Monthly Archives Temmuz 2021

Yabancı bir ülkede okuyabilmek için öğrenciler SAT sınavı gibi bazı sınavlara girmelidir. SAT gibi sınavlar ülkemizde son dönemlerde ismini duyurmaya başladı. Halbuki SAT, küresel anlamda onlarca yıldır kullanılan bir sınav. Dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitim almak isteyen öğrenciler, SAT başta olmak üzere bazı sınavlardan başarılı olmalıdır. Aksi takdirde okullar, öğrencilerin başvurularını hiçbir şekilde değerlendirmeye almaz. Oldukça kapsamlı bir sınav olan SAT, ayrıca düzenli bir çalışma da ister.

Yani öğrenciler bu sınava girip çalışmadan başarılı olamaz. Sadece ülkemizdeki öğrenciler bu sınava girmez. Aynı zamanda dünyanın dört bir yanındaki öğrenciler de bu sınava istedikleri gibi başvuru yapar. Her yıl başvuru yapan sayısını arttıran bir sınav olduğu için önemini de arttırıyor. Her geçen dönem üniversiteler bu sınava çok daha fazla önem veriyor. Bu yüzden de SAT’ın geçerli olduğu üniversite ve ülke sayısında büyük bir artış oluyor. SAT üniversiteler için kaliteli öğrencileri seçebilecekleri en iyi seçenek.

Çünkü SAT tarzı ile ve soru modelleri ile öğrencilerin yetenek ve becerilerini ortaya çıkaran bir sınavdır. Bu özelliği de aslında sınavın ne kadar kritik bir etkiye sahip olduğunu bizlere gösteriyor. SAT benzeri başka sınavlar olsa da SAT’ın önemi ve yeri her zaman ayrıdır. Günümüzde SAT oldukça geniş alanlarda kullanılıyor. Hatta bazı durumlarda ülkemizde bile SAT geçerli oluyor. Bugün SAT istemeye okullar bile SAT puanı olan öğrencileri ayrı değerlendiriyor.

Yurt Dışında SAT Sınavı ve Geçerli Olduğu Yerler

SAT çıkış olarak zaten yurt dışı temelli bir sınavdır. Amerika temelli bir sınav olan SAT’ın en çok tercih edildiği yer de Amerika’dır. Amerikan üniversiteleri bu sınavı sadece yabancı öğrenciler için kullanmıyor. Kendi öğrencileri için de SAT’ı zorunlu tutuyor. Bu yüzden Amerika’da üniversite okumak isteyen öğrenciler için SAT zorunlu bir sınavdır diyebiliriz. SAT’ın kullanıldığı ülkeler Amerika ile sınırlı değil. İngiltere’nin en iyi üniversiteleri de SAT’tan geçerli bir puan istiyor.

Amerika ve İngiltere gibi ülkeler için SAT adeta zorunlu bir sınav. Fakat Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerine baktığımız zaman durum değişiyor. Hollanda öğrencilerden SAT sınavı başvurusu ve başarısı istiyor. Ama öğrencilere bunun yanı sıra bazı seçenekler de sunuyor. Örneğin sadece IELTS ya da TOEFL puanı alarak okumak Hollanda’da mümkün. Fakat bazı Hollanda üniversiteleri ve bölümleri için SAT girilmesi kesin olan bir sınavdır. Hollanda’yı ve Avrupa’yı ise Uzak Doğu ve Kanada takip ediyor.

Ülkemizde SAT’ın Kullanım Alanları

SAT ülkemizde de aktif olarak kullanılan bir sınavdır. Fakat bu sınav Türk pasaportu olan öğrenciler için kullanılmıyor. Ülkemizde okumak isteyen öğrenciler ülkemizdeki bazı okulları tercih etmek için bu sınavdan başarılı olmalıdır. Öğrencilerin ülkemizde okuması için YDS ya da IELTS – TOEFL sınavına ek olarak SAT sınavı içerisinde de başarılı olması gerekiyor. Üniversitelerin istedikleri SAT derecesi de birbirinden farklı değerlendiriliyor. Ülkemizde SAT ile yabancı öğrenci kabul eden okullar ise şunlar:

  • ODTÜ
  • Boğaziçi Üniversitesi
  • Koç Üniversitesi
  • Sabancı Üniversitesi

Bu üniversitelerden bazıları yabancı öğrenciler için direkt olarak SAT’ı zorunlu tutuyor. Bir kısmı ise sadece tıp fakültelerinde okumak isteyen yabancı öğrencilere bu sınavı zorunlu yapıyor. Bir diğer yandan SAT’a olan ilginin ülkemizde bu kadar artmış olmasının bir diğer sebebi de SAT’ın üniversite sınavına yardımcı olmasıdır. SAT konuları ülkemizdeki TYT ve AYT sınavları ile paralel olarak ilerler. Bu da öğrencilerin iki sınava da aynı anda çalışabilmesi için büyük bir olanak sağlar.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalını ziyaret ederek SAT sınavı konuları hakkında detaylı videolar bulabilirsiniz. Doç. Dr. Gamze Sart Web sitesinden de SAT gibi diğer sınavlar hakkında detaylı yazılar okuyabilirsiniz. Aba Eğitim internet sitesinden de SAT ve diğer uluslararası sınavlar hakkında uzmanlarca yazılmış içerikler bulabilirsiniz.

Read More

Yurt dışı üniversite tercihleri, ülkemizdeki öğrenciler için her zaman önemli bir konu olmuştur. Üniversite eğitimi için ülkemizden yurt dışına açılan öğrenci sayısı her geçen gün artıyor. Bu durum da beraberinde bazı önemli noktaları gündeme getiriyor. Çünkü yurt dışında okumak tahmin edildiği kadar kolay bir süreç değil. Bu sürecin zorlukları sadece okullardan kabul almak ya da okulların kriterini yerine getirmek ile sınırlı kalmıyor.

Yurt dışında okumaya karar vermek bile başlı başına önemli bir süreç oluyor. Yurt dışındaki okul sayısı her geçen dönem artmaya devam ediyor. Ayrıca öğrencilerin eğitim alabilecekleri bölüm sayısında da büyük bir artış oluyor. Bugün öğrenciler çok rahat bir şekilde Avrupa’da ya da İngiltere’de istedikleri okulda eğitim alabilir. Öğrencilerin kabul alması için tek yapması gereken nokta okulların kabul kriterlerini öğrenerek onlara göre hazırlanmak. Ve doğru danışmanlık hizmetlerinden destek almak.

