Author admin

Geleceğin meslekleri 21. yüzyıl içerisinde oldukça değişmeye başlamıştır. Özellikle pandemi sürecinin dünyayı etkisi altına alması ile pek çok meslek gelecek içerisinde farklı şekillenmiştir. Bazı meslekler eski önemini kaybederken pandemi bazı mesleklerin de önemini oldukça arttırmıştır. Buna ek olarak gelişen teknolojiler de mesleklerin ilerleyen yıllardaki rollerini oldukça etkilemiştir. Yapay zeka, nesnelerin interneti ve makine öğrenmesi gibi teknolojik adımlar da mesleklerin şekillenmesinde oldukça önemli ve etkili olmuştur. Bizde sizler için gelecekteki en iyi meslekler neler olacak onunla ilgili bir yazı hazırladık.

1 – Geleceğin Meslekleri Arasında Tıp

İnsan sağlığı ile ilgili tüm iş alanları her dönemde oluğu gibi gelecekte de oldukça önemli mesleklerden bir tanesi olacak. Özellikle yapay zekanın gelişmesi tıp sektörünün gelişmesinde ve ilerlemesinde oldukça etkili olacaktır. Ameliyatlar artık gelişen robotlardan destek alınarak gerçekleşecek. Ayrıca gelişen teknoloji daha fazla hastanın daha hızlı tedavi edilmesinde de yardım olacak. Akıllı hasta kontrol sistemleri ile birlikte doktorlar hastalarını hem daha rahat hem de daha hızlı tedavi edebilecek.

Sensörler ile insan vücudundaki değişimler aynı anda kontrol edilerek doğabilecek hastalıklara erken teşhis ve tedavi gerçekleştirilebilecek. Her dönem trend meslekler arasında olan tıp, gelişimini ve önemini katlayarak ilerleyen dönemlerde de hayatımızın bir parçası olmaya devam edecektir. Yapay zeka, makine öğrenmesi ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin gelişmesine bağlı olarak tıp alanı gelişimini her geçen gün arttıracaktır.

2 – Geleceğin Meslekleri: Mühendislik Alanı

Seçilebilecek meslekler arasında her zaman gösterilen mühendislik alanı insanlığın teknolojik olarak ilerleme kaydetmesine en etkili meslek grubudur. Makine, elektrik ve yazılım gibi mühendislik alanları ilerleyen dönemlerde etkisini arttırarak devam edecek. Özellikle yazılım ve bilgisayar mühendisliği gibi kodlama temelli mühendislikler kullanılabilirliğini oldukça arttıracak. Yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi teknolojilerinin temelini oluşturan mühendislikler tüm mesleklerin şekillenmesinde etkili olacaktır.

Ayrıca mühendislik sürdürülebilir enerjinin de devam edebilmesi için son derece önemlidir. Küresel ısınma ve iklim krizi gibi sorunların önüne geçebilmek için mühendislik alanında yapılacak çalışmalar son derece önemli olmaktadır. Mühendislik gelecekte teknolojinin alacağı şeklin belirlenmesinde ve insanoğlunun bir adım daha ileriye gidebilmesi için en önemli meslekler arasında bulunmaya devam edecektir.

3 – Sosyal Bilimler

Mühendislik ve tıp alanına olan ilginin artması sosyal bilimlere olan ilginin azalmasına sebep olmuştur. Fakat geleceğin meslekleri arasında sosyal bilimler oldukça önemli bir yere sahip. Sosyal bilimler yetkinliklerini geleceğe göre şekillendirerek yoluna devam edecek. Sosyal bilimler içerisinde özellikle eğitim alanı gelecekte oldukça önemli olacak. Öğrencilerin gelecekte yönelmelerini ve eğitimlerini üstlenecek olan öğretmenlik gibi alanlar geleceğimizin şekillenmesinde oldukça etkili olacaktır.

