Category Blog

Son zamanlarda Türk üniversiteleri hakkında pek çok durum dile getiriliyor. Ülkemizdeki üniversiteler, 2013 yılından bu yana büyük artış yaşıyor. Fakat bu artışla birlikte bazı ekstra durumlar da ortaya çıkıyor. Örneğin, üniversitelerin dünya sıralamasındaki yeri her geçen dönem düşüyor. Bunun yanı sıra, listeye giren üniversitelerin de sayısı gün geçtikçe azalmaya devam ediyor. Bu da bizlere, üniversitelerde bazı eksiklikler olduğunu gösteriyor. Ayrıca listeye giren üniversiteler arasında da yeni isimler artık görünmüyor.

Türkiye’deki üniversiteler en iyi okullar sıralamasına girmekte büyük zorluk çekiyor. Ayrıca önlem alınmadığı için de Avrupa, Amerika ve Asya’daki okullar ile makas gün geçtikçe açılmaya devam ediyor. Üniversitelerimizin kalitesini arttırmak için atılacak pek çok önemli adım var. Bu adımların her biri de tahmin edildiği kadar zor ya da maddiyat isteyen adımlar değil. Dünyanın en iyi üniversiteleri seçilirken dikkat edilen adımların 2 – 3 tanesi çok basit bir şekilde ülkemizde düzene sokulabilir.

Bir diğer yandan okulların kalitesini arttırmak için atılacak adımlar hiçbir zaman tek taraflı olmaz. Türkiye’deki devlet üniversiteleri ya da özel üniversiteler olsun öğrenci, akademisyen ve devlet tarafından atılacak ortak adımlar ile ileri bir seviyeye çıkar. Ayrıca okul sayısının artması ya da benzer adımlar hiçbir zaman okul kalitesini arttıracak bir etken olmamıştır. Dünyanın en iyi okulları arasına girmek için daha teknik ve somut adımlar atılarak okullarımızın kalitesi arttırılmalıdır.

Türk Üniversiteleri: Öğretme ve Öğrenim Kalitesinin Arttırmak

Belki de okullarımızın listeye girememesindeki en büyük sebeplerden bir tanesi öğretme ve öğrenim kalitesidir. Türkiye’deki üniversiteler 2020 yılı itibari ile büyük artış yaşadı. Fakat maalesef okulların eğitim kalitesi istenilen seviyeye ulaşamadı. Bu durum aslında öğrenci başına düşen akademisyen sayısı ile ölçülebilir. Bu rakam ülkemizde oldukça düşük seviyelerde. Fakat ülkemizdeki genç nüfusun fazla olması aslında bu anlamda bizlere umut veriyor. Ama yine de daha kaliteli ve teorik öğretmeye yönelik akademisyen eksikliğimiz devam ediyor.

Türk Üniversiteleri ve Öğrenciyi Araştırmaya Yönlendirmesi

Dünyada üniversite sıralaması belirlenirken ikinci dikkat edilen nokta Araştırma kısmıdır. Bu etken aynı öğretme kalitesi gibi bir anda olacak bir şey değil. Bu yüzden de üzerinde uzun süre çalışılması gereken bir etkendir. Akademisyenler ve öğrencilerin üzerine düşmesi gereken bu adım devlet tarafından da desteklenmelidir. Zaten Türk üniversiteleri arasında dünya sıralamasına giren okullara baktığımız zaman hepsinin araştırmaya fazlası ile önem verdiğini görürüz. Okullarımız araştırmaya yönelik çalışmalar yaparak okullardaki pek çok eksikliği ortadan kaldırabilir.

Türk Üniversitelerinin Uluslararası Görünümü

Dünya artık internet çağına geçti. İnternet çağı da beraberinde pek çok yeniliği insanlara sunmaya başladı. Bu yeniliklerden bir tanesi de keşfetme ve tanımanın tamamen online olarak gerçekleşmesi. Öğrenciler de okulları ilk olarak sanal ortamda tanıyor. Okulların web sitelerini ziyaret ederek okullar hakkında fikir sahibi oluyor. Bugün baktığımız zaman yabancı okulların bu yüzden internet sitelerine fazlası ile ağırlık verdiğini görürüz. Fakat ülkemizde üniversiteler web sitelerine hiç ağırlık vermiyor. Ağırlık vermediği gibi de sitelerinin oluşumlarını tamamen yanlış yapıyor. Bu adım okulların kalitesini arttıracak son derece basit ve ücretsiz bir adımdır.

