Monthly Archives Mayıs 2017

Sizleri tanıyabilir miyiz?

Boğaziçi Üniversitesi’nde Yöneticilik ve Uluslararası İlişkiler/ Siyaset Bilimi lisans eğitimi aldıktan sonra Avrupa Komisyonu’nda Dünya Bankası ve LSE’nin ortak yürüttüğü Özelleştirme ile Ekonomik Kalkınma üzerine çalıştım. 6 sene İstanbul ve New York’ta üst düzey yöneticilik ve koordinatörlük yaptım. Harvard Üniversitesi bünyesindeki Project Zero’da akademik çalışmalarına devam ettim. Psikoloji ve Yetişkin Eğitimi üzerine 2 ayrı yüksek lisans derecesi aldım. Bu sürede duygusal zekanın ve empatinin, çatışma çözme becerileri üzerinde etkilerini araştırdım. Akademideki çalışmalarıma 2013 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Teknoparklar ve Teknoloji Transfer ile Üniversitelerin Değişimi’ üzerine doktora çalışmamla devam ettim. Bu zamana kadar edindiğim akademik ve sektörel bilgileri harmanlayarak, doktora sonrası çalışmalarımı Stanford Üniversitesi’nde, Yalın İnovasyon üzerine gerçekleştirmeye karar verdim. Halen Stanford Graduate School of Business’da Girişimcilik ve Yenilikçilik üzerine çalışmalarıma devam ediyorum.

Türkiye’de İstanbul Üniversitesi, Üniversite Sanayi İş Birliği Başkan Yardımcısı, Teknoloji Transfer Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi, Patentleme ve Lisanslama Direktörü, 1513 TTO Projesi, Üniversite Sanayi İşbirliği Modül Yöneticisi olarak görev yapıyorum. Bir taraftan akademik çalışmalarımı aynı üniversitede Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi’nde yürütüyorum.

Son dönemlerdeki faaliyetlerimden daha pratik anlamda bahsedecek olursam, Tasarımsal Düşünme ve Ters Mühendislik ile patent alım süreçlerini hızlandırarak ve teknoloji değerlendirmesi yaparak startupların kurulmalarına ve finansal kaynak bulmalarına destek oluyorum. 2014 yılında İstanbul Üniversitesi’nin en fazla patent başvurusu sürecinde yer aldım. Ayrıca inovasyonun STE(A)M aktiviteleri ile güçlendirildiği Mekanlar ve Maker Hareketi üzerine çalışmalarımızı son zamanlarda iyiden iyiye hızlandırdığımızı söyleyebilirim.


Maker alanında ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?

Türkiyeli Maker’ların fikirlerini hayata geçirmek için ihtiyaç duyduğu mekânsal ya da nakdi desteğin sağlanması için aracı oluyoruz. Bu anlamda Maker’ların buluşlarını patente, faydalı modele ve endüstriyel tasarıma dönüştürebilmeleri yolunda ihtiyaç duydukları fonlara da ulaşmalarını sağlıyor, aynı zamanda da Aba İnnolab bünyesinde 3B Yazıcı Modelleme, Robotics ve kodlama dersleriyle Maker’ların ve Maker adaylarının kendi projelerini tasarlayıp üretebilecekleri altyapıyı edinmelerine yardımcı oluyoruz.

 

Aba İnnolab nedir?

ABA Innolab, 2014 yılından bu yana fikirlerini hayata geçirmek isteyen gençlerin ve her yaştan girişimcilerin çalışmalarını destekleyen bir oluşum. Aba İnnolab’da bilimi ve bilimin getirdiği rasyonel düşünme sistemini yaymak en önemli motivasyonumuz.

Aba Innolab Avrupa Birliği projesiyle kurulmuş bir ofis, inovasyonun özellikle Türkiye’de bir ekosistem oluşturması için kurulan bir çalışma ortamı. Buradaki asıl amaç, kişilerin fikirlerini gerçekleştirirken diğer yandan da fikri haklarının korunarak güven ortamı içerisinde ilerlemelerini sağlamak.

Aba İnnolab bize ne sağlar?

ABA Innolab’da birçok başarılı lise öğrencisi, üniversiteye başlamadan kodlamayı, çeşitli programlama dillerini birçok teknolojik gelişmeyi tanıyarak öğreniyor. Ar-Ge’nin, inovasyonun ne demek olduğuna dair kendisini geliştirme fırsatı buluyor.

