zamanda kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu üniversitelerin pek çoğu online sistemlere geçecektir. Özellikle lise derslerinde ciddi anlamda değişiklikler olacaktır.

Gelecekteki Meslekler: Üniversite Eğitimi Dışındaki Eğitim Dönemleri Nasıl Olacaktır?

Okul öncesi ile birlikte ilkokulun ilk 4 senesinin yüz yüze eğitim şeklinde gerçekleşmesi oldukça önemlidir. Çocuk bu dönemlerde soyut ve somut kavramları bilemediği için mutlaka bir öğretmenin; kolaylaştırıcılığına, öğrenme sürecine etkisine ve öğretme becerisine ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle, dünya ciddi anlamda bir değişime uğrayacaktır. Yaşam boyu eğitim de bu süreçte ciddi anlamda büyüyecektir.

Öğrenciler için artık olmazsa olmazlar arasında sayılan iki konu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; öğrencilerin İngilizcelerinin çok iyi olmalarıdır. Gerçek anlamda, anadilleri kadar iyi bir şekilde bu dili öğrenmek ve kendi anadilleri ile birlikte İngilizceyi çok iyi bir şekilde kullanıyor olabilmeleri gerekmektedir. İkincisi ise; özellikle geçen gün bir videoda da paylaştığım gibi, Elon Musk, özellikle kendi şirketi için aradığı kodlama dillerini açıklamıştır. Bu dillerin başında; Phyton ve C++ dilleri gelmektedir. İkinci olarak öğrenciler bilgisayar dilleri konusunda yetkinliklerini artırılmalıdır. Bu anlamda eğitim tekrardan yapılanacaktır. Mutlaka, geleceği olan meslekler için en önemli amaç, en önemli yetkinlik şu olacak; “Çevik öğrenici olmak.”

Her şeyi çabuk öğrenen yani direnci yüksek, çabuk kavrayan bir yapı içerisinde olmak gerekecektir. Bu nedenle bizim öğrencilerimiz ciddi anlamda çok şanslıdır. Bizim çocuklarımız bu anlamda yetkin durumdalar. Her türlü yeni teknolojiye çok hızlı bir şekilde adapte olmaktadırlar. Çocuklarımız gerçek anlamda çok çevikler ve dayanıklılıkları çok fazladır. Bu nedenle biz 21.yüzyılda öğrenmeyi öğretmeye gerek duymadan, çabuk ve doğru yerden öğretmeyi öğretiyor olacağız. Asıl mesele de budur. Her çıkan yeni alanın bu bakış açısı ile değerlendiriliyor olması önemlidir.

Meslek seçimiyle ilgili her türlü sorunuz ve uzman desteği için bizimle iletişime geçebilir, Doç. Dr. Gamze Sart’ın web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Read More

Eğitiminizi yurt dışında sürdürmeyi planlıyorsanız elbette ilk yapmanız gereken şey dil yeterliliğinizi kanıtlayabilmek. IELTS ve TOEFL yurt dışında eğitim almayı isteyen öğrencilerin dil yeterliliğini ölçmeyi amaçlayan iki önemli sınav. IELTS ve TOEFL nedir, ne değildir? Birlikte inceleyelim…

IELTS ve TOEFL Nedir?

TOEFL yani Test of English as Foreign Language, ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanmaya başlanmış bir sınav. Amerikan İngilizcesini akademik düzeyde kullanma becerilerini ölçmeyi amaçlayan TOEFL günümüzde dünyanın farklı coğrafyalarında pek çok farklı üniversitede uygulanıyor. İngilizce eğitim veren pek çok kurum kabul süreçlerinde öğrenci adaylarının TOEFL’dan elde ettiği skorları dikkate alıyor.

Yurt dışında eğitim almayı hedefleyen öğrenci adaylarının girmesi gereken bir diğer sınav ise English Language Testing System yani bilinen adıyla IELTS. İngilizce seviyenizin akademik anlamda yeterli olduğunu göstermenizin beklendiği; okuma, dinleme, konuşma ve yazma becerilerinizi ölçmeyi amaçlayan IELTS; pek çok ülke tarafından uygulansa da daha çok İngiltere, Kanada ve Avustralya’da üniversiteleri tarafından talep ediliyor.

Sınavlara Hazırlanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Peki; IETLS ve TOEFL’a nasıl çalışılır?

Her iki sınav için de dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerinizi geliştirmeniz büyük önem taşıyor. Kelime bilginiz her iki sınavda da kilit bir öneme sahip. Kelime bilginizin yetersiz olması; konuşma, okuma, yazma ve dinleme bölümlerinde istediğiniz başarıyı sağlayamayacağınız anlamına geliyor. Hem akademik eğitiminize hem de IELTS ve TOEFL sınavlarına yönelik olarak bu alanda kendinizi geliştirmeniz en önemli unsurlardan bir tanesi.

Yazma ve konuşma bölümleri için düzenli olarak pratik yapmanız yararınıza olacaktır. Bu noktada İngilizce gramer bilginizi de geliştirmeniz gerekiyor.

Okuduğunuzu ve dinlediğinizi anlama konusunda başarılı olduğunuzu düşünüyor dahi olsanız IELTS ve TOEFL’a yönelik ekstra bir çalışma yapmanız başarınızı arttıracaktır.