4 – Sanat Alanı

Sanat binlerce yıldır medeniyetin oluşmasında ve insanlığın gelişmesinde oldukça önemli olmuştur. Sanat gelecek dönemlerde de insanlığın en önemli alanlarından bir tanesi olacaktır. Aynı sosyal bilimler gibi sanata olan ilgi de son dönemlerde azalmış olsa da sanat insanlığın teknoloji tarafından yapılamayan en önemli silahıdır. Yapay zeka ile güçlendirilmiş robotlar eski sanat eserlerine bakara aynısını ya da benzerlerini yapsa da yeni bir sanat eseri üretmezler. Bu da sanatın insanlara özgü olduğunu gösteren bir durumdur.

5 – Gelecekte Psikoloji

Psikoloji sosyal bilimlerin bir yan dalı olarak görülebilir. Ama hem yurt dışında hem de Türkiye’de geleceğin meslekleri arasında psikoloji ilk günkü popülerliğini korumaya devam edecek. Gelişen teknolojiler pek çok soruna çözüm bulsa da insan psikolojisini anlama ve çözümleme konusunda teknoloji yetersiz kalabiliyor. Bu  yetersiz kaldığı durumlarda da psikoloji uzmanları devreye girerek gelecekte insanların sıkıntılarına çözüm buluyor.

6 – Biyoteknoloji ve Gelecek

Günümüzden 5 – 10 yıl öncesine gittiğimiz zaman biyoteknolojinin çok fazla önemsenmediğini ama ileride oldukça önemli meslekler arasında olacağı söylenmekteydi. Fakat bu ileri kavramının 2030 – 2035 yıllarında olacağı ön görülüyordu. Fakat Covid – 19 salgınının dünyayı kasıp kavurması ile biyoteknoloji önemini ortaya çıkarmaya başladı. Biyoteknoloji artık geleceğin değil günümüzün de en önemli teknolojilerinden biri olmuş durumda.

Gerek Covid – 19 salgını aşısı gerek ise test tanı kitleri biyoteknoloji ile çözülebilen sorunlardır. Ayrıca biyoteknoloji çalışma alanı ve kapsadığı çalışmalar sadece aşı ve test tanı kitleri ile sınırlı değildir. Gıda, tarım, enerji ve eczacılık gibi pek çok alan içerisinde biyoteknolojik kendisine yer bulmuştur. 2000’li yıllardan itibaren yurtdışında geleceğin meslekleri arasında gösterilen biyoteknoloji gelecekte günümüzden daha etkin olacak mesleklerdendir. Aba Yayın resmi internet sitesinden biyoteknoloji ile alakalı daha detaylı bilgi ve kitaplara ulaşabilirsiniz.

7 – Mimarlık

İnşaat mühendisliği günümüzden başlayarak artık etkisini kaybetmeye başlayan bir bölüm. İnsanlar inşaat mühendisliğine bağlı olarak mimarlık bölümünün de zaman içerisinde kaybolacağını ve etkisini yitireceğini düşünmekte. Fakat mimarlık gelecekte günümüzden çok daha önemli ve etkin bir rolde olacak. Bunun sebebi ise akıllı şehir kavramının gelecekte insanların hayatında alacağı önemli rol. Akıllı şehirlerin oluşmasında mühendislik alanları kadar mimarlık alanı da oldukça etkili olacak.

Akıllı şehirler hem göçlerin önüne geçmek hem de sürdürülebilirliği sağlamak için gelecekte oldukça önemli. Akıllı doğalgaz, su ve elektrik sistemlerinin yanı sıra temiz bir çevre ve şehir hayatı için de akıllı şehirler dünyadaki tüm ülkeler için gerekli. Geleceğin meslekleri arasında olan mimarlık alanı da bu akıllı şehirler kadar oldukça önemli ve etkili bir sektör olarak faaliyetlerine devam edecek.