Bunun yanı sıra öğrencilerin yurt dışında okuması için pek çok kolaylık da bulunuyor. Lise diploması ile yurtdışında üniversite okumaktan sadece yabancı dil sınavı ile yurt dışında eğitim almak gibi imkanlar da mevcut. Ayrıca bu tarz kabuller dünyanın pek çok noktasına yayılmış durumda. Bu da öğrencilere inanılmaz geniş bir okul havuzu sunuyor. Peki, bu okullarda okumak gerçekten gerekli mi? Ya da öğrenciler hangi durumlarda yurt dışını tercih etmelidir. Öğrenciler yurt dışındaki okullara karar vermeden önce bu hangi durumlarda bu okulları tercih etmeli önce onu öğrenmelidir.

Yurt Dışı Üniversite Tercihleri Hangi Durumlarda Yapılmalıdır?

İlk olarak öğrenciler okumak istedikleri bölümlerden yola çıkmalıdır. Eğer öğrencilerin okumak istedikleri bölüm yurt dışında öncü ise öğrenciler bu durumda yurt dışını tercih etmelidir. Peki, bu durum nasıl anlaşılır? Ülkemizde okulların pek çoğu hakkında yanlış ön yargılar var. Örneğin tıp eğitimi almak isteyen bir öğrenciyi ele alalım. Tıp okumak için ülkemiz de dahil olmak üzere onlarca farklı seçenek mevcut. Bazı öğrencilerimiz tıp eğitimi için yurt dışını tercih ediyor.

Fakat madalyonun diğer tarafında ise farklı bir durum var. Yurt dışı üniversite tercihleri sadece ülkemiz için geçerli değil. Başka ülkelerdeki öğrenciler de üniversite için farklı ülkeleri tercih ediyor. İngiltere’de okuyan öğrencilerin bir kısmı tıp eğitimi için ülkemizi tercih ediyor. İngiltere’nin yanına ek olarak başka ülkelerdeki öğrenciler de benzer kararlar alıyor. Yani yabancı öğrenciler tıp eğitimi için ülkemizi seçerken bizim öğrencilerimizin tıp eğitimi alabilmek için yurt dışına çıkması hem gereksiz hem de yorucu bir karar olacaktır.

Yurt Dışında Tercih Edilecek Bölümler

Maalesef ülkemiz her üniversite bölümünde tıp eğitimi gibi öncü değil. İşte tam da bu durumlarda öğrenciler için yurt dışı tercihleri son derece mantıklı bir hal alıyor. Özellikle son yıllarda popüler olan bölümler bu konuda hemen dikkat çekiyor. Yurt dışı üniversite tercihleri de genellikle bu son çıkan bölümlerde fark yaratıyor. Örneğin yapay zeka günümüze ve geleceğe damga vuracak son derece kritik bir bölüm. Ülkemizde yapay zeka eğitimi verilmemekle birlikte bu tarz bir bölüm de bulunmuyor.

Bu durum da yurt dışındaki üniversiteler ilk seçenek oluyor. Bu tarz bölümlerde profesyonelleşmek isteyen öğrenciler için Amerika ve Avrupa’da pek çok seçenek bulunuyor. Öğrenciler bunlardan kendilerine en uygun olan okula karar vererek oraya yönelmelidir. Ayrıca bu tarz bölümlerde okuyan öğrenciler mezun olduktan sonra 1 – 2 adım değil binlerce adım öne geçiyor. Bu sayede de iş bulma ve kendi alanında çalışma imkanları da diğer öğrencilere göre fazlası ile artmış oluyor.

Doç. Dr. Gamze Sart Web sitesini ve Youtube kanalını ziyaret ederek yurt dışı üniversite tercihleri hakkında detaylı içerikler bulabilirsiniz. Ayrıca Aba Kariyer internet sitesini ziyaret ederek de Yurtdışında ücretsiz üniversite nasıl okunur gibi sorularınıza cevap bulabilirsiniz.

Read More

TYT ve AYT gibi sınavlardan sonra öğrenciler, üniversite bölüm seçimi yapmak için yoğun mesai harcar. Fakat bazı öğrenciler bu süreçte, herhangi bir araştırma yapmadan tercihlerini gerçekleştiriyor. Araştırma yapmamak demek  ezbere üniversite tercihi yapmak anlamına gelir. Ezberci tercih derken burada detaylı olarak bilinmesi gereken bazı noktalar bulunuyor. Örneğin, öğrencilerin belli bir kısmı sadece üniversitenin adına göre ya da bölüme göre tercih yapıyor. Bu tarz tercihler ilk başta mantıklı gelebilir.

Fakat biraz detaylara indiğimiz zaman bu sürecin aslında çok yanlış olduğu hemen ortaya çıkar. Üniversite bölümleri hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde büyüyor. Bu büyümeye ek olarak okulların ve bölümlerin gelişimi de hızlı bir şekilde sürüyor. Bu süreç içerisinde de öğrenciler yanlış tercihler yapıyor. Bu yanlış tercihlerin sonuçları da oldukça kötü oluyor. Çünkü öğrenciler bu tercihlerinin sonunda ya okullarını yarıda bırakıyor ya da okullarını bitirdiği zaman işsiz kalıyor.

Yeni Nesil Üniversite Seçimi Sırasında Dikkat Edilecekler

Artık öğrenciler bölüm ya da meslek seçimi yaparken başka şeylere de dikkat etmelidir. Örneğin öğrenciler meslek hayatlarının yüzde kaçında insan ve yüzde kaçında teknoloji ile iç içe olacaklarını belirlemelidir. Yani bazı bölümlerde yüzde 10 insan yüzde 90 teknoloji ilişkisi vardır. Bazı bölümlerde ise yüzde 10 teknoloji varken yüzde 90 insan ilişkisi bulunmaktadır. Bu durumlarda da kişiler teknolojiye yatkınlıklarını ve insan ilişkilerini gözden geçirmelidir. Doğru tercihler yaparak hem okul hem de iş hayatında daha başarılı olmak mümkündür.

Akıllı Şehirlerin Tercihlere Etkisi

Gelecek yıllara damgasını vuracak en önemli teknolojilerden bir tanesi akıllı şehirlerdir. Akıllı şehirler içerisinde yer almak isteyen bu şehirlerde kolayca iş bulabilmek için dikkat etmek gerekir. Doğru zamanda doğru şekilde yönlendirmeler sayesinde öğrenciler kendileri için uygun seçimleri yapabilir. Akıllı şehirlerin dünyada etkilemeyeceği bir alan yok. Akıllara ilk olarak teknoloji ve mühendislik gelse de bu şehirlerdeki sağlık, eğitim ve benzer tüm alanlar farklı bir boyut kazanacak. Bu süreç aynı zamanda üniversite bölümlerini de fazlası etkiledi.