Başvuru Süreci ve Geçerlilik Süresi

IELTS ve TOEFL’ın geçerlilik süresi 2 yıl. IELTS sınav başvurusu için herhangi bir kısıtlama bulunmuyor. Sınava istediğiniz zaman ve istediğiniz kadar girmeniz mümkün. Başvurunuzu internet üzerinden, gerekli dokümanları ilgili internet sistemine yükleyerek gerçekleştirebiliyorsunuz. TOEFL sınav başvurusu için de benzer şekilde herhangi bir kısıtlama bulunmuyor. Yalnızca gireceğiniz iki sınav arasında 12 günden kısa bir süre bulunmaması gerekiyor. TOEFL’da kontenjanlar sınırlı olduğu için başvurunuzu erken yapmanız yararınıza olacaktır. Başvurunuzu ve ödemenizi internet üzerinden yapmanız mümkün.

IELTS ve TOEFL’da başarılı olmak için stratejik bir çalışma planı yapmak büyük önem taşıyor. Bu sebeple; bir uzmandan yardım almak başarıya giden yolda işlerinizi kolaylaştıracaktır. Eğitiminiz hakkında her türlü sorunuz ve destek için Doç. Dr. Gamze Sart’ın web sitesini ziyaret edebilir, bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Hukuk; bireyler ve toplumlar arasındaki ilişkileri düzenleyen, normatif kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Hukuk fakülteleri ise bu kuralları uygulayabilecek, denetleyebilecek, düzenleyebilecek ve çağa uygun hale getirebilecek hukukçular yetiştirmeyi amaçlar. Bunun yanı sıra; hukuk alanında yapılan ve yapılması planlanan araştırmaların yürütülmesine olanak sağlar. Peki; hukuk okumak avantajlı mı? Dezavantajları var mı? Hangi alanlar daha ön planda? Bunlara birlikte bakalım.

Hukuk Okumak İçin Gereken Nitelikler

Öğrencilerin hukuk fakültesiyle ilgili ilk sorusu genellikle “hukuk okumak zor mu?” şeklinde oluyor. Evet; hukuk fakültesinde okuyanlar zorlu bir eğitim sürecinden geçiyor. Hukuk okumak biraz sabır istiyor demek yanlış olmaz. Hukuk fakültesinde başarı sağlamak için güçlü bir hafızaya, çalışma iradesine ve araştırma hevesine sahip olmak gerekiyor. Analiz yapma ve eleştirel düşünme becerisini geliştirmek hem eğitim hem de iş hayatında hukukçular için son derece önemli. Buna ek olarak; soğukkanlı ve dikkatli hukuk okumak için gereken niteliklerden bazıları.

Hukuk Okumanın Avantajları ve Dezavantajları

Hukuk okumanın avantajlarından kısaca bahsedelim. Öncelikle hukuk alanında çalışmak oldukça prestijli; hukukçular, toplum içerisinde son derece saygın bir konumda yer alıyor. Hukuk fakültesinde verimli bir 4 yıl geçirmeniz, size farklı bakış açıları kazandıracağı ve yeni ufuklar açacağı gibi, analitik düşünme, yorumlama gibi becerilerinizin de gelişmesine yardımcı oluyor.

Peki; hukuk okumanın dezavantajları var mı? Her alanda olduğu gibi hukuk okumanın da bazı dezavantajları var elbette. Az önce de bahsettiğimiz gibi hukuk okumak biraz sabır istiyor. Hem dersler hem de stajlar zorlayıcı olabiliyor. Hukuk sisteminin ve kuralların sürekli değişmesi de bir dezavantaj olarak sayılabilir. Çünkü; değişen kuralları, yönetmelikleri, bilgileri sürekli takip etmeniz ve hakim olmanız gerekiyor. Özellikle Türkiye’de çok sayıda hukuk fakültesi olması ve bu fakültelerin her sene birçok mezun vermesi  de rekabet ve iş alanlarının daralması açısından olumsuz bir durum olarak göze çarpıyor.

Hangi Hukuk Alanları Ön Planda?

Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra mesleğinizi pek çok farklı alanda yürütebilirsiniz. Peki; son dönemlerde hangi alanlar daha ön planda? Örneğin; bilişim hukuku, fikri mülkiyet hukuku ve ulaşım-havacılık hukuku öne çıkan alanlar arasında yer alıyor. Her üç alanda da sürekli bir değişim ve gelişim söz konusu olduğu için bu konuda yetişen, araştıran ve bu alanlara katkı sağlayabilecek hukukçulara ihtiyaç var. Avukatlığın yanı sıra hakim, savcı veya devletin farklı birimlerinde uzman olarak görev yapmanız da mümkün. Ancak; bunun için üniversite hayatınız boyunca sıkı çalışmanız ve sağlam bir altyapı oluşturmanız gerekiyor. Araştırmayı ve öğretmeyi seviyorsanız eğitiminizi lisans üstü düzeyde taşımanız ve akademisyenliğe yönelmeniz de seçenekler arasında yer alıyor.

Hukuk okumak, üniversite eğitimi ve yurt dışı eğitim gibi konularda daha detaylı bilgi almak, sorularınız ve merak ettikleriniz için; Doç. Dr. Gamze Sart’ın web sitesini ziyaret edebilir. Bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Meslek seçimi; geleceğimize yön veren en önemli kararlardan bir tanesi… Bu karar, bireyin bütün hayatını etkileyebilecek, hayattaki yolunu ve toplum içerisindeki konumunu belirleyebilecek bir karar. Peki; Meslek seçimi neden bu kadar önemli? Meslek seçini etkileyen faktörler nelerdir? Bunları birlikte inceleyelim.

Meslek Seçiminin Önemi

Meslek seçimi insan yaşamını pek çok açıdan şekillendiriyor. Meslek seçiminiz alışkanlıklarınızı, çevrenizi, yaşam tarzınızı etkileyen bir faktör.