8 – Geleceğin Meslekleri: Görsel Sanatlar

Görsel sanatlara olan son 2 – 3 yıllık süreç içerisinde hem ülkemizde hem de dünyada oldukça azalmış durumda. Fakat görsel sanatlar alanı da aynı sanat ve sosyal bilimlerde olduğu gibi medeniyetin gelişmesinde oldukça önemli bir meslek alanı olarak insanların hayatında olacak. Kaliteli sanat kavramı gelecekte robotlaşan ve ilerleyen teknolojili hayat içerisinde oldukça önemli olacak. Görsel sanat alanının gelecekte yeri ile alakalı çalışmalara Amerika gibi pek çok ülke şimdiden çalışmalar yapmaya başlamıştır. Görsel sanatlar geleceğin meslekleri listesi içerisinde oldukça önemli bir yere sahip olacaktır.

Doç. Dr. Gamze Sart resmi internet sitesinden bu konu ile ilgili daha ayrıntılı makalelere ulaşabilirsiniz. Ayrıca Gamze Sart Youtube kanalında geleceğin meslekleri ve mesleklerin gelecekte olacakları konular ile alakalı bilgilendirici videolara ulaşabilirsiniz. Aba Innolab internet sitesi içerisinde geleceğin teknolojileri neler olacak gibi konular ile alakalı yazılara da ulaşabilirsiniz.

Read More

Ürün tasarlamak bir girişim yapmanın ya da bir Ar – Ge çalışması ortaya çıkarmanın ilk aşamasıdır. İlk aşama olduğu için iyi bir ürün tasarlama kısmı genel olarak fazla üzerinde durulmayan bir durum olabilir. Fakat ürünün tasarımı ileriye dönük pek çok konunun da adımlarını belirler. Ürünün satılmasından yapım aşamasında atılacak adımlar hep ürün tasarımı üzerinden izlenecek yollardır. Bu yüzden ürün tasarlarken kabataslak bir tasarım yapılmamalı aksine çok ince çalışmalar sonrasında ürünün tasarımı belirlenmelidir.

Ürün tasarımı nasıl yapılır ya da ürün tasarlanırken nelere dikkat edilmesi gerekir gibi sorular girişimcilerin projelerinin başlarında oldukça karşılaştığı sorulardır. Bizde sizlere kaliteli bir ürün tasarımı yapmak için neler dikkat edilmesi gerekir ve ürün tasarımı projenin hangi aşamalarında önemlidir gibi soruların cevaplarını yazdık.

İyi Ürün Tasarlamak Neden Önemli?

İnsanlar gerek proje olsun gerek ise sosyal hayatlarında alacakları herhangi bir şey olsun ilk olarak alacakları şeyin dışına yani tasarımına bakar. Tasarım satış aşamasında insanların ilk dikkatini çeken ve gözüne batan özelliktir. İlk olarak başarılı bir tasarım ürünün satışında oldukça etkilidir. Aynı şekilde projelerde ister yatırımcıların önüne geldiğinde ister ise pazara çıktığında özelliklerinden önce tasarımı dikkat çeker. Başarılı bir tasarım yatırımcıların dikkatini kolay çekebilir.

Ya da proje çok iyi olsa bile kötü bir tasarım yatırımcıların üründen dikkatlerini ayırmasına sebep olabilir. İyi bir ürün tasarlamak ayrıca projenin de ilerleme aşamalarını belirler. Gerek elektronik gerek ise mekanik olarak yapılacak adımlar ürünün tasarımı tamamlandıktan sonra atılacaktır. Detaylı ve iyi bir ürün tasarımı da proje adımlarının daha kesin ve kolay olmasında son derece etkilidir. Tasarım konusunda bir diğer önemli nokta da bir ihtiyaç doğrultusunda tasarım üretmektedir.

Kullanıcı Tecrübesinden Ürün Tasarımı

Ürün tasarlama fikirleri arasında en yaygın olarak kullanılan yöntem tecrübelerden yola çıkarak tasarım yapmaktır. Yani kullanıcıların sıkıntı çektiği bir konu üzerine yapılacak tasarımlar hem daha kolay ilgi çeker hem de pazara çıktığı zaman hedef kitlesini oluşturmuş olur. Eğer tasarlayacağınız ürün toplumsal olarak sıkıntı olduğunu düşündüğünüz bir alan ise tasarım bu sıkıntının çözümünü oluşturacak şekilde olmalıdır.