Derslerimizde Robotics’in imkanlarından faydalanan çocuklar kodlamayı ve tasarım odaklı düşünmeyi eğlenceli bir şekilde öğreniyor. Solidworks’de, soyut bir düşünceyi somut hale getiriyor. Ters mühendislik yaparak yeni bir 3D printer yaratıyorlar ve tasarladıkları modellerin çıktısını alıyorlar. Arduino gibi platformları kullanarak tasarladıkları prototipleri hayata geçiriyorlar.

Meraklı ve istekli öğrencilerimize yönelik müfredatlar oluşturmak durumunda kalıyoruz. Çünkü araştırdıkça, fikirlerini geliştirdikçe potansiyellerini geliştiriyorlar. Öğrenci, matematiği, fiziği niye öğrenmesi gerektiğini anlıyor İnnolab’da. Fikirleri ve bilgileri arttıkça tüm STE(A)M alanlarına olan ilgileri de artıyor. Öğrenciler, teknolojinin pasif kullanıcısı olmaktan çıkıyor, yaratıcı yönleri gelişiyor. Bu şekilde genç neslin Ar-Ge ve inovasyon konusunda algıdaki seçiciliği artırılmasını hedefliyoruz.

 

Mekan kimlere yönelik?

Aba İnnolab’ın asıl hedef kitlesinin maker’lar olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Makerların hayallerini gerçekleştirmek için ihtiyaç duydukları programlı robotik eğitimi, birlikte kodlama öğrenmek, genç arkadaşlarımız için inovatif düşünceli üniversitelere geçişlerinde oldukça kolaylık sağlıyor.

Bunların yanında 3D printing ve modelleme eğitimleri ile tasarımsal düşünceleri geliştiriyoruz. 3D printing kitleri ile kendi 3D yazıcılarımızı üreterek, sıfırdan son aşamaya kadar eğitimlerini veriyoruz.

Projelerini hayata geçiren Maker’lar ise “İş Planı Oluşturma” eğitimlerimiz sayesinde projelerini maddi ve idari bakımdan sürdürülebilir olmasını sağlıyorlar. Maker’ların ve Maker adaylarının ABA Innolab’da alabileceği eğitimleri şöyle başlıklar altında sıralayabiliriz: STE(A)M, Robotics, 3D Printer Modelleme, Tasarım Odaklı Düşünme, İş Planı Oluşturma.

İşte, Aba İnnolab, hayallerini gerçekleştirmek için bu eğitimlerden herhangi birine ihtiyaç duyan herkese hitap ediyor.

 

Maker hareketini 5 yıl sonra nerede görüyorsunuz?

Teknoloji ve bilim, büyük bir hızla gelişiyor. Bundan 10 ya da 20 yıl öncesini düşündüğümüz zaman, bugün gelinen noktayı hayal bile edemezdik. Bu hızlı gelişimle birlikte teknoloji hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar günlük yaşantımızın olmazsa olmazları. Birçok ihtiyacımızı app’ler aracılığıyla giderebiliyoruz.

“Maker hareketi” ana motivasyonunu olan eğitim, sağlık, çevre, şehircilik gibi alanlarda farkındalık ve çözüm yollarına olan duyarlılık geliştirerek teknolojinin doğa ve insan için kullanılması için 5 yıl sonra da çalışmaya devam edecek. Temel olarak bu farkındalıklar çerçevesinde tasarımlar, uygulamalar ve modeller geliştiren her yaştan maker, 5 yıl sonra bugün olduğundan çok daha fazla insana dokunacak; dünyanın daha yaşanılabilir bir yere dönüşmesi için çalışan maker’lar, yılların deneyiminden aldıkları güçle ayaklarını yere daha sağlam basacak. Maker hareketi başlattığı “değişim hareketine” ivme kazandırarak devam edecek.

Read More

Son yıllarda üretim sürecinin her aşamasına katılan üreticiler ve kişisel ürünler yaratmaya imkan tanıyan bir üretim modeli ile karşı karşıyayız. Kendin yap ve birlikte yap trendleri hobi olmanın çok ötesinde kurumsal bir dinamik haline geldi. Endüstrinin, hayatta kalmak için değişime ayak uydurmaktan başka çaresi yok. İster istemez oyunun kurallarını sürekli değişiyor. İşte, biz buna yıkıcı güç diyoruz.

Bir şeylerin yıkılması, ilk başta kulağa tehlikeli gelebilir. Ancak burada bahsettiğimiz yıkım, yeniliğe açık olma, inovatif süreçlere katılma, teknolojinin sunduğu fırsatları sonuna kadar değerlendirme anlamına geliyor. Yani kesinlikle istenen bir yıkımdan söz ediyoruz.