Okul ve Sanayi İş Birliği

Üniversite sanayi iş birliği aslında pek çok farklı noktada işlenir. Örneğin okulların patent alması ve bu patenti satabilmesi de aslında bu başlık altındadır. Maalesef ülkemizde üniversite sanayi iş birliği adı altında hiç de önemli çalışmalar bulunmuyor. Üniversitelerimiz elde ettikleri patentleri satamıyor. Bu durumun ortadan kalkması için de devlet tarafından okullarımıza bir düzenleme yapılması gerekiyor. Okulların bu durumu dile getirmesi kısa sürede kendileri adına olumlu sonuçları doğuracaktır. Ayrıca sanayilerin artık daha fazla üniversiteler ile iç içe çalışması da önemli bir karar olacaktır.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalını ziyaret ederek Türkiye’deki üniversiteler sıralaması hakkında detaylı videolar izleyebilirsiniz. Doç. Dr. Gamze Sart web sitesini ziyaret ederek de Türk üniversiteleri ve dünya sıralamasındaki yerleri hakkında çok daha detaylı yazılar okuyabilirsiniz. Aba Kariyer web sitesinden de hem ülkemizde hem de yurt dışındaki üniversiteler hakkında çok daha detaylı ve bilgilendirici içeriklere ulaşabilirsiniz.

Read More

Ülkemizde ve dünyada yapılan araştırmalar Türkiye’deki üniversiteler için pek de olumlu sonuçlar ortaya çıkarmıyor. Dünya sıralamasındaki üniversite sayımız her geçen gün düşmeye devam ediyor. Ayrıca son 5 – 6 yıl içerisinde bu düşüş büyük bir ivme kazanmış durumda. Hem devlet hem de vakıf olarak sıralamaya giren üniversite sayısı ayrıca aynı kalıyor. Türkiye bu okullara ek olarak yeni okulları listeye eklemede büyük sorun yaşıyor. Vakıf olarak listede yer alan okullar arasında Koç, Sabancı ve Bilkent gibi okular var.

Devlet üniversiteleri arasında ise ODTÜ ve İTÜ gibi okullar zaman zaman sıralamalarda yer alıyor. Bunlara ek olarak listeye girebilen üniversitelerin sıralaması da pek memnun edici değil. Çünkü üniversitelerimiz arasında dünya sıralamasına giren okullar oldukça aşağılarda kendine yer buluyor. Hatta bazı dönemler ülkemizin en iyi okulları olarak tabir edilen okulların bile bazıları bu sıralamalarda kendine yer bulamıyor. Bu durum da ülkemize pek çok anlamda olumsuz sonuçlar doğruyor.

Üstelik ülkemizdeki üniversite sayısının da fazla olması bu durumun ne kadar kötü olduğunu açıkça gösteriyor. Ülkemizde yaklaşık olarak 200’e yakın üniversite faaliyet gösteriyor. Bu üniversitelerin bir kısmı devlet bir kısmı ise vakıf üniversitesi. Bu okulların bir kısmı ne kadar övülse ve ön plana atılsa da bunların neredeyse yüzde 90’lık kısmı dünyada kendine yer bulamıyor. Ya da bu okullar yabancı öğrencilerin tercihlerine bile girmiyor. Yani ülkemizdeki pek çok üniversite dışardan öğrenci alamıyor.

Türkiye’deki Üniversiteler ve Dünya Sıralaması

Dünyada üniversite sıralaması yapılırken ranking sonuçları 2 yıl öncesinin verilerine göre hazırlanır. Yani 2021 yılındaki veriler aslında üniversitelerin 2019 yılındaki çalışmalarını kapsayan sonuçlardır. Baktığımız zaman ülkemizdeki büyük düşüşün de 2015 yılında olduğunu görürüz. Yani okullarımız 2013 yılından itibaren sıralamaya girmekte zorluk yaşıyor. Ülkemizdeki okulları yabancı okullar ile mukayese ederken bazı noktaların bilinmesi gerekiyor. Dünya sıralaması belirlenirken üniversitelerde dikkat edilen bazı ana başlıklar var. Bu başlıklar ise şunlardır:

  • Öğrenme ve Öğreti Kalitesi
  • Araştırma
  • Citations
  • Endüstriyel Gelir
  • Uluslararası Görünüm

İstanbul Üniversite ayrılmadan önceki dönemde Stanford Üniversitesinden çok daha fazla bilgi ve beceriye sahipti. Hatta İstanbul Üniversitesi 20 tane Nobel Ödülü çıkaracak kapasiteye sahipti. Endüstriyel gelir ya da kazanç kısmı da ülkemiz adına oldukça yeni kurulmuş bir kavramdır. Türkiye’deki üniversiteler için bu durum 2013 yılında kuruldu. Ayrıca bu durum ile alakalı ülkemizde mevduat problemi de bulunuyor. Bugün üniversitede bir patent satılmaya çalışılsa bu mümkün bir şey olmuyor.

Türkiye’deki Üniversiteler: Okullarımızın Uluslararası Görünümü

Sıralamayı etkileyen ve çok basit bir şekilde değişebilecek konulardan bir tanesi de uluslararası görünümdür. Ülkemizdeki üniversitelerin neredeyse hepsinin web sitesi doğru değil. Bu yanlışlık ODTÜ’den başlayarak diğer okullara kadar gidiyor. Amerika’da üniversiteler öğrencilere Neden Stanford?” diye sorular sorarak yarışmalar yapıyor. Ülkemizdeki üniversiteler de bu basit adımı bir yarışma ile yaparak öğrencilerini sitelerine ekleyebilir. Hem uluslararası görünüm hem de endüstriyel gelir sadece kağıt üzerinde hiç masraf harcanmadan yapılacak konulardır.