Meslek seçimiyle ilgili karar alma süreci günümüzde eskisinden çok daha karmaşık bir hal aldı. Çünkü; öğrencilerin önünde eskiye oranla çok daha fazla seçenek bulunuyor. Tercih edilebilecek alanlar ve bölümler şekillendi; meslekler kendi içlerinde farklı uzmanlık alanlarına ve alt dallara ayrıldı. Bazı meslekler ön plana çıkarken, bazıları değer kaybetti ya da nitelikleri değişti. Tüm bunlar karar alma sürecini karmaşık ve zor bir hale getirdi.

Elbette her mesleğin belli gereklilikleri var. Her meslek için farklı bir beceriye ve yeteneğe sahip olmak gerekiyor. Meslek seçiminin önemi en çok da burada devreye giriyor. Öğrencilerin, kendilerine uygun mesleği belirlerken hayallerinin ve ideallerinin yanı sıra; neler yapabildiklerinin, yapabileceklerinin, yeteneklerinin ve becerilerinin farkına varmaları gerekiyor.

Meslek Seçimi Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Meslek seçiminin önemi ve hayatınızı nasıl etkileyeceğinden bahsettik. Peki; meslek seçiminde nelere dikkat edilmeli? Hangi mesleği yapmanız gerektiğine nasıl karar vermelisiniz?

Doğru mesleği seçebilmek için öncelikle kendinizi iyi tanıyor olmamız gerekiyor. Öğrencilerin, ilgi alanlarını, kişilik özelliklerini, hangi alanlarda yetenekli olduklarını, neleri başarabileceklerini biliyor olması doğru kararlar alabilmeleri için önemli bir unsur.

En az kendinizi tanımak kadar önemli olan bir diğer nokta ise meslekleri tanımak. Seçmek istediğiniz meslek için ne gibi niteliklere sahip olmalısınız? Mesleğinizi hangi koşullarda ve nasıl bir çalışma ortamında gerçekleştireceksiniz? İş olanakları neler? Yapacağınız meslek, hayattaki hedeflerinizi gerçekleştirmenize imkan veriyor mu? İstediğiniz hayat standartlarını yakalamanız mümkün olacak mı? Seçeceğiniz meslek gelecekte de var olacak mı? Bu soruları kendi nitelikleriniz ve istekleriniz doğrultusunda cevaplamanız karar alma sürecinde yardımcı olacaktır.

Bunlara ek olarak; mesleki eğitiminizi alacağınız kurumun da en az meslek seçiminiz kadar büyük bir öneme sahip olduğunu unutmamalısınız. Kaliteli ve seçkin üniversiteler geleceğinizi doğru şekillendirmeniz için size rehberlik eder. Hangi üniversitede eğitim alacağınız mesleğiniz konusunda ne kadar donanımlı olacağınızı belirler. İyi bir meslek eğitiminin yanı sıra; size farklı alanlarda kendinizi geliştirme imkanı da verir.

Meslek seçimi gibi tüm hayatımızı etkileyecek bir kararı alırken bir uzmana danışmak doğru kararı alabilmemiz noktasında önem taşıyor. Meslek seçimiyle ilgili her türlü sorunuz ve uzman desteği için bizimle iletişime geçebilir, Doç. Dr. Gamze Sart’ın web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Read More

Almanya’nın en iyi 5 üniversitesi dünya çapında yoğun ilgi görmektedir. Almanya’da üniversite okumak, birçok öğrencinin rüyası diyebiliriz. Tüm dünyanın saygısını kazanmış, seçkin Alman üniversiteleri, her yıl dünyanın farklı noktalarından gelen çok sayıda öğrenciyi ağırlıyor. Hiç şüphesiz ki; Almanya çok gelişmiş bir eğitim sistemine sahip. Öğrenciler ezberci bir sistemin aksine, neredeyse tüm zamanlarını araştırmaya ve üretmeye harcıyorlar. Alman üniversiteleri, özellikle son dönemlerde nitelikli bireyler yetiştirmeyi ve genç beyin gücüne yatırım yapmayı amaçlıyor. Bu yüzden; Almanya’da üniversite eğitimi, devlet üniversitelerinde tamamen ücretsiz olarak veriliyor. Öğrenciler tıpkı Türkiye’de olduğu gibi dönemlik harçlar ödeyerek eğitimlerini sürdürebiliyorlar. Lisans eğitimi genellikle 3 yıl. Eğer dil eğitimi alırsanız yani hazırlık okursanız 4 yılda mezun olmanız mümkün. Almanya’daki tüm devlet üniversitelerinin YÖK tarafından denkliği bulunuyor. Öğrencilerin yaşam maliyetlerini karşılayabilmeleri için çalışma izinleri var. Okudukları üniversitelerin bünyesinde ya da üniversite dışında kendi buldukları işlerde yarı zamanlı olarak çalışabiliyorlar.

Peki; Almanya’nın en iyi üniversiteleri hangileri? 2019 ve 2020 Times Higher Education Üniversite Sıralamasına Göre Almanya’nın en iyi 5 Üniversitesine gelin birlikte göz atalım.

Almanya’nın En İyi 5 Üniversitesi: Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi

Times’ın Almanya sıralamasında birinci sırada bulunan Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi, 1472 yılında kurulan köklü bir üniversite. Aynı listeye göre dünyanın 32. en iyi üniversitesi. Özellikle fizik ve astronomi alanındaki çalışmalarıyla dikkat çeken üniversite; eğitim sistemi, nitelikli öğrenci profili, almış oldukları patentler ve bilimsel çalışmalarıyla dünyanın en iyileri arasında yer almayı fazlasıyla hak ediyor.