Dijital üretim yazılımlarına ve donanımlarına artık çok kolay ulaşabiliyoruz. Hammaddelerin maliyeti sürekli düşüyor. Yakın zamana kadar sayılı yerde olan 3B yazıcılar evlere girmeye başladı. Artık aileler çocuklarına hediye olarak 3B çizim yapmayı mümkün kılan kalemler alıyor. İnternette çok sayıda bilgi dolaşıyor. Çocuklar sahip oldukları bilgileri internette yaptıkları araştırmalarla zenginleştirerek evdeki malzemelerle robot üretiyor. Bu harika bir gelişme!

Tasarım, üretim ve hatta pazarlama dünyası bile bu değişimlerden etkileniyor. Artık çok sayıda üreten şirketler değil, ürün geliştirme şeklini sürekli değiştiren şirketler günün sonunda kazançlı çıkıyor. Dijital üretimin yaygınlaşması sayesinde küçük işletmeler de dahil olmak üzere tüm üreticiler için yeni şeyler denemek oldukça kolay hale geldi.

Üstelik bu yeni durum, insanların kendileri, toplum ve niş pazarlar için sorunlara çözüm üretme yönündeki eğilimine de destek veriyor. Yıkıcı inovasyon aslında doğal bir güç olarak belli bir bağlam içinde hayatımıza girdi.

Eğitimde yıkıcı inovasyonun etkileri neler?

Bu durumda gençlerin eğitimi de bu süreçlere uygun şekilde değişmek zorunda. Artık okullarda daha okuma – yazma öğrenmeden kodlama dersi veriliyor. Çünkü yeni neslin gelişmelere ayak uydurması şart.

Her yaş grubuna hitap eden maker hareketi dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de büyük bir hızla yaygınlaşıyor. İnsanlar aktif şekilde dahil olabildiği ve her türlü süreci gözlemleyebildiği inovatif üretim modelini benimsedi.

Yıkıcı güç, yaratıcı üretimi kaçınılmaz hale getiriyor. Seri üretimin körelttiği yaratıcılık, teknik imkanların artışı ve ulaşılabilir hale gelmesiyle tekrar ortaya çıkıyor. Pasif bir katılımı ortadan kaldıran bu yeni yöntem ile verimli üreticiler hızla yol kat ederken, diğerleri yolda kalıyor. Bu bilgiler ışığında öğrenciler, sürekli bilgi ezberlemektense bilgiyi yaratıcı şekilde kullanmayı öğreniyor.

Yıkıcı güç, eğitimde daha erişilebilir fırsatlar yaratan bir bakış açısı ortaya çıkararak kendini gösteriyor. Yıkıcı inovasyon, ekonomik ve sosyal refah açısından büyük etki yaratıyor. Eğitimde anlatan eğitmen ve dinleyen öğrenci konsepti artık işlevini kaybetti. Öğrencilerin dahil olduğu üretim süreçlerine dönüşen bir eğitimin izlerini görmeye başladık. Çağın ulaşılabilir teknolojileri, okullara girdikçe olumlu yıkımın etkilerini eğitimde de daha çok görüyoruz.

Rekabeti öne çıkaran bireysel öğrenmedense hep birlikte fikir geliştirmek, birlikte üretmek yıkıcı inovasyonun eğitimde yarattığı en efektif değişimler arasında geliyor.

Öğrenciler artık bilgiyi ezberlemeye değil, bilgiyi işlevsel bir malzeme olarak kullanmaya yönlendiriliyor. Üretimin tek tuşla gerçekleşebildiği teknik ve teknolojik düzeye ulaştığımız bugünlerde, öğrencilerimizin sürekli şu soruyu hatırlamasını sağlıyoruz: Elimizdeki teknolojiyi ve hammaddeyi en iyi ve en faydalı şekilde nasıl kullanabiliriz?

Girişimcilik bütün dünyayı etkisi altına aldı. İnsanların mezun olduktan sonra kendi işlerini kurmaya çok daha meyilli olduğunu görüyoruz. Ancak piyasadaki döngü öyle hızlı gerçekleşiyor ki, takip etmek birçok girişimci için çok zor olabiliyor. Her şey artık internet hızında! Eğitimin işte bu hızlı döngüde nasıl hayatta kalınacağı, başarılı sonuçlanan girişimlere ya da büyük şirketler için sürdürülebilir başarıya odaklanması gerekiyor. Artık bilgi bir sonuç değil, hammadde. Bununla hızlı ve etkili değer yaratmanın yollarını keşfetmeye yardımcı olacak bir eğitim ile gençleri desteklemek ise her şeyden daha önemli.

Read More