Üniversitelerin Atması Gereken Diğer Adımlar

Citations kısmı ise üzerinde en az durulan konulardan bir tanesidir. Bu durum için en iyi örnek Harvard Üniversitesinde verilen İngilizce yazı yazma dersidir. İlk baktığımız zaman bu durum saçma ya da gereksiz gelebilir. Fakat bizim ana dilimiz İngilizce olmamasına rağmen biz bu dersi öğrencilere vermiyoruz. Fakat ana dili İngilizce olan okullar 60 saat öğrencilere bu dersi vererek onların eksikliklerini kapatıyor. Bu durumu öğrencilere aktaracak maalesef bir sistemimiz yok.

Üniversitelerimizde Araştırma ve Öğretme

Türkiye’deki Üniversiteler ve bölümleri öğrenci başına düşen akademisyen konusunda büyük sorunlar yaşıyor. Ülkemizdeki genç nüfus aslında bu durum için bir çözüm ışığı oluyor. Türkiye’deki üniversiteler bu sayede bu sorunu aslında ortadan kaldırabilir. Üniversitelerde yaklaşık olarak 7 milyona yakın genç bulunuyor. Bunların bir kısmı eğitim bir kısmı ise diğer amaçlarda okullarda faaliyet gösteriyor. Bu da aslında öğrenme ve öğretme kalitesi için yetecek bir ortam oluşturuyor. Araştırma kısmı hem ülkemiz hem de dünyadaki diğer üniversiteler için en zorlu kısım. Bunun için belli bir fon oluşturmak ya da Avrupa Birliğinin bu alandaki çalışmalarını takip etmek gerekir.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalından Türkiye’deki üniversiteler sıralaması hakkında detaylı videolar izleyebilirsiniz. Doç. Dr. Gamze Sart Web sitesini ziyaret ederek ülkemizdeki üniversiteler hakkında detaylı yazılar bulabilirsiniz. Aba Kariyer İnternet sitesinden de dünyanın en iyi üniversiteleri hakkında içerikler okuyabilirsiniz.

Read More

Şirketler ve girişimciler için yapay zeka çalışmaları hiç olmadığı kadar önemli bir hal almaya başladı. Yapay zeka teknolojisine baktığımız zaman son 30 yıla damga vurduğunu görürüz. Fakat yapay zeka aslında çok daha eskilere dayanan bir teknolojidir. 2. Dünya savaşı yıllarında bu teknolojinin temelleri ortaya atılmıştı. Bu alanda küçük de olsa çalışmalar o zamanda bu yana yapılıyordu. Büyük teknolojilerin ortaya çıkması da yapay zekanın çok daha ileri seviyelere gelmesine neden oldu.

Yapay zeka uygulamaları pek çok teknolojiden etkilenerek günümüzdeki halini almıştır. Bu teknolojilerin başında da internet ve yazılım teknolojileri geliyor. Özellikle kodlama dillerinin gelişimi yapay zeka ve benzeri tüm teknolojileri fazlası ile geliştirmiştir. Zaten yapay zeka ve kodlama birbiri ile fazlası ile iç içe iki kavramdır. Bu yüzden de yapay zeka da aynı kodlama gibi uçsuz bucaksız bir teknolojidir. Günümüzde insanların kodlama ile yapacaklarının bir sınırı bulunmuyor.

Bu durum aslında günümüzde kodlama ile yapılan ürünler ile de zaten belli oluyor. Yapay zeka örnekleri de bu şekilde ilerlemeye devam ediyor. İnsanlar yapay zeka ile en son ne yapılabileceğini tahmin edemiyor. Fakat yapay zekanın yakın gelecekte etkileyeceği ve değiştireceği alanlar tahmin ediliyor. Yapılan çalışmalar insanların bu tahminlerini de güçlendiriyor. Fakat çok ileri zamanlarda yapay zekanın hangi seviyeye geleceği ve nerelerde kullanılacağını tahmin etmek hiç de kolay değil.

Yapay Zeka Çalışmaları İle Değişen Meslekler

Dünyada yapay zeka nedir ne işe yarar gibi soruların sorulduğu zamandan beri meslekler değişmeye başladı. Dünyada meydana gelen teknolojik devrimlerin genellikle ilk etkilediği alanlar her zaman iş hayatları ve meslekler olmuştur. Çünkü bu tarz teknolojik devrimlerin en verimli olduğu alanlar genel olarak iş sektörüdür. Yapay zeka ile de mesleklerde köklü değişimler çoktan meydana gelmeye başladı. Üstelik bu değişimler sadece mesleklerin gelişmesi ya da büyümesi ile sınırlı kalmadı.