Doç. Dr. Gamze Sart resmi internet sitesinden ve Youtube kanalından yeni bir ürün tasarlamak için izlenecek adımlar ve benzeri konular ile alakalı makale ve uzman kişiler ile çekilmiş videolara ulaşabilirsiniz. Ayrıca tasarım konusunda yapılan teknolojik çalışmalar ile alakalı yazılara Aba Innolab resmi internet sitesine ulaşabilirsiniz.

Read More

Gelecek yıllardaki para kazandıracak işler, meslekler aslında teknolojinin gelişmesi ve ihtiyaçların farklı alanlara kayması ile şekillenen konulardan bir tanesidir. Günümüzde de oldukça yükselişte ve popüler olan doktorluk, mühendislik gibi alanlar asla önemini yitirmemekle birlikte gelecekte de bu meslek alanlarının önemi giderek artacaktır. İleride çok daha fazla önem taşıyacak ve farklı alanlara da yayılacak olan bu meslek dallarının yanında elbette ki yeni meslek grupları veya günümüzde çok önem verilmeyip ileride parlayacak olan iş alanları da doğacaktır.

Ülkemizi ve tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci aslında insanlara gelecekte neler beklenilmesi gerektiğini göstermiş oldu. En önemlisi ise bu süreçte gelecekte hangi iş alanlarının, meslek gruplarının öne çıkacağı ve parlayacağı da görülmüş oldu. Şahit olunan bu dönemde de görüldüğü üzere tıp ve mühendislik alanı artık iç içe. Yakın bir gelecekte de biyoteknoloji ve biyomedikal gibi alanların çok büyük önem taşıyacağı ve hayatın her alanında rol oynayacakları öngörülmektedir.

Gelecek Yıllarda Para Kazandıracak İşler Ve Meslekler

Geçmişte, günümüzde ve gelecekte de para kazandıracak işler arasında gösterilen doktorluk giderek önemini arttırmaya devam ediyor. Tıp ilerledikçe insanların yaşam süresinin uzaması gibi faktörler de artıyor. Tıp alanının gelişmesi ise hasta ile ilgilenen doktor sayısının artması ile değil de araştırma – geliştirme dediğimiz ar – ge alanlarında etkinlik gösteren doktorların artması ile gelişiyor. Günümüzde bu alana “ Biyoteknoloji “ adı veriliyor.

Biyoteknoloji alanı kendi içerisinde 5 ana dala ayrılıyor. Bu alanlardan ilki tıbbi araçlardır. Pandemi sürecinde de önemine yakından şahit olduğumuz solunum cihazları gibi araçlar bu alanın içerisinde yer alıyor. İkinci bir alanı ise ilaçlardır. Aşının da içinde yer aldığı ilaçlar, yine pandemi sürecinde ön plana çıkan tıbbi gereçlerden biri olmuştur. Üçüncü olarak akıllı tarım. Nesnelerin İnterneti olarak da isimlendirilen akıllı tarım, günümüzde çok önemli ve kritik noktalara taşınan bir alandır. Biyoteknoloji alt dallarında dördüncü olarak çevreyi de barındırıyor. Toplumun yaşadığı çevrenin düzenlenmesi ve yapılandırılması yine bu alanlarda yapılan çalışmalardan biridir. Bu alandaki beşinci ve son olan alan ise sinir bilimidir. Bu alt dala psikoloji bölümleri de dâhildir.

Tüm bunlar göze alındığında sadece tıp doktoru olmak Dünyada en çok para kazandıran işler arasında ilk sırada gösterilmesine rağmen sağlık alanının, tıp alanının gelişmesi için yeterli olmamaktadır. Kişinin gelişim göstermesi için ar – ge projelerinde yer alıp kendi uzman olduğu alanda kullanılabilecek projelere imza atması gerekmektedir. Gelecekte para kazandıracak işler arasında yine tıp doktorları olacaktır ancak bu tıp alanını yapay zekâ ya da biyoteknoloji gibi alanları da doktorluğa geçiren kişiler başarıya ulaşacaklardır.