Almanya’nın En İyi 5 Üniversitesi: Münih Teknik Üniversitesi

Gelelim; Almanya’nın en iyi ikinci üniversitesine. Münih Teknik Üniversitesi; adını tüm dünyada duyurmayı başarmış Alman Üniversitelerinden bir tanesi.1868 yılında kurulan Münih Teknik Üniversitesi yalnızca Almanya’nın değil Avrupa’nın da en iyi üniversiteleri arasında yer alıyor. Mercedes, Audi gibi firmalarla üniversite-sanayi işbirliğini yürütüyor olmasıyla dünyada fark yaratıyor. Mühendislik ve Bilişim Teknolojileri alanlarında Avrupa’da öne çıkan üniversitelerden bir tanesi olarak biliniyor. Özellikle Robotik alanında son derece iddialı oldukları söylenebilir. Üniversitenin 40 binin üzerinde öğrencisi var ve bu öğrencilerin %22’si yabancı. Buna ek olarak; üniversitede 9 binin üzerinde araştırmacı ve öğretim görevlisi yer alıyor.

Almanya’nın En İyi 5 Üniversitesi: Heidelberg Üniversitesi

Times’a göre Almanya’nın en iyi üçüncü üniversitesi Heidelberg Üniversitesi. 1386 yılında kurulan üniversite, Almanya’nın en eski üniversitesi. Teorik bilginin yanı sıra, araştırmaya büyük bir bütçe ayırıyorlar. Tıp ve biyoloji alanlarında Almanya’nın ve Avrupa’nın en iyilerinden olduklarını söyleyebiliriz. Heidelberg Üniversitesi’nde 12 fakülte ve 100 farklı bölüm var. Üniversitede yaklaşık 35 bin öğrenci eğitim görüyor.

Berlin Humboldt Üniversitesi

Almanya’nın en iyi dördüncü üniversitesi Berlin Humboldt Üniversitesi. 1810 yılında kurulmuş bir devlet üniversitesi olan Berlin Humboldt Üniversitesi, sanat ve beşeri bilimler alanlarında dünyada önemli bir yere sahip. Öne çıkan anabilim dalları arasında, Antik Bilimler, Bilim Tarihi, Matematik, Malzeme ve Optik Bilimler yer alıyor. Buna ek olarak; iklim konusunda da önemli çalışmalara imza atıyorlar. Adlarını dünyaya duyuran büyük Alman düşünürleri yetiştirmiş olan üniversite aynı zamanda Almanya’daki tüm modern üniversitelerin annesi olarak anılıyor.

Freiburg Albert-Ludwigs Üniversitesi

Times’a göre Almanya’nın en iyi beşinci üniversitesi, 1457 yılında kurulan Freiburg Albert-Ludwigs Üniversitesi. Fransa sınırında bulunan üniversite, İsviçre sınırına da oldukça yakın bir konumda yer alıyor. Sosyal bilimler, tıp ve biyoloji alanlarında yaptıkları çalışmalar dünya çapında büyük önem taşıyor. Üniversite, AB üyesi olan ve olmayan tüm öğrencilere ücretsiz eğitim veriyor.

Almanya’da üniversite okumak isteyen öğrenciler için Almanya’nın en iyi 5 üniversitesini Times’ın 2019 ve 2020 verilerinden yararlanarak sıralamaya çalıştık. Daha detaylı bilgi ve destek için Doç. Dr. Gamze Sart’ın web sitesini ziyaret edebilir, bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Yurtdışında eğitim almak isteyen öğrencilerin sayısı gün geçtikçe artış göstermektedir. İlerleyen teknoloji ve ülkeler arası ulaşımın kolay hale gelmesi sonucunda üniversite öğrencileri için yabancı bir ülkede okumak artık imkansız değil. Bir üniversite öğrencisi için başka ülkede okumak ve o ülkenin kültürünü yakından tanımak kendisine ekstra bir tecrübe anlamına gelmektedir. Gittikleri ülkelerin güzelliklerinden faydalanmak, kariyer imkanlarından yararlanmak ve hepsinden önemlisi yabancı dili geliştirmek öğrenciler için belki de bir daha yaşanmayacak bir deneyim olacaktır.

Uluslararası bir eğitim kurumuna başvuru da bulunulacaksa eğer öğrencilerin hazırlanması gereken sınavlar bulunmaktadır. Bunların başında SAT ve ACT sınavları gelmektedir. Aba Psikoloji ve Danışmanlık Merkezi olarak öğrencilerimize bu sınavlar süresince gereken her türlü desteği ve emeği sağlayarak sınavlara hazırlanmalarında yardımcı olmaktayız. Öğrenciler eğer ki uluslararası bir eğitim programını kendilerine hedef belirlediler ise SAT sınavlarını tercih etmelidirler. Çünkü SAT pek çok üniversite tarafından kabul edilen ve özellikle Oxford, Cambridge gibi uluslararası okullar tarafından kabul gören sınavlar arasındadır.

Yurtdışında Eğitim Süreci Boyunca Neler Önemlidir?

Yurtdışında eğitim almayı planlayan öğrenciler için gidecekleri ülkelerde dikkat etmeleri gereken belli başlı kurallar bulunmaktadır. Özellikle öğrencilerin bölüm ne olursa olsun yeter ki yurt dışında okuyayım mantığı oldukça yanlış bir durumdur. Aba Psikoloji ve Danışmanlık Merkezi olarak bizler gerek yurt dışına öğrenci gönderdik gerekse yurt dışından öğrencileri kabul ettik. Bu tercihler içerisinde önem verdiğimiz nokta her zaman kaliteli bir üniversite ile beraber kaliteli bir bölümünde olması yer aldı. Dünyanın en iyi 40 üniversitesi içerisinde kaliteli bir bölüme yerleşebiliyorsa öğrenci eğitimini yurt dışında almalı, ancak bu üniversiteler arasına giremiyorsa Türkiye’de okumak o öğrenci için daha yararlı olacaktır.