Yapay zekaya sahip makineler artık insanların yerini alıyor. İlk olarak bu süreç üretim bantlarında ortaya çıktı. Yapay zeka çalışmaları ile üretimde akıllı robotlar insanların yerini alarak insanları işsiz kalmasına neden oldu. Pek çok uzman bu sürecin burada sınırlı kalacağını ve bu makinelerin fabrikalardan çıkamayacağını öngörmüştü. Fakat yapay zeka kısa sürede fabrikalardan çıkarak diğer iş alanlarına uğramaya başladı. Bankacılık, tıp ve daha pek çok meslek alanında birer birer yapay zeka projeleri ortaya çıktı. Üstelik bu projelerin hepsi de başarılı çalışmalar olarak dikkat çekiyor.

Yapay Zekanın Eğitime Etkileri

Eğitim dünyanın geleceği göz önüne alındığı zaman en önemli konulardan bir tanesi oluyor. Verilen eğitim ne kadar kalite olursa öğrencilerin kalitesi de o kadar artar. Kaliteli öğrenciler de teknolojilerin çok daha ileri seviyelere ulaşmasını sağlar. Buna ek olarak sürdürülebilir bir dünya için de öğrencilerin en doğru eğitimi alması gerekir. Öğrenciler teknolojilerin iyi ve kötü yanları hakkında en doğru eğitimi almalıdır. Yapay zeka çalışmaları da bu durumu hedefleyen çalışmalar yapıyor. Gençlerin derslerdeki verimini arttırmak için yapay zeka destekli pek çok çalışma yapılıyor.

Yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi teknolojiler sayesinde öğrencilerin derslerdeki eksik yanları ortaya çıkıyor. Ayrıca hocaların da anlatımlarındaki eksiklikler bu teknolojiler sayesinde tespit edilerek gideriliyor. Akıllı sınıflarla da öğrenci ve öğretmen verimi yukarılara çekiliyor. Buradaki hedef sadece daha iyi ders anlatmak değil. Aynı zamanda öğrencilere farklı perspektifler kazandırmak ve onların teknolojiye olan bakış açılarını değiştirmektir. Çünkü herkes farklı açıdan bakar ise teknolojinin eksik yanları ortadan kaldırılır.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalını ve web sitesini ziyaret ederek Türkiye’de yapay zeka uygulamaları hakkında detaylı içerikler bulabilirsiniz. İnovasyon İçin Eğitim Vakfı internet sitesinden de yapay zeka çalışmaları hakkında bilgilere ulaşabilirsiniz.

Read More

Yapay zekanın geleceği geçtiğimiz on yıl boyunca hep merak edilen bir konu oldu. Geçtiğimiz 20 yıla damgasını vuran yapay zeka için son on yıl en fazla büyüme yaşadığı yıllar olarak tarihe geçti. Bu yüzden de artık gelecekte yapay zekanın nasıl bir hal alacağı çok daha fazla merak ediliyor. Yapay zeka teknolojisi ilk çıktığı dönemden bu yana büyük değişimler yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor. İnsanın olduğu her alan yapay zeka ile çok farklı haller almaya başladı.

Yakın gelecekte yapay zeka çalışmaları da çok daha derinlere inerek insanları etkilemeye devam edecek. Bu durum tahmin edilen bir süreç değil. Aksine uzmanlar tarafından yapılan araştırmalar ve günümüzde yapay zekanın ortaya çıkardığı ürünler bu durumu tamamen destekliyor. Yapay zekanın etkileri er ya da geç insanların hayatlarında büyük değişimlere neden olacak. Yakın geçmişe baktığımız zaman da bu durumu destekleyen olaylar hemen dikkat çekiyor. En basitinden bilgisayarlar ve telefonlar bu etkilerin küresel anlamdaki en iyi örnekleri oluyor.

Telefonlar ve bilgisayarlar yapay zekanın bir örneği olarak piyasaya çıktı. Bu süreç içerisinde çok hızlı bir büyüme ivmesi yakalaya n bu teknolojiler insan hayatının dönüm noktalarının başında geliyor. Ayrıca bu teknolojiler yapay zekanın da gelişmesi için önemli bir adım oldu. Yapay zeka destekli ortaya çıkan tüm ürünler yapay zekanın da gelişmesinde önemli bir etken oluyor. Baktığımız zaman yapay zekanın bir ucu gözükmüyor. Tamamen öğrenmeye dayalı bir sistem olması bu teknolojinin sonu hakkında da farklı teoriler ortaya çıkarıyor. Fakat yakın bir zamanda yapay zekanın etkileyeceği alanlar hakkında pek çok çalışmanın temeli yapılıyor.

Yapay Zekanın Geleceği ve Eğitim Hayatı

Yapay zeka ile gelecekte neler mümkün sorusunun aslında pek çok cevabı vardır. Geçmiş yıllarda hayal olarak görülen pek çok şey yapay zeka sayesinde mümkün hale gelmiştir. Sektörler de yapay zeka sayesinde köklü bir değişim sürecine girdi. Eğitim hayatı gelecekte yapay zeka sayesinde çok daha farklı bir hal alacak. Günümüzde de yavaş yavaş bunun temelleri atılmaya başlandı. Yapay zekanın geleceği ve eğitim birbiri ile tamamen iç içe ilerliyor. Gelecekte öğrencileri yapay zeka destekli sınıflar ve ders kitapları bekliyor.