Gelecekte psikoloji, sinir bilim, biyomedikal, biyoteknoloji, genetik, kimya mühendisliği gibi dalların içerisinde barındığı büyük bir ticaret ağı oluşacaktır. Bu ticaret ağı, tüm dünya ticaretini etkileyerek bu alanın neredeyse %70’i kadar büyük bir alanı içeriyor olacaktır. Ticarette en çok para kazandıracak işler gelecekte hatta yakın bir gelecekte bu alanlara doğru kayacaktır.

Hukuk Bölümünün Geleceği Nasıl Olacak?

Hukuk bölümünün gelecekte en önemli alanı Bilişim Hukuku olacaktır. İnternette yapılan e – ticaret gibi işlerin artmasıyla Bilişim Hukukuna olan ihtiyaç daha da artacaktır. Ceza Hukuku, Anayasa Hukuku, Kamu Hukuku gibi alanlar Hukuk alanında her zaman olmaya devam edecek ve asla yerlerinin boş kalmayacağı alanlar olmaya devam edeceklerdir.  Bilişim Hukuku sadece e – ticaret olarak değil, tüm dijital dünyadaki değişimleri içine kapsayan bir alan haline gelecektir.

Hukukun ikinci olarak ön plana çıkacak alanı ise lisanslamalar, patentler, markalar gibi alanlardır ve bunlar büyük önem taşıyor olacak. Gelecekte sayıları daha da artacak olan şirketlerin, bireylerin, kurumların, start – up projelerinin hukuksal anlamda en çok ihtiyaç duydukları ve destek isteyecekleri kişiler fikri, sınaî, mülki hakları en çok bilen hukukçular olacaktır.

Yine gelecekte para kazandıracak işler arasında yerini alan bir diğer konu ise uluslar arası hukuk bölümünün de içinde bulunduğu Taşıma Hukukudur. Özellikle ulaşım alanındaki değişimlerin etkisiyle uluslararası bağlamda da büyük değişimler söz konusu olacaktır.

Doç. Dr. Gamze Sart Youtube kanalını ziyaret ederek gelecekte para kazandıracak işler ile alakalı çok daha ayrıntılı videolara ulaşabilirsiniz. Ayrıca Gamze Sart resmi internet sitesinden ve Aba Innolab resmi internet sitesinden de bu ve benzeri konular ile alakalı uzman kişiler tarafından yazılmış makalelere ulaşabilişiniz.

Read More

Para kazandıracak projeler her yüzyılda ve her gelişen teknoloji ile değişmektedir. Buna ek olarak dünya üzerinde etkili olan salgın, göç ya savaşlar da yapılacak projeleri oldukça etkilemektedir. Hem girişimciler hem de yatırımcılar bu tarz durumları göz önünde bulundurarak bir proje geliştirmekte ya da yatırımlar yapmaktadır. Günümüzdeki dünya üzerindeki gelişmeler ve gelişen teknolojiler geleceğin yatırım alanlarını oldukça değişmiştir. Girişimciler için en karlı iş fikirleri de bu değişim ve durumları göz ününde bulundurarak yapılacak projeler olmaktadır.

Dünya üzerinde küresel ısınma, iklim krizi ve pandemi süreci geleceğin yatırım alanlarını oldukça değiştirmiştir. Örnek vermek gerekir ise biyoteknoloji alanı pandemi öncesi fazla ilgi görmez iken artık dünyada en çok para kazandıran işler arasında gösterilmektedir. Robotlar, sensörler, enerji ve sürdürülebilir kaynaklar üzerine yapılan yatırımlar da son dönemde oldukça artış göstermiştir.

Para Kazandıracak Projeler Arasında Dikkat Çekenler

Gelecekte önemi artacak projeler arasında pek çok alan fazla ilgi görse de bazıları diğerlerinden ayrılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de Blockchain teknolojisidir. 2011 yılında piyasaya çıkan bu teknoloji kısa sürede kendisinden söz ettirmeyi başarmıştır. Kripto para sistemlerinin iskeletini oluşturan bu teknoloji hem son derece güvenli hem de son derece kullanışlıdır. Dijital not defteri olarak gözüken bu teknoloji yapılan tüm işlemleri kaydeder ve kullanıcı dışında herkesin ulaşımına kapatır.