Yurt dışındaki lisans eğitim programlarında özellikle 2 yıl pek bir şey öğretilmiyor. Çünkü bu süreç daha çok öğrencilerin ülkeye ve üniversiteye hatta insanlarına alışması için geçen süreleri kapsamaktadır. Eğer ki bu sayılı üniversitelerin lisans programlarına yerleşilemiyorsa yurtdışında eğitim durumunu ertelemek yerinde bir davranış olacaktır. Lisans programlarından ziyade yüksek lisans programları ya da doktora programları tercih edilmelidir. Bu aşamada yazılı olmayan bir kural vardır ki, o da; ‘hep bir adım sonrasını önce yap mantığı’ durumudur. Aba Psikoloji ve Danışmanlık Merkezi bünyesinde sınavlara hazırlanan çoğu öğrencimiz yurt dışı programlarının büyük bir kısmına tam burslu olarak yerleşmeyi başardılar.

Uluslararası eğitim programlarının önemli noktalarından biri de, öğrencilere yurt dışı görgüsünü sağlıyor olmasıdır. Çünkü yurt dışına çıkan bireyler o ülkenin kültüründen etkilenerek vizyon sahibi olmaktadırlar. Kültürel farklılıklar sayesinde bireyler kendilerinde yüksek bir bilinç ve farkındalık oluşturmuş hale geleceklerdir. Çünkü insanlar önce kendi kültürlerinde doğarlar ve sonra körleşirler. Sonra gider başka bir kültür içerisinde yeniden doğarlar ve yeni bir benlik kazanırlar. Son olarak da tekrardan kendi kültürlerine dönerler ve bir kez daha yeniden doğmuş olurlar.

Erasmus Nedir?

Yurtdışında eğitim almak isteyen çoğu öğrencinin başvurdukları ilk yer Erasmus programları olmaktadır. Günümüzde Türkiye’de bulunan çoğu üniversitede Erasmus ve Mevlana projeleri yer almaktadır. Birçok öğrenci farklı ülkelere eğitim için gidip farklı kültürlerle kaynaşarak öz güven sahibi olmaktadırlar. Bu durum hem iş hayatlarına hem de sosyal yaşayışlarına pozitif anlamda etki etmektedir. Türkiye’den yurt dışına giden çoğu öğrencinin yanı sıra ülkemize erasmus plus ile çok sayıda öğrenci eğitim almak için gelmektedir. Erasmus nedir sorularına cevap olarak eğitim için öğrencilerin başka ülkelerde yer alması şeklinde kısa bir tanımlama yapılmaktadır. Erasmus programı, Türkiye Ulusal Ajansı tarafından yürütülen bir programdır.

Öğrencilerin yurt dışı programları için uçağa atlayıp gitmeleriyle başlayan bu serüven; o ülkedeki insanların yeme şekillerinden tutunda ders çalışma şekillerine kadar farklılıkların olması öğrencilere tecrübe kazandırmaktadır. Yurtdışında eğitim almak özellikle lise sonrası dönemde son derece önemlidir. Çünkü birey çok iyi bir lise eğitimi alarak Türkiye’de bir lisans programına yerleştiği zaman kendini lise 5’e gidiyormuş gibi hissedecektir. Bu aşamada işte lisans eğitimini yurt dışında almak son derece önemlidir.

Erasmus Programı ile Uluslararası Eğitim

Erasmus plus ile yurt dışına giden öğrenciler lise düzeninden çıkarak farklı tecrübelere yol almaktadırlar. Hayatlarının her döneminde faydalanacakları bu tecrübeler ile iş ilişkilerinde, arkadaş ilişkilerinde ve zorluklarla başa çıkmada deneyim kazanmaktadırlar. Ayrıca bu deneyimler içerisinde evden uzaklaşıyor olmanın vermiş olduğu bir mekan değişikliği de bulunmaktadır. Çünkü kişiler bu sayede çamaşır yıkamasını, yurt ortamında kalmayı ve yabancı biri ile aynı odayı paylaşmayı tecrübe ederek eğitimini gerçekleştirmektedir.

Günümüzde hemen hemen tüm okulların Erasmus programları bulunmaktadır. bu eğitim sistemi ile yurt dışına çıkan kişiler farklı kültürlerle beraber o ülkenin iklimini, yaşamını ve ortamını da özümseyerek büyümeyi ve gelişmeyi sağlamaktadır. Erasmus plus ile özellikle Türkiye’nin 2 konusu uluslararası bir hal almış durumdadır. Bunlardan ilki; Bankacılık ve Finans, ikincisi ise; eğitim sistemidir. Çünkü özellikle yüksek lisans eğitim programları içerisinde büyük imzalar atmış öncü bir ülke konumundayız.

Yurtdışında eğitim programlarında bugün Avrupa’daki pek çok ülkeden daha iyi bir pozisyonda yer almaktayız. Özellikle kadın akademisyen sayısının en yüksek olduğu ülkelerden biriyiz. Hatta kız öğrenciler tarafından belli bölümlerin tercih edilmesi konusunda da OECD ülkelerinin çoğundan üstün konumdayız. Bunların dışında akademik anlamda çok iyi olduğumuz bölümlerde bulunmaktadır. Bunların başında; tıp, mühendislik ve öğretmenlik branşları gelmektedir.