Öğrenciler bu sınıflarda fizik ve tarih gibi dersleri gelişmiş teknolojiler sayesinde 3 boyutlu olarak ya da arttırılmış gerçeklik ile yakından izliyor ve öğreniyor. Ayrıca yapay zeka verileri sayesinde derslerin verimleri de ölçülecek. Bu sayede öğrencilerin dersi anlayabileceği en iyi ders anlatım modelleri de geliştirilecek. Öğrencilere göre ayarlanan ders anlatımları ile öğrencilerin hem verimi artacak hem de gereksiz bilgiler öğrencilere aktarılmayacak. Bu çalışmalar günümüzde temeli atılan çalışmalar. Bunlardan ayrı olarak daha onlarca farklı konu yapay zeka ile eğitime adapte edilecek.

Yapay Zeka ve İş Hayatı

Belki de yapay zekanın faydaları dünyada en hızlı iş sektöründe kendini belli ediyor. Bir diğer yandan iş hayatı yapay zekaya en hızlı adapte olan alanlardan da bir tanesi olarak dikkat çekiyor. Yapay zekanın geleceği bu yüzden iş hayatında çok daha farklı ve gelişmiş bir şekilde insanların karşısına çıkıyor. Ayrıca iş hayatının her bir noktası da yapay zekadan fazlası ile etkilenmeye devam ediyor. Baktığımız zaman yapay zekanın değiştirmediği hiçbir iş alanı yok. Hatta yapay zeka pek çok mesleğin ortadan kalkmasına neden oldu.

Bunların yerine de pek çok yeni meslek yapay zeka ile ortaya çıktı. Yapay zekanın geleceğe etkileri arasında ilk dikkat çeken noktalardan bir tanesi robotlaşmanın başlamasıdır. Robotlaşma insanların kaçamayacağı gerçeklerden bir tanesi. 2010’lu yıllardan bu yana robotlar yavaş yavaş insanların yerini almaya başladı. Bu durum ilerde de devam edecek ve etkisini arttıracak. Özellikle üretim sektöründe yapay zeka destekli robotlar ve şirketlerin karar verme sürecinde yapay zeka destekli bilgisayarlar fazlası ile ortaya çıkacak.

Sosyal Hayata Yapay Zekanın Etkileri

Yapay zekanın geleceği sosyal hayatta kendisini hemen belli ediyor. İlk süreçte sosyal hayatı etkileyecek olan yapay zekan çalışmaları zengin ve fakir kesim arasında büyük bir fark yaratıyor. Fakat zamanla yapay zekanın tersine inovasyon sayesinde herkesin ulaşacağı piyasa değerine ulaşıyor ve küresel bir teknoloji halini alıyor. Aynı bilgisayar ve telefonlarda olduğu gibi ilk yapay zeka destekli ürünler zenginlerin kolay ulaşacağı bir şekilde piyasaya çıkıyor. Fakat bu durum tersine inovasyon ile kısa süre sonra ortadan kalkıyor.

Yapay zekanın geleceği de benzer durumları ortaya çıkarıyor. Bu noktada ilk dikkat çeken adım yapay zeka ile akıllı şehirlerin ortaya çıkması. Avrupa ve Amerika’nın bazı ülkelerinde akıllı şehirlerin temelleri atılmaya başlandı. Bu sayede insanların küresel olarak daha eşit ve daha adaletli şehirlerde yaşanması amaçlanıyor. Bu eşitlik ve adalet iş hayatından eğitim hayatına kadar pek çok noktayı ilgilendiriyor. Yani sosyal hayattaki yapay zeka çalışmaları aslında diğer sektörleri de içerisine alıyor.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube ve web sitesinden yapay zekanın geleceği ile alakalı çok daha detaylı içerikler bulabilirsiniz. İnovasyon İçin Eğitim Vakfı internet sitesini ziyaret ederek de yapay zeka ve meslekler ile alakalı detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Read More

Dünyada yeni nesil eğitim kavramı yavaş yavaş yaygınlaşmaya başladı. Geçtiğimiz 20 yıl içerisinde dünyada büyük değişimler meydana geldi. Bu değişimler de insanların hayatlarını büyük ölçüde farklılaştırdı. İş hayatlarında meydana gelen değişimler zamanla diğer alanlara da sıçramaya başladı. Eğitim sektörü de çok geçmeden bu değişimden nasibini aldı. Özellikle geçtiğimiz 10 yıl içerisinde, ilkokul seviyesinden doktora seviyesine kadar eğitimin her alanı bu değişime maruz kaldı.