Üniversite Bölümlerinin Seçimindeki Değişiklik

Gençlerimizin yeni nesil eğitim içerisinde bir diğer dikkat edeceği noktada yetkinlikleridir. Matematik, fizik, kimya ve biyoloji gibi alanlar etkinliklerini artık biraz daha öteledi. Buna en iyi örnek Princeton Üniversitesi. Üniversite bölüm seçimi yapacak öğrenciler için Princeton Fizik bölümü her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Einstein’in mezun olduğu Princeton Fizik bölümü geçmiş dönemlerde 71 kişi alıyordu. Fakat geçtiğimiz haziran ayında Princeton’ın Fizik bölümü için kabul ettiği öğrenci sayısı sadece 21. Bu yüzden gençlerin bu alanlara dikkat ettiği kadar üniversite içerisindeki alan tercihlerine de dikkat etmesi gerekir.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalından ve Web sitesinden Hangi bölümü okumalıyım bilmiyorum gibi sorularınıza cevap bulabilirsiniz. Ayrıca Aba Kariyer internet sitesini ziyaret ederek de üniversite bölüm seçimi hakkında detaylı içerikler bulabilirsiniz.

Read More

Ülkemizde yurtdışı üniversite danışmanlık hizmeti almak son zamanlarda büyük ilgi görmeye başladı. Öğrencilerin bu hizmetlere ilgi duymasının arkasında pek çok neden var. Üniversiteler sundukları imkanlar ve öğrencilere verdikleri özel burs fırsatları ile Türk öğrencilerin ilgisini çekiyor.  Üniversite danışmanlık hizmetleri ise yurt dışında üniversite okumak isteyen gençlerin işlerini daha da kolay hale getiriyorlar.

Bu danışmanlıklar sayesinde, öğrenciler kolaylıkla üniversite ile ilgili doğrudan bilgi alabiliyorlar. Ve yurtdışında üniversite fiyatları hakkında da fikir sahibi olmuş oluyorlar. Ayrıca üniversitelere başvuru yapılması, öğrencinin kalacak yerinin ayarlanması gibi işlemler de bu danışmanlık hizmetleri sayesinde daha kolay bir şekilde ayarlanmış oluyor.

Yurt dışındaki hemen hemen her üniversitenin YÖK denkliği olması da öğrencilerin bu yola daha kolay adım atmasını sağlıyor. Ayrıca yurt dışındaki üniversitelerin bölüm seçeneklerinin ve lisans programlarının çok çeşitli olması da öğrencilerin bu üniversiteleri tercih etmesinin bir başka nedeni.

Yurtdışı Üniversite Danışmanlık Hizmetlerinin Sundukları Ayrıcalıklar

Türkiye’de özellikle son yıllarda yurt dışı eğitim oldukça popüler bir hale gelmeye başladı. Yurt dışında okumak kişinin iş hayatına atılmayı kolaylaştırdığı gibi kişiyi hayata da hazırlamış olur. Artık neredeyse her öğrencinin her gencin bir hayali haline gelen yurt dışında okumak danışmanlık hizmetleri ile çok daha yaygın hale geldi.  Türkiye’de eğitim görmüş bir öğrencinin lisans ya da yüksek lisans için yurt dışında bir üniversiteye başvurma süreci oldukça uzun ve zahmetlidir. Her üniversitenin istedikleri evraklar genel olarak aynı gibi gözükse de hepsi birbirinden oldukça farklı içeriklere sahiptir.

İstenilen evrakların belirlenmesinden tamamlanmasına kadarki süreçte danışmanlık hizmetleri öğrenciler için bu sürecin hızlandırılmasını ve kolaylaşmasını sağlar. Öğrenci öncelikle kendi istediği ülkeleri, bölümleri ve üniversiteleri belirleyerek bunlar arasında seçim yapar. Başvurulacak okulu belirledikten sonra başvuru süresini kaçırmamak istenilen her evrakı teslim etmek büyük önem taşır. Pek çok öğrenci bu süreçte yaptığı hatalar nedeni ile yurt dışına gidememiş ya da okul dönemine geç başlamak zorunda kalmıştır. Bu nedenler ile danışmanlık hizmetleri sizlerin bu süreçte başınıza gelebilecek olumsuzlukların yaşanmamasını temenni etmektedir.

Eğitim programlarını ayarlamak için öğrencilere hizmet veren bu danışmanlıkların pek çoğu öğrencileri yurt dışına yolladıktan sonra da iletişimi kesmemektedir. Ankara’daki en iyi yurtdışı eğitim danışmanlığı gibi hizmetler yurt dışına yolladıkları öğrencilerinin orada kimi zaman iş bulmasını ya da orada kalmasını da sağlamaktadırlar. Anlaşma yaptıkları okullarda okumuş o ülkeleri gezmiş kişiler tarafından verilen yurtdışı üniversite danışmanlık hizmetleri ülkemizde her geçen gün daha çok tercih ediliyor. Türk öğrencilerinin hayallerine giden yolu daha kolay hale getiren danışmanlık hizmetleri ile artık yurt dışında okumak o kadar da uzak değil.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalından ve web sitesinden yurtdışı üniversite danışmanlık hizmetleri hakkında detaylı içerikler bulabilirsiniz. Aba Kariyer internet sitesinden de danışmanlık hizmetleri hakkında içerikler bulabilir ve bu konuda destek alabilirsiniz.

Read More

Son zamanlarda Türk üniversiteleri hakkında pek çok durum dile getiriliyor. Ülkemizdeki üniversiteler, 2013 yılından bu yana büyük artış yaşıyor. Fakat bu artışla birlikte bazı ekstra durumlar da ortaya çıkıyor. Örneğin, üniversitelerin dünya sıralamasındaki yeri her geçen dönem düşüyor. Bunun yanı sıra, listeye giren üniversitelerin de sayısı gün geçtikçe azalmaya devam ediyor. Bu da bizlere, üniversitelerde bazı eksiklikler olduğunu gösteriyor. Ayrıca listeye giren üniversiteler arasında da yeni isimler artık görünmüyor.