Bu durumların en büyük ispatı da Covid-19 pandemi sürecinde sağlık çalışanlarımızın göstermiş oldukları üstün başarılardır. Özellikle üniversite hastanelerinde gösterilen üstün başarılar mesleki anlamda ne kadar donanımlı olduğumuzu göstermektedir. Ayrıca eğitim sistemindeki aksaklıklar ilk başlarda şaşkınlıkla karşılansa da eğitimcilerimiz bu süreci yine çoğu Avrupa ülkelerden daha sağlıklı bir şekilde atlattı diyebiliriz. Tüm bunlar ışığında yurtdışında eğitim almak konusunda kendimizin güçlü ve başarılı olduğumuzu bilerek ve yoksunluk hissetmeyerek hareket ediyor olmamız çok önemli bir husustur.

Read More

Eğitim sistemi içerisinde bulunan öğrencilerin merak ettikleri konular arasında yetkinlik nedir sorusu yer almaktadır. Yetkinlikten kasıt öğrencilerin eğitim süreci içerisinde kendilerini her yönde geliştirebilme kabiliyeti sergilemeleri şeklinde ifade edilmektedir. Bireyler kendilerini bu kabiliyetler ile harmanlayarak özellikle sosyal çevrelerinde gereken tüm alakayı üstlerine çekmeyi başarmaktadırlar.

Özellikle lise ve üniversite çağındaki bireylerin kendilerini geliştirmelerinde birden çok yetkinlik vasfı bulunmaktadır. Bu vasıflara sahip olan bireyler diğer tüm normal bireylerden soyutlanarak tercih edilen hale gelmektedir. Kişiler kendi özelliklerinden ve vasıflarından yola çıkarak yetkinliklerini belirleme serbestisine sahip olmaktadırlar. Bireylerin yaşayışı, çevresi, hayata bakışı, sosyal yönleri gibi faktörlerin değişkenlik göstermesine paralel olarak yetkinliklerinin de farklılık göstereceği olağandır. Belli başlı yetkinliklere değinerek Aba Psikoloji ve Danışmanlık Merkezi olarak bizlerde öğrencilere kendilerini bulma konusunda yol gösterici konumundayız.

Yetkinlik Çeşitleri Nelerdir ve Neleri Kapsar?

1) Kişisel Yetkinlikler: Yetkinliklerin içerisinde ön önemli yere sahip olan grubu kapsamaktadır. Öğrenciler öncelikle kendi fiziksel özelliklerine ve duygularına hakim olmak konusunda kendilerini yetiştirmeleri gerekmektedir. Entelektüel gelişime açık olmak ve özgüveni yüksek tutmakta öğrencilerin eğitim süreçlerinde yanlarında bulundurmaları gereken özellikler arasındadır. Tüm bunların yanında inanç sistemi olarak türlü doygunluklara sahip olma konusunda da kişisel kabiliyetlere bağlı olmak ve bilmek son derece önemli olmaktadır.

2) Teknik Yetkinlikler: Kişisel kabiliyetlerin akabinde öğrencilerin teknik olarak da kendilerini yüksek tutmaları gerekmektedir. Teknik yetkinliklerden kasıt; öncelikle yurt dışına gidecek öğrencilerin başta İngilizce dilini biliyor olmasının yanında diğer yabancı dillerden de bilmesini kapsamaktadır. Bunların yanında bilgisayar dillerini çok iyi biliyor olmakta son derece önemli bir husustur.

3) Akademik ve Mesleki Yetkinlikler: mesleğiniz ya da akademik kariyeriniz hangi yönde ise o koşullara uygun kabiliyetleri geliştirmeniz önemli olacaktır. Aba Psikoloji ve Danışmanlık Merkezi olarak kendimize biçtiğimiz kabiliyet alanlarından biri psikolojidir. Psikoloji üzerine yapılan, uygulanan ve gelişen her ne var ise bünyemizde toplayarak hem dinamik kalma adına ilerleme kat etmekteyiz. Sizler de bulunduğunuz alanı doğru bir şekilde anlamlandırarak bu konu da kabiliyetleriniz geliştirebilirsiniz.

4)Sosyal Yetkinlikler: Sosyal ilişkilerin eğitim sistemi sürecinde iyi tutulması oldukça önemli bir husustur. Hem dijital ortamlarda hem de normal ilişkilerinde öğrenciler düzgün bir yönetim anlayışı ile hareket ederek bir adım önde olmayı başarmaktadırlar. Bulunduğunuz okul ortamlarında kendi döneminizden kişilerle beraber hem üst sınıflarla hem de alt sınıflarla ilişki içerisinde olmakta kişiyi gelişime hazırlamaktadır. Ve bu kişilerle iyi geçinme hissinin oluşması da ilişkiler açısından oldukça önemlidir.

Kendinizi su gibi; şeffaf, saf, duru, yalın, güçlü ama besleyici hissederek tüm bu özelliklere kabiliyetlerinizde yer verebilirsiniz. Çünkü suya herkesin ihtiyacı vardır ve bu eğitim sistemi içerisinde de ihtiyaç duyulanın siz olması gerektiğini unutmamalısınız. Özellikle suyun girdiği her ortama uyum sağlama özelliğini kendinize amaç edinerek bu doğrultuda hareket etmeniz sizin yararınıza olacaktır.