Ülkemizde de değişimin etkileri görüldü. Şu an ülkemizde verilen eğitim sistemi 4+4+4 düzeninde. Bu durum ilk başlarda fazlası ile eleştirilmişti. Fakat Türkiye son derece genç bir nüfusa sahip bir ülke. Türkiye sistemde bir yıl ileriye giderek okullaşma yaşını erkene almayı başardı. Okuma yaşı da ne kadar erken olursa o kadar fazla öğrenci okuyabiliyor. Yani Türkiye K12 sistemine geçti. Önceden 8 yıl olan zorunlu eğitim artık 12 yıl oldu.

12 yıl zorunlu eğitim bütün dünyada kabul gören sistemlerden birisidir. Bu durum da aslında bu sistemi kabul eden ülkelerdeki gençlerin lisans eğitimini sonraya almasına neden oluyor. Günümüzde bu ülkelerde bulunan 200 milyon gencin 100 milyonu üniversiteye okuyamıyor. Bunun da asıl sebeplerinin başında maddi imkansızlıklar bulunuyor. Bir diğer yandan üniversite eğitimi de yeterli değil. Çünkü firmalar çalışan bulamıyor, mezunlar ise iş arıyor ama bulamıyor. Buradaki ara köprünün iyi anlaşılır olması gerekir.

Yeni Nesil Eğitim Sisteminin İçeriği Değişmeli

İlk olarak şirketler ve mezunların ortak paydada buluşması için eğitim sisteminin içeriği değişmelidir. Eğitim sistemi çok teoriye dayalı ve uygulama alanı oldukça az. Hem ülkemizde hem de dünyada hala ezbere dayalı bir şekilde test sistemi devam ediyor. Bunların yerine öğrencilerin projeler yapması lazım. Özellikle üniversite 3. Ve 4. Sınıf derslerinin proje temelli olarak ilerlemesi gerekiyor. Çünkü bu öğrenciler iki yıl sonra mezun olarak piyasaya girecek. Öğrenciler bu süreçte uygulamalı eğitim alarak profesyonel hayata daha hazır bir şekilde adım atar.

Üniversite ve Sanayi İş Birliğinin Önemi

Amerika’da Stanford Üniversitesi mezunlarının işsizlik oranı sadece yüzde 3 seviyelerinde. Bu dünyada en düşük rakamların başında geliyor. Bunun nedeni ise Stanford’un üniversite sanayi iş birliğini başarılı bir şekilde sürdürmesi. Yeni nesil eğitim kurumları içerisinde bu durum zamanla daha da yaygınlaşacak. Benzer bir işsizlik yüzdesi diğer üniversite – sanayi iş birliğini başarılı yapan okullarda da mevcut. Öğrenciler genel olarak üniversiteyi bitirdikten sonra iş hayatına gitmeyi düşünür. Fakat asıl önemli olan nokta öğrencilerin daha mezun olmadan iş hayatına atılmasıdır.

Hatta öğrenciler üniversite hayatlarından önce de iş hayatına atılmalıdır. Lise 1 dönemlerinde bile öğrenciler gelir beklemeden farklı alanlarda çalışmalıdır. Örneğin tercümanlık ya da projelerde gönüllü yer alma gibi konularda öğrenciler adım atabilir. Günümüzde bu tarz yeni nesil eğitim sistemini en iyi İsrail uyguluyor. Öğrenciler 8. Sınıftan sonra her yaz bir alanda çalışmak zorunda. Bu sayede öğrenciler ilerleyen süreçlerde pek çok önemli kademede kendine yer buluyor.

21. Yüzyılın İhtiyaçlarını Karşılayan Eğitim Sistemi

Günümüzde gençler için 2 önemli ihtiyaç söz konusu. Bunlardan bir tanesi çok iyi derecede İngilizce bilgisidir. Diğeri ise teknoloji bilgisinin yeterli düzeyde olmasıdır. Bugün en azından öğrencilerin dijital pazarlama ya da dijital algıyı öğreniyor olması lazım. Dijital olarak öğrenciler sosyal medyada fotoğraf paylaşmak ile kendilerini sınırlamamalıdır. O medyanın arkasındaki algoritmaları anlamak ve öğrenmek gerekir. Bu sayede gençler 21.yüzyılın en çok ihtiyaç duyulan kavramları hakkında bilgi sahibi olur.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalını ziyaret ederek yeni nesil eğitim nedir gibi sorularınıza cevap bulabilirsiniz. Doç. Dr. Gamze Sart Web sitesini ziyaret ederek de ülkelerin eğitim sistemi hakkında yazılar okuyabilirsiniz. Aba Kariyer internet sitesinden de yurt dışı okulları hakkında detaylı blog yazıları bulabilirsiniz.

Read More

Son zamanlarda yeni dünya düzeni kavramı fazlası ile gündeme gelmeye başladı. Bu yeni düzen ile birlikte sosyal sınıf arası geçiş olarak adlandırılan mobilite önemli bir başlık olarak dikkat çekiyor. Bu konuda Amerika ve Türkiye incelendiği zaman da ortaya çok farklı bir sonuç çıkıyor. Türkiye sosyal sınıf geçişi olan en iyi ülkelerden bir tanesi olarak dikkat çekiyor. Bu duruma pek çok örnek verilebilir. Örneğin Anadolu’dan gelen bir öğrencinin istediği üniversiteye geçiş yapması ülkemizde çok daha rahat.