Türkiye’deki üniversiteler en iyi okullar sıralamasına girmekte büyük zorluk çekiyor. Ayrıca önlem alınmadığı için de Avrupa, Amerika ve Asya’daki okullar ile makas gün geçtikçe açılmaya devam ediyor. Üniversitelerimizin kalitesini arttırmak için atılacak pek çok önemli adım var. Bu adımların her biri de tahmin edildiği kadar zor ya da maddiyat isteyen adımlar değil. Dünyanın en iyi üniversiteleri seçilirken dikkat edilen adımların 2 – 3 tanesi çok basit bir şekilde ülkemizde düzene sokulabilir.

Bir diğer yandan okulların kalitesini arttırmak için atılacak adımlar hiçbir zaman tek taraflı olmaz. Türkiye’deki devlet üniversiteleri ya da özel üniversiteler olsun öğrenci, akademisyen ve devlet tarafından atılacak ortak adımlar ile ileri bir seviyeye çıkar. Ayrıca okul sayısının artması ya da benzer adımlar hiçbir zaman okul kalitesini arttıracak bir etken olmamıştır. Dünyanın en iyi okulları arasına girmek için daha teknik ve somut adımlar atılarak okullarımızın kalitesi arttırılmalıdır.

Türk Üniversiteleri: Öğretme ve Öğrenim Kalitesinin Arttırmak

Belki de okullarımızın listeye girememesindeki en büyük sebeplerden bir tanesi öğretme ve öğrenim kalitesidir. Türkiye’deki üniversiteler 2020 yılı itibari ile büyük artış yaşadı. Fakat maalesef okulların eğitim kalitesi istenilen seviyeye ulaşamadı. Bu durum aslında öğrenci başına düşen akademisyen sayısı ile ölçülebilir. Bu rakam ülkemizde oldukça düşük seviyelerde. Fakat ülkemizdeki genç nüfusun fazla olması aslında bu anlamda bizlere umut veriyor. Ama yine de daha kaliteli ve teorik öğretmeye yönelik akademisyen eksikliğimiz devam ediyor.

Türk Üniversiteleri ve Öğrenciyi Araştırmaya Yönlendirmesi

Dünyada üniversite sıralaması belirlenirken ikinci dikkat edilen nokta Araştırma kısmıdır. Bu etken aynı öğretme kalitesi gibi bir anda olacak bir şey değil. Bu yüzden de üzerinde uzun süre çalışılması gereken bir etkendir. Akademisyenler ve öğrencilerin üzerine düşmesi gereken bu adım devlet tarafından da desteklenmelidir. Zaten Türk üniversiteleri arasında dünya sıralamasına giren okullara baktığımız zaman hepsinin araştırmaya fazlası ile önem verdiğini görürüz. Okullarımız araştırmaya yönelik çalışmalar yaparak okullardaki pek çok eksikliği ortadan kaldırabilir.

Türk Üniversitelerinin Uluslararası Görünümü

Dünya artık internet çağına geçti. İnternet çağı da beraberinde pek çok yeniliği insanlara sunmaya başladı. Bu yeniliklerden bir tanesi de keşfetme ve tanımanın tamamen online olarak gerçekleşmesi. Öğrenciler de okulları ilk olarak sanal ortamda tanıyor. Okulların web sitelerini ziyaret ederek okullar hakkında fikir sahibi oluyor. Bugün baktığımız zaman yabancı okulların bu yüzden internet sitelerine fazlası ile ağırlık verdiğini görürüz. Fakat ülkemizde üniversiteler web sitelerine hiç ağırlık vermiyor. Ağırlık vermediği gibi de sitelerinin oluşumlarını tamamen yanlış yapıyor. Bu adım okulların kalitesini arttıracak son derece basit ve ücretsiz bir adımdır.

Okul ve Sanayi İş Birliği

Üniversite sanayi iş birliği aslında pek çok farklı noktada işlenir. Örneğin okulların patent alması ve bu patenti satabilmesi de aslında bu başlık altındadır. Maalesef ülkemizde üniversite sanayi iş birliği adı altında hiç de önemli çalışmalar bulunmuyor. Üniversitelerimiz elde ettikleri patentleri satamıyor. Bu durumun ortadan kalkması için de devlet tarafından okullarımıza bir düzenleme yapılması gerekiyor. Okulların bu durumu dile getirmesi kısa sürede kendileri adına olumlu sonuçları doğuracaktır. Ayrıca sanayilerin artık daha fazla üniversiteler ile iç içe çalışması da önemli bir karar olacaktır.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalını ziyaret ederek Türkiye’deki üniversiteler sıralaması hakkında detaylı videolar izleyebilirsiniz. Doç. Dr. Gamze Sart web sitesini ziyaret ederek de Türk üniversiteleri ve dünya sıralamasındaki yerleri hakkında çok daha detaylı yazılar okuyabilirsiniz. Aba Kariyer web sitesinden de hem ülkemizde hem de yurt dışındaki üniversiteler hakkında çok daha detaylı ve bilgilendirici içeriklere ulaşabilirsiniz.

Read More

Ülkemizde ve dünyada yapılan araştırmalar Türkiye’deki üniversiteler için pek de olumlu sonuçlar ortaya çıkarmıyor. Dünya sıralamasındaki üniversite sayımız her geçen gün düşmeye devam ediyor. Ayrıca son 5 – 6 yıl içerisinde bu düşüş büyük bir ivme kazanmış durumda. Hem devlet hem de vakıf olarak sıralamaya giren üniversite sayısı ayrıca aynı kalıyor. Türkiye bu okullara ek olarak yeni okulları listeye eklemede büyük sorun yaşıyor. Vakıf olarak listede yer alan okullar arasında Koç, Sabancı ve Bilkent gibi okular var.

Devlet üniversiteleri arasında ise ODTÜ ve İTÜ gibi okullar zaman zaman sıralamalarda yer alıyor. Bunlara ek olarak listeye girebilen üniversitelerin sıralaması da pek memnun edici değil. Çünkü üniversitelerimiz arasında dünya sıralamasına giren okullar oldukça aşağılarda kendine yer buluyor. Hatta bazı dönemler ülkemizin en iyi okulları olarak tabir edilen okulların bile bazıları bu sıralamalarda kendine yer bulamıyor. Bu durum da ülkemize pek çok anlamda olumsuz sonuçlar doğruyor.