Bir diğer önemli proje alanı ise robotik teknolojisidir. Yakın zamanda artık insanların iş alanlarını da elinden alacak olan bu teknoloji yatırımcıların en çok dikkatini çeken konulardan bir tanesidir. Drone teknolojisinin büyük önem kazanması ile birlikte robotik ve lojistik kavramlarının birlikte kullanımı da oldukça önem kazanmıştır. Dronelar ile teslimat yapmak ya da droneları insanların hayatını kolaylaştıracak diğer alanlar içerisinde kullanmak en çok para kazandıracak projeler arasında üst sıralarda olmaktadır.

Üniversiteler ve Bu Alanlara Yönelme

Üniversiteler de artık geleceğin bu önemli alanlarına doğru yönelmiş durumda. Stanford Üniversitesi ve Oxford Üniversitesi gibi dünyanın sayılı üniversiteleri bu yönelmenin başını çeken üniversitelerdendir. Ayrıca dünyanın en iyi teknoloji üniversitesi olarak görülen MIT çalışmalarının yüzde 40’lık bir kısmını Blockchain üzerine yapmaya başlamıştır. Diğer yüzde 40’lık çalışma alanını ise siber güvenlik üzerine yapmaktadır.

Bu üniversitelerin bu alanlara yönelmesi beraberinde hem yatırımcıların hem de şirketlerin de bu alana yönelmesini sağlamaktadır. Girişimcilerin de artık yaptığı ya da yapacakları projeleri bu alanlar ile birlikte geliştirmesi gerekmektedir. Artık gerek satışın gerek ise alımın online bir platform üzerinde olduğu bir yüzyıldayız. Bu durumda online çalışma alanlarında üretici ve tüketicinin güvenliğini korumak oldukça ön plana çıkmaktadır. Türkiye’de en çok para kazandıran işler arasında bu saydıklarımız görünmese de ilerleyen dönemlerde ülkemizde de bu teknolojiler üzerine yapılan projelere olan ilgi artacaktır.

Paran kazandıracak projeler hakkında daha detaylı bilgi almak için Doç. Dr. Gamze Sart resmi Youtube kanalını ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca Gamze Sart resmi internet sitesinden de bu ve benzeri konular ile alakalı makalelere ulaşabilirsiniz. Aba Innolab resmi internet sitesini ziyaret ederek Blockchain ya da Dronelar ile alakalı hem bilgilendirici hem de uzman kişiler tarafından yazılmış yazılara ulaşabilirsiniz.

Read More

İnsan sağlığı 21. yüzyıla girdiğimiz zaman hiç olmadığı kadar önemli bir hal alacak. Covid – 19 salgınının tüm dünyayı etkisi altına alması ve tüm insanlığın bu alanda seferber olması da bu durumu katılar nitelikte. Artık günümüzde yapılan projeler genellikle sağlık üstüne. Sağlık sektörü ve günümüz teknolojileri artık iç içe faaliyet göstermekte. Yapay zeka, makine öğrenmesi ya da nesnelerin interneti gibi teknolojiler artık sağlık alanının bir parçası halinde.

Bu teknolojiler günümüzde bile sağlık alanı içerisinde yavaş yavaş kullanılmaya başlanmıştır. İlerleyen yıllarda ise insanların sağlığını bu teknolojiler ile bir üst seviye taşıyacak adımlar atılacak. Yapılan araştırmalar ve ortaya çıkan sonuçlar da zaten bu durumu kanıtlar nitelikte. İlerleyen yıllarda artık ortalama insan ömrü günümüzden çok daha faz olacağı yapılan bu araştırmalar ile ortaya çıkmıştır.