Eğer öğrenci başarılı ise ya da belli bir zeka seviyesine sahip ise farklı bir sınıfa da geçer iyi bir üniversitede de okur. Ama Amerika’da bu durum böyle ilerlemiyor. Amerika ve Almanya gibi ülkelerde inanılmaz derecede gruplaşmalar var. O gruplar arası geçişleri sağlamak da bir o kadar zor. Eğitim bu konuda adeta bir asansör görevi görüyor. Almanya ve Amerika’ya ek olarak Kanada, İngiltere ve İtalya gibi ülkelerde de benzer bir durum söz konusu oluyor.

Ben bu durumu ilkokul, ortaokul ve lisans düzeyinde karşılaştırmalı olarak gördüm. Bu ülkeler gruplaşma yokmuş gibi göstermeye çalışıyor. Üniversite başvurularında ülkeler etnik gruplardan ne kadar kişi alacaklarını belirterek dışarıya farklı gösteriyor. Fakat bu yanlış gösterim de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Çünkü bu konuda yapılan araştırmaların sonuçları artık ortaya çıkıyor ve gerçekleri herkese gösteriyor. Bu ülkelerdeki eğitim eşitsizliği artık rahatsız olunan bir konu olmaya başladı.

Yeni Dünya Düzeni ve Eğitim Eşitliği

Ülkemizin herhangi bir noktasındaki bir genç çok rahat bir şekilde ülkenin en iyi üniversitelerinde eğitim alabiliyor. Bu durum ülkemizde çok basit bir şeymiş gibi görünüyor. Fakat diğer ülkelerin durumu göz önüne alındığı zaman aslında bu eğitim eşitliği hiç de küçümsenecek bir durum değil. Yurt dışındaki üniversiteler ile yakından iletişimim olduğu için bazı durumlar orada açık açık yapılıyor. Bunlardan birisi de öğrencilerin başarılı olduğu için değil sadece etnik kökenine göre okullardan kabul alması.

Yani çok düzgün bir sistemin içerisinde yer alıyoruz. Bizdeki eğitim sistemi bize kötü gözüküyor. Kendi içerisinde eğitimimizin ulaşılabilir olması son derece önemli bir konu. Zaten ülkemizdeki eğitimin herkese nasıl ulaştığını yakından örnekler ile de görüyoruz. Köyde yaşayan ve ders çalışarak sınavda derece yapan öğrenciler de aslında bu durumu açık bir şekilde gözler önüne seriyor. Bu tarz örnekler ülkemizde her yıl binlerce kez insanların karşısına çıkıyor. Yeni dünya düzeni içerisinde bu durum ülkemiz için büyük bir avantaj.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalını ve web sitesini ziyaret ederek yeni dünya düzeni hakkında daha detaylı içerikler bulabilirsiniz. Aba Yurt Dışı Eğitim internet sitesini ziyaret ederek de yurt dışı eğitimleri hakkında daha detaylı içerikler bulabilirsiniz.

Read More

Öğrenciler yurtdışı üniversite başvuruları gibi önemli noktalara fazlasıyla dikkat etmelidir. Pek çok öğrenci başvuru sürecine fazla dikkat etmez. Özellikle uzmanlardan destek almayan öğrenciler bu süreçte detaylı araştırma yapmıyor. Üniversitelerden kabul almak için başvurulardaki bazı noktalara dikkat etmesi gerekir. Genellikle öğrenciler ülkelerdeki her okula aynı başvuruyu yapar. Yani Amerika’daki her okul için öğrenciler aynı başvuru dosyalarını yollar. Fakat bu durum genellikle olumlu sonuçlar doğurmaz.

Aynı bölgede aynı alanda eğitim veren okulların bile başvurularında farklı olan noktalar vardır. Örneğin lise diploması ile yurtdışında üniversite okumak isteyen bir öğrenci ile sınav ile okumak isteyen öğrencilerin yapacağı başvurular birbirinden farklıdır. Üniversiteler bu konuda oldukça seçici davranır. Başvurularında eksik olan ya da yanlış başvuru yapan öğrenciler hemen elenir. Öğrencilerin puanları ya da başarıları bu konuda etki etmez. Çünkü yurt dışındaki kaliteli okullara her yıl on binlerce öğrenci başvuru yapar.

Üniversiteler genellikle kaliteli öğrenci konusunda sorun yaşamaz. Yurtdışı üniversite bölümleri başvurularda istediği kriterler ile kendilerine en uygun öğrencileri bünyesine katar. Peki, bu kriterler öğrencide yoksa öğrenci bu okula gidemez mi? Cevap kesinlikle hayır. Küresel olarak üniversitelerin ortak olarak dikkat ettiği noktalar vardır. Bu noktalara dikkat ederek başvurularına ekleyen öğrenciler kolay bir şekilde üniversitelerden kabul alır. Ülkemizden yurt dışına giden öğrencilerin artmasındaki temel nedenlerden biri de budur.