Üstelik ülkemizdeki üniversite sayısının da fazla olması bu durumun ne kadar kötü olduğunu açıkça gösteriyor. Ülkemizde yaklaşık olarak 200’e yakın üniversite faaliyet gösteriyor. Bu üniversitelerin bir kısmı devlet bir kısmı ise vakıf üniversitesi. Bu okulların bir kısmı ne kadar övülse ve ön plana atılsa da bunların neredeyse yüzde 90’lık kısmı dünyada kendine yer bulamıyor. Ya da bu okullar yabancı öğrencilerin tercihlerine bile girmiyor. Yani ülkemizdeki pek çok üniversite dışardan öğrenci alamıyor.

Türkiye’deki Üniversiteler ve Dünya Sıralaması

Dünyada üniversite sıralaması yapılırken ranking sonuçları 2 yıl öncesinin verilerine göre hazırlanır. Yani 2021 yılındaki veriler aslında üniversitelerin 2019 yılındaki çalışmalarını kapsayan sonuçlardır. Baktığımız zaman ülkemizdeki büyük düşüşün de 2015 yılında olduğunu görürüz. Yani okullarımız 2013 yılından itibaren sıralamaya girmekte zorluk yaşıyor. Ülkemizdeki okulları yabancı okullar ile mukayese ederken bazı noktaların bilinmesi gerekiyor. Dünya sıralaması belirlenirken üniversitelerde dikkat edilen bazı ana başlıklar var. Bu başlıklar ise şunlardır:

  • Öğrenme ve Öğreti Kalitesi
  • Araştırma
  • Citations
  • Endüstriyel Gelir
  • Uluslararası Görünüm

İstanbul Üniversite ayrılmadan önceki dönemde Stanford Üniversitesinden çok daha fazla bilgi ve beceriye sahipti. Hatta İstanbul Üniversitesi 20 tane Nobel Ödülü çıkaracak kapasiteye sahipti. Endüstriyel gelir ya da kazanç kısmı da ülkemiz adına oldukça yeni kurulmuş bir kavramdır. Türkiye’deki üniversiteler için bu durum 2013 yılında kuruldu. Ayrıca bu durum ile alakalı ülkemizde mevduat problemi de bulunuyor. Bugün üniversitede bir patent satılmaya çalışılsa bu mümkün bir şey olmuyor.

Türkiye’deki Üniversiteler: Okullarımızın Uluslararası Görünümü

Sıralamayı etkileyen ve çok basit bir şekilde değişebilecek konulardan bir tanesi de uluslararası görünümdür. Ülkemizdeki üniversitelerin neredeyse hepsinin web sitesi doğru değil. Bu yanlışlık ODTÜ’den başlayarak diğer okullara kadar gidiyor. Amerika’da üniversiteler öğrencilere Neden Stanford?” diye sorular sorarak yarışmalar yapıyor. Ülkemizdeki üniversiteler de bu basit adımı bir yarışma ile yaparak öğrencilerini sitelerine ekleyebilir. Hem uluslararası görünüm hem de endüstriyel gelir sadece kağıt üzerinde hiç masraf harcanmadan yapılacak konulardır.

Üniversitelerin Atması Gereken Diğer Adımlar

Citations kısmı ise üzerinde en az durulan konulardan bir tanesidir. Bu durum için en iyi örnek Harvard Üniversitesinde verilen İngilizce yazı yazma dersidir. İlk baktığımız zaman bu durum saçma ya da gereksiz gelebilir. Fakat bizim ana dilimiz İngilizce olmamasına rağmen biz bu dersi öğrencilere vermiyoruz. Fakat ana dili İngilizce olan okullar 60 saat öğrencilere bu dersi vererek onların eksikliklerini kapatıyor. Bu durumu öğrencilere aktaracak maalesef bir sistemimiz yok.

Üniversitelerimizde Araştırma ve Öğretme

Türkiye’deki Üniversiteler ve bölümleri öğrenci başına düşen akademisyen konusunda büyük sorunlar yaşıyor. Ülkemizdeki genç nüfus aslında bu durum için bir çözüm ışığı oluyor. Türkiye’deki üniversiteler bu sayede bu sorunu aslında ortadan kaldırabilir. Üniversitelerde yaklaşık olarak 7 milyona yakın genç bulunuyor. Bunların bir kısmı eğitim bir kısmı ise diğer amaçlarda okullarda faaliyet gösteriyor. Bu da aslında öğrenme ve öğretme kalitesi için yetecek bir ortam oluşturuyor. Araştırma kısmı hem ülkemiz hem de dünyadaki diğer üniversiteler için en zorlu kısım. Bunun için belli bir fon oluşturmak ya da Avrupa Birliğinin bu alandaki çalışmalarını takip etmek gerekir.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalından Türkiye’deki üniversiteler sıralaması hakkında detaylı videolar izleyebilirsiniz. Doç. Dr. Gamze Sart Web sitesini ziyaret ederek ülkemizdeki üniversiteler hakkında detaylı yazılar bulabilirsiniz. Aba Kariyer İnternet sitesinden de dünyanın en iyi üniversiteleri hakkında içerikler okuyabilirsiniz.

Read More

Şirketler ve girişimciler için yapay zeka çalışmaları hiç olmadığı kadar önemli bir hal almaya başladı. Yapay zeka teknolojisine baktığımız zaman son 30 yıla damga vurduğunu görürüz. Fakat yapay zeka aslında çok daha eskilere dayanan bir teknolojidir. 2. Dünya savaşı yıllarında bu teknolojinin temelleri ortaya atılmıştı. Bu alanda küçük de olsa çalışmalar o zamanda bu yana yapılıyordu. Büyük teknolojilerin ortaya çıkması da yapay zekanın çok daha ileri seviyelere gelmesine neden oldu.

Yapay zeka uygulamaları pek çok teknolojiden etkilenerek günümüzdeki halini almıştır. Bu teknolojilerin başında da internet ve yazılım teknolojileri geliyor. Özellikle kodlama dillerinin gelişimi yapay zeka ve benzeri tüm teknolojileri fazlası ile geliştirmiştir. Zaten yapay zeka ve kodlama birbiri ile fazlası ile iç içe iki kavramdır. Bu yüzden de yapay zeka da aynı kodlama gibi uçsuz bucaksız bir teknolojidir. Günümüzde insanların kodlama ile yapacaklarının bir sınırı bulunmuyor.