İnsan Sağlığı ve Dişçilik Bölümü

Geçtiğimiz yıllarda teknolojik gelişmeler dişçiliğin gelecekte eski önemini koruyamayacağı ve zamanla kaybolacağı yönündeydi. Dişçilerin yerini artık zamanla robotların alacağı yönünde tahminler ve görüşler her geçen artmaktaydı. Fakat durumun gelişimi hiç tahmin edildiği gibi olmadı. Aksine dişçilerin gelecekteki önemi artık hiç olmadığı kadar artmış durumda. Gelecekte sağlık sektörünün gizli kahramanları olacak. İnsan sağlığı için diş hekimleri gelecekte günümüzden daha etkili ve önemli bir yere sahip olacak.

Gelişen teknoloji dişçilerin yerine almak yerine diş alnının kullanılabilirliğini ve önemini arttırıcı bir rol oynayacak. Diş hekimleri bu yüzden sağlık alanında önder kişileri oluşturacak. Çünkü insanların dişleri yaşlılığında sağlıklı olması gerekir. Bu sağlık insanların aldığı besinlerin özümsenmesini artırmaktadır. Yaşlıların diş sağlığını koruyan diş hekimleri yaşlı sağlığı ve ağız sağlığı konusunda geleceğin en önemli kişiler olacaktır.

Türkiye’de Sağlık Alanı

Pandemi süreci tüm dünyada ülkelerin sağlık alanlarındaki hazırlığını ve sağlık alnına yapılan çalışmalarını gözler önüne serdi. Pek çok ülke pandemi ile birlikte sağlık alanında büyük bir sıkıntıya girdi. Fakat ülkemiz bu anlamda sağlık alanında yaptığı çalışmalar ve attığı adımlar ile gelecek adına büyük umut verdi. Kendi test tanı kitlerimizi üretmemiz ve pandemi sürecinde sağlık alanında dışa bağımlılığımızın olması pek çok ülkeye göre bizleri bir adım ileri taşıdı.

Ülkemizde Osmanlı’dan ve Selçuklu’dan kalma önemli tıp çalışmaları bulunmakta. Pek çok bitki ile alakalı hem sağlık alanındaki kullanım alanları ile ilgili hem de bu bitkilerin nelere iyi geldiği konusundaki kaynaklar çoğu dünya ülkesinde bulunmamaktadır. Buna ek olarak üniversitelerde tıp alanındaki eğitimin de yüksek kalite olması da ülkemizin pandemi sürecini en az zarar ile atlatmasına sebep olmuştur. Ayrıca gelecekte ülkemizde insan sağlığı üzerine yapılacak çalışmaların da güvenli ellerde olduğunu bizlere sağlıkçılarımız göstermiş oldu.

İnsan sağlığı ile alakalı teknolojik gelişmeler ve daha fazlasına Doç. Dr. Gamze Sart resmi Youtube kanalından ulaşabilirsiniz. Ayrıca Aba Innolab ve Gamze Sart resmi internet sitelerini ziyaret ederek bu ve benzer konular ile alakalı bilgilendirici makalelere ulaşabilirsiniz. Gamze Sart resmi internet ve Youtube kanalı içerisinden geleceğin meslekleri, meslekler gelecekte nasıl şekillenecek ve ülkemizdeki teknolojik gelişmeler gibi önemli konular ile alakalı hem öğretici hem de bilgilendirici video ve makalelere ulaşabilirsiniz.

Read More

Üniversitede yapılması gerekenler nelerdir? Üniversite dönemi nasıl planlanmalı? Üniversitede, seçtiğiniz, kabul edildiğiniz ya da kazandığınız bir bölümde okuyorsunuz. İstediğiniz bir üniversitenin ekosisteminde yer alıyorsunuz. Öğrenimin yanı sıra, bulunduğunuz ortamın içinde belli bir eğitimin parçası oluyorsunuz ve bu atmosfer içinde kimliğinizi buluyorsunuz. Üniversite dönemi bu anlamda oldukça önemli…

Bugün, 2020’li yılların başında, öğrencilerin en büyük sıkıntılarından bir tanesi, Kariyer planlanması nasıl yapılmalı?” sorusuna cevap bulamıyor olmaları…  Üniversiteden mezun olunan dönem aslında bireyin hayatı yeniden sorguladığı bir döneme denk geliyor. Amerika’da bu dönem “diş çıkarma yaşı” olarak adlandırılıyor. Bu yüzden Amerikan Üniversiteleri ilk iki yıl için “liberal arts” derslerine ağırlık veriyor ve son iki yıl da kendi alanınızda ihtisaslaşarak belli bir odaklanmayı sağlamanıza olanak veriliyor.