Yurtdışı Üniversite Başvuruları ve Sınav Puanı

Yurt dışında okumak için onlarca farklı sınav modeli vardır. Bu sınavların her biri farklı okulların kapısını okullara açar. Öğrencilerin sınav kombinasyonlarını doğru bir şekilde yapması gerekir. Örneğin AP ve IELTS sınav puanı isteyen okullarda okumak isteyen öğrencilerin IB ve TOEFL sınavına girmesi gereksizdir. Ya da öğrenciler lisede AP programına dahil olduysa IB isteyen okullara yoğunlaşması da yanlıştır. Genellikle okullar IB ve AP arasından bir tanesine önem verir diğer sınavı ikinci planda tutar.

Ya da bazı okullar AP ve IB programını aynı ölçüde değerlendirir. Öğrenciler okullara gitmeden önce elindekileri analiz etmelidir. Eğer AP programına dahil olduysa AP’ye ağırlık veren okulları önceliğine almalıdır. Hiçbir zaman AP ile alan ya da IB ile alan okul daha iyidir gibi genelleme yapılmaz. Her iki programı da değerlendiren son derece kaliteli okullar vardır. Yurtdışı üniversite başvuruları yapılırken sınavlar kesinlikle önceden bilinmesi gereken konulardandır. Bir diğer yandan sınav öğrenciler için tek yol değildir.

Başta Avrupa olmak üzere pek çok noktada artık lise diploması ile eğitim almak mümkün bir hale geldi. Yani öğrenciler AP ya da IB gibi sınavlara girmeden de kaliteli okullarda eğitim alabilmektedir. Fakat bu okullar öğrencilerden ekstra birkaç yeterlilik ister. Örneğin öğrencilerin dahil olduğu sosyal sorumluluk projeleri gibi ekstra kriterleri olabilir. Bu kriterler zorunlu olmasa da öğrencilerin rakiplerinden ayrılmasına neden olur. Bunun yanı sıra üniversiteler eğitim dilleri için de öğrencilerden yeterlilik belgesi ister.

Başvurulardan Önce Dil Eğitimini Tamamlamak

Yurtdışı üniversite başvuruları sırasında dil olmazsa olmaz konulardan bir tanesidir. Öğrenciler gidecekleri ülkelere göre dil eğitimlerini tamamlamalıdır. En ucuz yurtdışı üniversite eğimi veren ülkeler bile dil konusuna dikkat eder. Almanca, İngilizce ya da Fransızca gibi pek çok dilde eğitim verilmektedir. Öğrencilerin sınavlardan geçerli puan alması yeterli değildir. Çoğu öğrenci sadece sınav puanlarına güvenerek eğitimlerine başlıyor. Fakat pratiği olmadığı için öğrenciler zorluk yaşıyor. Ayrıca pratik öğrencilere mülakatta da kolaylık sağlayarak başvuruları kolaylaştırıyor.

Yurt Dışı Üniversite Fiyatlarına Dikkat Etmek

Öğrenciler yurtdışı üniversite başvuruları yaparken fiyata kesinlikle dikkat etmelidir. Çünkü gerek kur farkı gerek ise okulların pahalı olması öğrencileri zor duruma sokar. Yurtdışı üniversite fiyatları oldukça farklı aralıklardadır. Özellikle Amerika, Kanada ve İngiltere bu konuda dünyanın en pahalı okullarına sahip. Öğrenciler eğer burs gibi bir maddi destek bulamadıysa ilerleyen süreçlerde okullarını bırakmaya gidecek kadar büyük sorunlar yaşar. Bu yüzden öğrenciler tercihlerinde kendi maddi imkanları doğrultusundaki okullara dikkat etmelidir.

Bunun yanı sıra bazı ülkelerde okul fiyatlar düşük olsa da diğer giderler fazla oluyor. Örneğin ev kirası, alışveriş ve sosyal giderler öğrencileri zor duruma sokuyor. Öğrenciler bu durumlar için de kendilerine uygun okullara yoğunlaşmalıdır. Hollanda bu konusunda en öğrenci dostu ülke konumunda. Hollanda bursun yanı sıra öğrencilere okullarda çalışma fırsatı da sunuyor. Üstelik bu çalışma ortamları bazı durumlarda kendi meslekleri ile alakalı konular bile oluyor.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalını ziyaret ederek yurtdışında okumak için gerekli evraklar nasıl hazırlanmalıdır gibi sorularınızla alakalı videolar izleyebilirsiniz. Doç. Dr. Gamze Sart Web sitesini ziyarete ederek yurtdışında okumak için ne yapmalıyım gibi sorularınıza cevaplar bulabilirsiniz. Aba Yurt Dışı Eğitim internet sitesini ziyaret ederek de yurtdışı üniversite başvuruları hakkında detaylı yazılar okuyabilirsiniz.

Read More