Bu durum aslında günümüzde kodlama ile yapılan ürünler ile de zaten belli oluyor. Yapay zeka örnekleri de bu şekilde ilerlemeye devam ediyor. İnsanlar yapay zeka ile en son ne yapılabileceğini tahmin edemiyor. Fakat yapay zekanın yakın gelecekte etkileyeceği ve değiştireceği alanlar tahmin ediliyor. Yapılan çalışmalar insanların bu tahminlerini de güçlendiriyor. Fakat çok ileri zamanlarda yapay zekanın hangi seviyeye geleceği ve nerelerde kullanılacağını tahmin etmek hiç de kolay değil.

Yapay Zeka Çalışmaları İle Değişen Meslekler

Dünyada yapay zeka nedir ne işe yarar gibi soruların sorulduğu zamandan beri meslekler değişmeye başladı. Dünyada meydana gelen teknolojik devrimlerin genellikle ilk etkilediği alanlar her zaman iş hayatları ve meslekler olmuştur. Çünkü bu tarz teknolojik devrimlerin en verimli olduğu alanlar genel olarak iş sektörüdür. Yapay zeka ile de mesleklerde köklü değişimler çoktan meydana gelmeye başladı. Üstelik bu değişimler sadece mesleklerin gelişmesi ya da büyümesi ile sınırlı kalmadı.

Yapay zekaya sahip makineler artık insanların yerini alıyor. İlk olarak bu süreç üretim bantlarında ortaya çıktı. Yapay zeka çalışmaları ile üretimde akıllı robotlar insanların yerini alarak insanları işsiz kalmasına neden oldu. Pek çok uzman bu sürecin burada sınırlı kalacağını ve bu makinelerin fabrikalardan çıkamayacağını öngörmüştü. Fakat yapay zeka kısa sürede fabrikalardan çıkarak diğer iş alanlarına uğramaya başladı. Bankacılık, tıp ve daha pek çok meslek alanında birer birer yapay zeka projeleri ortaya çıktı. Üstelik bu projelerin hepsi de başarılı çalışmalar olarak dikkat çekiyor.

Yapay Zekanın Eğitime Etkileri

Eğitim dünyanın geleceği göz önüne alındığı zaman en önemli konulardan bir tanesi oluyor. Verilen eğitim ne kadar kalite olursa öğrencilerin kalitesi de o kadar artar. Kaliteli öğrenciler de teknolojilerin çok daha ileri seviyelere ulaşmasını sağlar. Buna ek olarak sürdürülebilir bir dünya için de öğrencilerin en doğru eğitimi alması gerekir. Öğrenciler teknolojilerin iyi ve kötü yanları hakkında en doğru eğitimi almalıdır. Yapay zeka çalışmaları da bu durumu hedefleyen çalışmalar yapıyor. Gençlerin derslerdeki verimini arttırmak için yapay zeka destekli pek çok çalışma yapılıyor.

Yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi teknolojiler sayesinde öğrencilerin derslerdeki eksik yanları ortaya çıkıyor. Ayrıca hocaların da anlatımlarındaki eksiklikler bu teknolojiler sayesinde tespit edilerek gideriliyor. Akıllı sınıflarla da öğrenci ve öğretmen verimi yukarılara çekiliyor. Buradaki hedef sadece daha iyi ders anlatmak değil. Aynı zamanda öğrencilere farklı perspektifler kazandırmak ve onların teknolojiye olan bakış açılarını değiştirmektir. Çünkü herkes farklı açıdan bakar ise teknolojinin eksik yanları ortadan kaldırılır.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalını ve web sitesini ziyaret ederek Türkiye’de yapay zeka uygulamaları hakkında detaylı içerikler bulabilirsiniz. İnovasyon İçin Eğitim Vakfı internet sitesinden de yapay zeka çalışmaları hakkında bilgilere ulaşabilirsiniz.

Read More

Yapay zekanın geleceği geçtiğimiz on yıl boyunca hep merak edilen bir konu oldu. Geçtiğimiz 20 yıla damgasını vuran yapay zeka için son on yıl en fazla büyüme yaşadığı yıllar olarak tarihe geçti. Bu yüzden de artık gelecekte yapay zekanın nasıl bir hal alacağı çok daha fazla merak ediliyor. Yapay zeka teknolojisi ilk çıktığı dönemden bu yana büyük değişimler yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor. İnsanın olduğu her alan yapay zeka ile çok farklı haller almaya başladı.

Yakın gelecekte yapay zeka çalışmaları da çok daha derinlere inerek insanları etkilemeye devam edecek. Bu durum tahmin edilen bir süreç değil. Aksine uzmanlar tarafından yapılan araştırmalar ve günümüzde yapay zekanın ortaya çıkardığı ürünler bu durumu tamamen destekliyor. Yapay zekanın etkileri er ya da geç insanların hayatlarında büyük değişimlere neden olacak. Yakın geçmişe baktığımız zaman da bu durumu destekleyen olaylar hemen dikkat çekiyor. En basitinden bilgisayarlar ve telefonlar bu etkilerin küresel anlamdaki en iyi örnekleri oluyor.

Telefonlar ve bilgisayarlar yapay zekanın bir örneği olarak piyasaya çıktı. Bu süreç içerisinde çok hızlı bir büyüme ivmesi yakalaya n bu teknolojiler insan hayatının dönüm noktalarının başında geliyor. Ayrıca bu teknolojiler yapay zekanın da gelişmesi için önemli bir adım oldu. Yapay zeka destekli ortaya çıkan tüm ürünler yapay zekanın da gelişmesinde önemli bir etken oluyor. Baktığımız zaman yapay zekanın bir ucu gözükmüyor. Tamamen öğrenmeye dayalı bir sistem olması bu teknolojinin sonu hakkında da farklı teoriler ortaya çıkarıyor. Fakat yakın bir zamanda yapay zekanın etkileyeceği alanlar hakkında pek çok çalışmanın temeli yapılıyor.

Yapay Zekanın Geleceği ve Eğitim Hayatı

Yapay zeka ile gelecekte neler mümkün sorusunun aslında pek çok cevabı vardır. Geçmiş yıllarda hayal olarak görülen pek çok şey yapay zeka sayesinde mümkün hale gelmiştir. Sektörler de yapay zeka sayesinde köklü bir değişim sürecine girdi. Eğitim hayatı gelecekte yapay zeka sayesinde çok daha farklı bir hal alacak. Günümüzde de yavaş yavaş bunun temelleri atılmaya başlandı. Yapay zekanın geleceği ve eğitim birbiri ile tamamen iç içe ilerliyor. Gelecekte öğrencileri yapay zeka destekli sınıflar ve ders kitapları bekliyor.