Diğer Kabiliyetler

Teknik ve Teknolojik Yetkinlikler: Tüm bu kabiliyet denemelerini hanemize katarak teknik ve teknolojik noktalara ulaşmamız gerekmektedir. Teknik ve teknolojik alanlar içerinde ‘Zoom’ programını ya da bir Instagram hesabını verimli kullanmak kişilerin faydasına olacaktır. Tüm bunlarla beraber genel gelişimlere de açık olmak gerekir.

Global Yetkinlikler: Öğrenciler gerek seçtikleri bölümler ile gerekse de gittikleri üniversiteler sayesinde dünyanın nereye gittiğini ve yönde gelişim gösterdiğini takip etmeleri gerekmektedir. Tüm bunların takibini yaparak eğitimlerini yerine getiren öğrenciler faydalı bireyler haline geleceklerdir. Bu takipleri sağlamak içinse; iyi ve doğru kitaplar tercih edilerek hızlı ve pratik bir şekilde sindirilmesi gerekmektedir. Geçerliliği ve güvenilirliği fazla olan kaynaklardan yararlanılarak da dünyanın ilerleyişi takip edilebilmektedir.

Öğrencilerde Öğrenme ve Eğitim Yetkinlikleri

Öğrencilerin ders çalışması konusunda çok önemli bir farklılıklar bulunmaktadır. Bu fark ise; eğitim almak ile öğrenmenin farklı şeyleri ifade ettiğidir. Eğitim almaktan kast edilen; online veya birebir yani yüz yüze alınan örgün eğitim şeklidir. Ancak öğrenme, eğitimden ayrılarak birkaç faktörün bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Ders çalışma olgunluğunun oluşabilmesi için bu farklılıkların biliniyor olması fayda sağlayacaktır.

Birincisi; örgün öğrenme adı verilen bu şeklinde öğrenci dersi derste dinleyerek yüz yüze dersi işleyerek gitmektedir. İkincisi; akademisyenler veya öğretmenler tarafından öğretilmeyen ancak onların anlatımından yola çıkarak yaygın bir öğrenme şekli geliştirmektir. Öğrenciler öğretmenlerinden etkilenerek bu öğrenme şeklini kendileri geliştirerek benimseme göstermektedirler. Üçüncüsü; gizli öğrenim diye nitelendirilen fark etmeden öğrenilen kısımları ifade etmektedir.

Diyelim ki; başka bir şehirden gelerek İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’ne yerleştiniz. Benim size verdiğim eğitim yanında siz birde farklı bir şehre gelerek ve orada bulunarak yeni bir kültür tanımış oldunuz. Çünkü bu farklılık sayesinde sizde şehirleri ve kültürleri mukayese etme öğretisi oluşmuş oldu. Böylelikle bu tecrübelerinizi ve öğrenimlerinizi başkalarına da taşıyarak yaygın bir öğrenme biçimi oluşturmuş oldunuz.

Dördüncüsü; farkında olmadan arkadaşlarınızdan ve öğretmenlerinizden var olduğundan emin dahi olmadığınız konular hakkında bilinçaltını doldurabilirsiniz. Bilinçaltına yerleşen bu bilgiler sayesinde gizli öğrenme gibi bir yetkinlik kazanmış olmaktasınız.

Read More

Öğretmenlik mesleği eğitim sisteminin her aşamasında kendini gösteren önemli bir meslek dalıdır. Hangi eğitim sürecinde olunursa olunsun öğrencinin ayakta kalabilmesi için öğretmenlik müessesesi her aşamada son derece önemli bir yere sahip olmaktadır. Özellikle yüz yüze eğitimin yapıldığı eğitim kurumlarında öğretmenlerin sistem içerisinde bulunması türlü kolaylıklara sağlamaktadır. Öğretmenler hem geçmişin hem de günümüzün lideri konumunda olan kişiler arasında bulunmaktadır.

Aba Psikoloji ve Danışmanlık olarak bizlerde gerek birebir eğitimlerimiz de gerekse online eğitim üzerinden yapılan derslerimiz de öğretmenlerimizden gereken tüm verimi ve enerjiyi alarak ilerleme kat etmekteyiz. Günümüzde çoğu eğitim sistemi okul ortamında gerçekleştirildiğinden öğretmenlik mesleğinin önemi daha çok ön planda olmaktadır. Çünkü özellikle ilkokul öğrencileri online eğitim üzerinden algılama problemi yaşadıklarından öğrenme durumu da zorlaşmaktadır. Bu noktada online eğitimden ziyade eğitim sürecinde öğretmenlere ihtiyaç duyulmaktadır.

Öğretmenlik Mesleği ve Özelliklerinin Eğitim Ortamlarına Olan Katkıları

Öğretmenlik mesleğinin özellikleri göz önünde bulundurularak gelecekte olması gereken donanımları hakkında yoğunlaşmak mümkündür. Öğretmenlik mesleği eğitim sürecinin lider görevi konumunda bulunduğundan fazlasıyla önem verilmesi gereken meslek türlerindendir. Aba Psikoloji ve Danışmanlık üzerinden yapılan ZOOM sistemi ile de bünyemizde hizmet veren öğretmenlerimiz gerekli tüm etkinlikleri yerine getirmektedirler. Ve bizler öğretmenlerimizi sistem içerisinde ‘kolaylaştırıcı bireyler’ olarak adlandırarak onları eğitim hayatlarında cesaretlendirme adına destekleyici görevi üstlenmekteyiz.