Öğrenciler bu sınıflarda fizik ve tarih gibi dersleri gelişmiş teknolojiler sayesinde 3 boyutlu olarak ya da arttırılmış gerçeklik ile yakından izliyor ve öğreniyor. Ayrıca yapay zeka verileri sayesinde derslerin verimleri de ölçülecek. Bu sayede öğrencilerin dersi anlayabileceği en iyi ders anlatım modelleri de geliştirilecek. Öğrencilere göre ayarlanan ders anlatımları ile öğrencilerin hem verimi artacak hem de gereksiz bilgiler öğrencilere aktarılmayacak. Bu çalışmalar günümüzde temeli atılan çalışmalar. Bunlardan ayrı olarak daha onlarca farklı konu yapay zeka ile eğitime adapte edilecek.

Yapay Zeka ve İş Hayatı

Belki de yapay zekanın faydaları dünyada en hızlı iş sektöründe kendini belli ediyor. Bir diğer yandan iş hayatı yapay zekaya en hızlı adapte olan alanlardan da bir tanesi olarak dikkat çekiyor. Yapay zekanın geleceği bu yüzden iş hayatında çok daha farklı ve gelişmiş bir şekilde insanların karşısına çıkıyor. Ayrıca iş hayatının her bir noktası da yapay zekadan fazlası ile etkilenmeye devam ediyor. Baktığımız zaman yapay zekanın değiştirmediği hiçbir iş alanı yok. Hatta yapay zeka pek çok mesleğin ortadan kalkmasına neden oldu.

Bunların yerine de pek çok yeni meslek yapay zeka ile ortaya çıktı. Yapay zekanın geleceğe etkileri arasında ilk dikkat çeken noktalardan bir tanesi robotlaşmanın başlamasıdır. Robotlaşma insanların kaçamayacağı gerçeklerden bir tanesi. 2010’lu yıllardan bu yana robotlar yavaş yavaş insanların yerini almaya başladı. Bu durum ilerde de devam edecek ve etkisini arttıracak. Özellikle üretim sektöründe yapay zeka destekli robotlar ve şirketlerin karar verme sürecinde yapay zeka destekli bilgisayarlar fazlası ile ortaya çıkacak.

Sosyal Hayata Yapay Zekanın Etkileri

Yapay zekanın geleceği sosyal hayatta kendisini hemen belli ediyor. İlk süreçte sosyal hayatı etkileyecek olan yapay zekan çalışmaları zengin ve fakir kesim arasında büyük bir fark yaratıyor. Fakat zamanla yapay zekanın tersine inovasyon sayesinde herkesin ulaşacağı piyasa değerine ulaşıyor ve küresel bir teknoloji halini alıyor. Aynı bilgisayar ve telefonlarda olduğu gibi ilk yapay zeka destekli ürünler zenginlerin kolay ulaşacağı bir şekilde piyasaya çıkıyor. Fakat bu durum tersine inovasyon ile kısa süre sonra ortadan kalkıyor.

Yapay zekanın geleceği de benzer durumları ortaya çıkarıyor. Bu noktada ilk dikkat çeken adım yapay zeka ile akıllı şehirlerin ortaya çıkması. Avrupa ve Amerika’nın bazı ülkelerinde akıllı şehirlerin temelleri atılmaya başlandı. Bu sayede insanların küresel olarak daha eşit ve daha adaletli şehirlerde yaşanması amaçlanıyor. Bu eşitlik ve adalet iş hayatından eğitim hayatına kadar pek çok noktayı ilgilendiriyor. Yani sosyal hayattaki yapay zeka çalışmaları aslında diğer sektörleri de içerisine alıyor.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube ve web sitesinden yapay zekanın geleceği ile alakalı çok daha detaylı içerikler bulabilirsiniz. İnovasyon İçin Eğitim Vakfı internet sitesini ziyaret ederek de yapay zeka ve meslekler ile alakalı detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Read More

Dünyada yeni nesil eğitim kavramı yavaş yavaş yaygınlaşmaya başladı. Geçtiğimiz 20 yıl içerisinde dünyada büyük değişimler meydana geldi. Bu değişimler de insanların hayatlarını büyük ölçüde farklılaştırdı. İş hayatlarında meydana gelen değişimler zamanla diğer alanlara da sıçramaya başladı. Eğitim sektörü de çok geçmeden bu değişimden nasibini aldı. Özellikle geçtiğimiz 10 yıl içerisinde, ilkokul seviyesinden doktora seviyesine kadar eğitimin her alanı bu değişime maruz kaldı.

Ülkemizde de değişimin etkileri görüldü. Şu an ülkemizde verilen eğitim sistemi 4+4+4 düzeninde. Bu durum ilk başlarda fazlası ile eleştirilmişti. Fakat Türkiye son derece genç bir nüfusa sahip bir ülke. Türkiye sistemde bir yıl ileriye giderek okullaşma yaşını erkene almayı başardı. Okuma yaşı da ne kadar erken olursa o kadar fazla öğrenci okuyabiliyor. Yani Türkiye K12 sistemine geçti. Önceden 8 yıl olan zorunlu eğitim artık 12 yıl oldu.

12 yıl zorunlu eğitim bütün dünyada kabul gören sistemlerden birisidir. Bu durum da aslında bu sistemi kabul eden ülkelerdeki gençlerin lisans eğitimini sonraya almasına neden oluyor. Günümüzde bu ülkelerde bulunan 200 milyon gencin 100 milyonu üniversiteye okuyamıyor. Bunun da asıl sebeplerinin başında maddi imkansızlıklar bulunuyor. Bir diğer yandan üniversite eğitimi de yeterli değil. Çünkü firmalar çalışan bulamıyor, mezunlar ise iş arıyor ama bulamıyor. Buradaki ara köprünün iyi anlaşılır olması gerekir.

Yeni Nesil Eğitim Sisteminin İçeriği Değişmeli

İlk olarak şirketler ve mezunların ortak paydada buluşması için eğitim sisteminin içeriği değişmelidir. Eğitim sistemi çok teoriye dayalı ve uygulama alanı oldukça az. Hem ülkemizde hem de dünyada hala ezbere dayalı bir şekilde test sistemi devam ediyor. Bunların yerine öğrencilerin projeler yapması lazım. Özellikle üniversite 3. Ve 4. Sınıf derslerinin proje temelli olarak ilerlemesi gerekiyor. Çünkü bu öğrenciler iki yıl sonra mezun olarak piyasaya girecek. Öğrenciler bu süreçte uygulamalı eğitim alarak profesyonel hayata daha hazır bir şekilde adım atar.

Üniversite ve Sanayi İş Birliğinin Önemi

Amerika’da Stanford Üniversitesi mezunlarının işsizlik oranı sadece yüzde 3 seviyelerinde. Bu dünyada en düşük rakamların başında geliyor. Bunun nedeni ise Stanford’un üniversite sanayi iş birliğini başarılı bir şekilde sürdürmesi. Yeni nesil eğitim kurumları içerisinde bu durum zamanla daha da yaygınlaşacak. Benzer bir işsizlik yüzdesi diğer üniversite – sanayi iş birliğini başarılı yapan okullarda da mevcut. Öğrenciler genel olarak üniversiteyi bitirdikten sonra iş hayatına gitmeyi düşünür. Fakat asıl önemli olan nokta öğrencilerin daha mezun olmadan iş hayatına atılmasıdır.

Hatta öğrenciler üniversite hayatlarından önce de iş hayatına atılmalıdır. Lise 1 dönemlerinde bile öğrenciler gelir beklemeden farklı alanlarda çalışmalıdır. Örneğin tercümanlık ya da projelerde gönüllü yer alma gibi konularda öğrenciler adım atabilir. Günümüzde bu tarz yeni nesil eğitim sistemini en iyi İsrail uyguluyor. Öğrenciler 8. Sınıftan sonra her yaz bir alanda çalışmak zorunda. Bu sayede öğrenciler ilerleyen süreçlerde pek çok önemli kademede kendine yer buluyor.

21. Yüzyılın İhtiyaçlarını Karşılayan Eğitim Sistemi

Günümüzde gençler için 2 önemli ihtiyaç söz konusu. Bunlardan bir tanesi çok iyi derecede İngilizce bilgisidir. Diğeri ise teknoloji bilgisinin yeterli düzeyde olmasıdır. Bugün en azından öğrencilerin dijital pazarlama ya da dijital algıyı öğreniyor olması lazım. Dijital olarak öğrenciler sosyal medyada fotoğraf paylaşmak ile kendilerini sınırlamamalıdır. O medyanın arkasındaki algoritmaları anlamak ve öğrenmek gerekir. Bu sayede gençler 21.yüzyılın en çok ihtiyaç duyulan kavramları hakkında bilgi sahibi olur.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalını ziyaret ederek yeni nesil eğitim nedir gibi sorularınıza cevap bulabilirsiniz. Doç. Dr. Gamze Sart Web sitesini ziyaret ederek de ülkelerin eğitim sistemi hakkında yazılar okuyabilirsiniz. Aba Kariyer internet sitesinden de yurt dışı okulları hakkında detaylı blog yazıları bulabilirsiniz.

Read More

Son zamanlarda yeni dünya düzeni kavramı fazlası ile gündeme gelmeye başladı. Bu yeni düzen ile birlikte sosyal sınıf arası geçiş olarak adlandırılan mobilite önemli bir başlık olarak dikkat çekiyor. Bu konuda Amerika ve Türkiye incelendiği zaman da ortaya çok farklı bir sonuç çıkıyor. Türkiye sosyal sınıf geçişi olan en iyi ülkelerden bir tanesi olarak dikkat çekiyor. Bu duruma pek çok örnek verilebilir. Örneğin Anadolu’dan gelen bir öğrencinin istediği üniversiteye geçiş yapması ülkemizde çok daha rahat.

Eğer öğrenci başarılı ise ya da belli bir zeka seviyesine sahip ise farklı bir sınıfa da geçer iyi bir üniversitede de okur. Ama Amerika’da bu durum böyle ilerlemiyor. Amerika ve Almanya gibi ülkelerde inanılmaz derecede gruplaşmalar var. O gruplar arası geçişleri sağlamak da bir o kadar zor. Eğitim bu konuda adeta bir asansör görevi görüyor. Almanya ve Amerika’ya ek olarak Kanada, İngiltere ve İtalya gibi ülkelerde de benzer bir durum söz konusu oluyor.

Ben bu durumu ilkokul, ortaokul ve lisans düzeyinde karşılaştırmalı olarak gördüm. Bu ülkeler gruplaşma yokmuş gibi göstermeye çalışıyor. Üniversite başvurularında ülkeler etnik gruplardan ne kadar kişi alacaklarını belirterek dışarıya farklı gösteriyor. Fakat bu yanlış gösterim de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Çünkü bu konuda yapılan araştırmaların sonuçları artık ortaya çıkıyor ve gerçekleri herkese gösteriyor. Bu ülkelerdeki eğitim eşitsizliği artık rahatsız olunan bir konu olmaya başladı.

Yeni Dünya Düzeni ve Eğitim Eşitliği

Ülkemizin herhangi bir noktasındaki bir genç çok rahat bir şekilde ülkenin en iyi üniversitelerinde eğitim alabiliyor. Bu durum ülkemizde çok basit bir şeymiş gibi görünüyor. Fakat diğer ülkelerin durumu göz önüne alındığı zaman aslında bu eğitim eşitliği hiç de küçümsenecek bir durum değil. Yurt dışındaki üniversiteler ile yakından iletişimim olduğu için bazı durumlar orada açık açık yapılıyor. Bunlardan birisi de öğrencilerin başarılı olduğu için değil sadece etnik kökenine göre okullardan kabul alması.

Yani çok düzgün bir sistemin içerisinde yer alıyoruz. Bizdeki eğitim sistemi bize kötü gözüküyor. Kendi içerisinde eğitimimizin ulaşılabilir olması son derece önemli bir konu. Zaten ülkemizdeki eğitimin herkese nasıl ulaştığını yakından örnekler ile de görüyoruz. Köyde yaşayan ve ders çalışarak sınavda derece yapan öğrenciler de aslında bu durumu açık bir şekilde gözler önüne seriyor. Bu tarz örnekler ülkemizde her yıl binlerce kez insanların karşısına çıkıyor. Yeni dünya düzeni içerisinde bu durum ülkemiz için büyük bir avantaj.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalını ve web sitesini ziyaret ederek yeni dünya düzeni hakkında daha detaylı içerikler bulabilirsiniz. Aba Yurt Dışı Eğitim internet sitesini ziyaret ederek de yurt dışı eğitimleri hakkında daha detaylı içerikler bulabilirsiniz.

Read More