Eğitimin her geçen gün öneminin artması üzerine öğretmenler artık öğrencilerin karşısında değil yanında yer alarak hareket etmektedirler. Öğretmenlerin görev pozisyonlarında böylelikle değişimler meydana gelmekte olup kendi yetkinlikleri üzerinde çalışmalara gideceklerdir. Öğretmenlik mesleği genel yeterlikleri sağlamada gerek ücretli gerekse de ücretsiz eğitimlerle kendi donanımlarına yatırım yaparak yetkinlik kazanmaktadırlar. Yetkinlikler içerisinde; bireysel, teknik, akademik ya da mesleki yetkinlikler yer almaktadır. Ayrıca sosyal yetkinliklere de ağırlık vererek eksikliklerini bu donanımlar sayesinde kapatmış olacaklardır.

Tüm bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda öğretmenler gelecek dönemin önderleri olarak eğitimde yerini alacaktır. Çünkü önder demek; içinde bulunulan döneme yeni bir sayfa açan ve değişimi sağlayan kişi olarak ifade edilmektedir. Ayrıca önder olarak adlandırılan öğretmenler; tarihte yer alan tüm tekerrürleri kıran, sürece yeni bir perde aralayan ve tabiri caizse yeni bir çağa adım attıran birey olarak nitelendirilmektedir.

Öğretmenlik Mesleğinin Önemi ve Eğitimdeki Yeri

Öğretmenlik mesleğinin önemi son zamanlarda karma eğitime geçmeyle beraber daha da artış göstermektedir. Online eğitim desteği ile gerçekleştirilen karma eğitim sistemi öğretmenler tarafından yürütülmektedir. Aba psikoloji ve danışmanlık hizmetleri ile yıllarca bu karma eğitim sistemi üzerinden hem eğitimlere devam edildi hem de desteklenmiş oldu. Öğretmenlik mesleği üzerinden yola çıkarak karma eğitim sistemi sayesinde öğretmenler papağanlaştırılmadan sağlıklı bir hizmet süreci sağlanmaktadır.

Online ve karma eğitim sistemleri üzerinden öğretmenler öğrencileri ile proje yapan, araştıran, farklı işlere ve kavramlara imza atan noktaya gelerek ilerleme sağlanacaktır. Çünkü bu süreçte eğitime devam edilerek yeni dönemde tüm bu yeniliklere hazır olmak gerekmektedir. Öğretmenler ve öğrenciler sürekli diyalog içerisinde bulunarak eğitim sistemi eskisine nazaran daha faal bir şekilde aksamadan ilerlemektedir.

Öğretmenlik Mesleğinin Eğitim Dönemleri Üzerindeki Etkisi

Öğretmenlik mesleği açısından önemli olan bir diğer husus ise öğrencilerin alan seçiminde karasız kalmalarının önüne geçmek olacaktır. Öğrencilerin özellikle derslerindeki yetkinlikleri göz önünde tutularak alan seçiminde öğretmenler yol gösteren konumda olmaktadırlar. Öğrencilerin matematik, fizik ya da kimya da olan yetkinlikleri veya Türkçe, sosyal ya da beden eğitimi gibi alanlara olan yetkinlikleri ayrıştırılarak onlara en uygun olan alana yönlendirmeleri yapılmaktadır. Aba psikoloji ve danışmanlık merkezi olarak bizlerde donanımlı kadromuzla öğrencilerimize gereken yönlendirmeleri yapmakta hassas davranarak hareket etmekteyiz.

Özellikle öğrencilerin sıklıkla kafa yordukları konular arasında bulunan hangi okul beni ileriye taşır düşüncesi oldukça yanlıştır. Hangi okul daha iyiden ziyade alanınıza hitap eden derslere eğilim göstermek daha yerinde olacaktır. Gireceğiniz imtihanlara hangi okul daha iyi düşüncesini beyin algılamaz ancak çözeniz soru sayılarını beyniniz rahatlıkla idrak edecektir. Çünkü lise döneminde önemli olan okul seçimi ile kafayı yormak değil, kendimi hangi okulda daha iyi ispatlayabilirim şeklinde hareket etmek en doğru hamle olacaktır.

Öğretmenlik mesleği öğrencileri sınavlara hazırlama aşamasında da destek sağlayan kurumlardandır. Öğretmenler her dönemde herhangi bir sınava öğrencilerinin hazırlanmasında etkin rol oynamaktadır. LGS’ye girecek olan öğrenciler özellikle dijital platformlarla olan bağlantılarına tamamen ara vermelidirler. Sadece sınav için gerekli olan online derslerine çalışırken kullanmaları gerekli olan dijital ortamı diğer sosyal medya mecralarında kullanmamaları onların yararına olacaktır. Çünkü beyin gördüğü bir resmi bin kelimeye bedel algısıyla hareket etmekte ve öğrenilen bilgilerin karışmasına sebebiyet vermektedir.

Son olarak sınavlara hazırlanan öğrenciler için öğretmenlik mesleğinin önemi bu dönemde kendini ortaya çıkarmaktadır. Eğitimcilere göre özellikle sabahları ve geceleri 1 saat olmak kaydıyla ders tekrarının yapılması sınavlarda elde edilecek başarılar açısından son derece önemlidir. Çünkü bu sistem sayesinde öğrenciler sınavlarına kadar eksiklikleri üzerinde hareket etmiş olacaklardır. Ayrıca sınavlara giriş yaptığımız şu son dönemeçte öğrenciler sınavların simülasyon halini uygulamaya koymalıdırlar. Simülasyon adı verilen bu sistem ile öğrenciler her gün sınav saatinde kalkıp, sınavdaki test sayısına göre kendilerini soru çözümüne yoğunlaştırmalıdırlar. Çözdükleri testlerin çözümlerine ağırlık verip tekrar etmeleri de son derece önemli olacaktır.

Read More