Stratejik Yetenek Yönetimi Neden Önemli?

Eğer bu tür bir eğitim sistemi içinde değilseniz ve bölümünüzle ilgili kaygılarınız varsa, “Acaba bu bölümü okumalı mıydım?”,  “Mühendis olmalı mıydım yoksa tıp mı okumalıydım?” gibi sorular aklınızı kurcalamaya başlıyor. Fakat, eğer lise döneminde stratejik yetenek yönetiminden geçtiyseniz; bu sorgulamaları çok daha az düzeyde yapıyorsunuz. Peki; neden stratejik yetenek yönetimi bu kadar önemli? Çünkü; stratejik yetenek yönetimi bilinçli bir şekilde yapıldığında, gelişim alanınızı, mesleki yatkınlığınızı, oynayacağınız rolleri belirliyor ve sizi rakiplerinizin önüne taşıyor.

Peki, ya stratejik yetenek yönetiminden geçmediyseniz? O zaman üniversitede yapılması gerekenler ve üniversiteye başlama aşamasında işler karışabiliyor. Hangi alana gideceksiniz? Master mı yapmalısınız yoksa iş hayatına mı girmelisiniz? Yoksa, akademisyenlik, Ar-Ge, inovasyon, girişimcilik gibi alanlara mı yönelmelisiniz? Kendinizi bu sorularla karşı karşıya bulacak ve fikir değiştiriyor olacaksınız. Bu sebeple bu konu oldukça önemli…

Üniversitede Yapılması Gerekenler: Nelere Dikkat Etmelisiniz?

Üniversitede yapılması gerekenler konusunda dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var. Öncelikle, ilk üç ay hayatınızın gidişatını gözlemleyin. Bulunduğunuz üniversitenin ve bölümün kendi içinde nasıl bir yapısı olduğunu fark edin. Panik yapmadan durumu tahlil edin. Sizin üniversiteye gitmenizin ana sebeplerinden bir tanesinin sadece bilgi edinmek değil alanınızda yetkinlik kazanmak olduğunu unutmayın. Teknik, bireysel, sosyal ve evrensel anlamda yetkinliklerinizi tartarak kendinizi geliştirme amacında olmanız gerekiyor. Kaliteli bilginin özümsenerek içselleşmesi ve uygulanabilirliği önem taşıyor.

Üniversitede yapılması gerekenler arasında elbette grup çalışmaları içinde yer almak var. Özellikle de alanınızda faaliyet gösteren kulüplerin içinde mutlaka bulunmalısınız. Bunun dışında, eğer varsa üniversitenizin iş dünyasına sizi entegre edebilecek olan iş bulma ofisleri, kariyer ofisleri ile beraber çalışın. Network’ünüzü olabildiğince genişletin. Mutlaka alanınızla ilgili donanımınızı arttırabilecek önemli kaynaklardan beslenin ve kendinizi geliştirin. Alanınızla ilgili dergiler, alanınızla ilgili kitaplar da inanılmaz önemli… Bunlar, üniversitede yapılması gerekenler anlamında ilk yıllar içinde özellikle üzerinde durmanız gereken konular…

Özellikle alanınızın değişik alt kollarında kendinizi geliştirmelisiniz. Hocalarınızla ve asistanlarınızla olan ilişkilerinizi güçlendirin. Çünkü; yaşadığımız yüzyılda online eğitimin revaçta olduğu bir dönemde akademisyenler ile irtibatta olmanız; size onların bilgi, birikim ve tecrübelerinden yararlanma olanağı verecektir. Bununla da kalmayın, aynı zamanda özellikle de mezunlar konusunda belli bir araştırma yapın. Bölümünüzden mezun olmuş kişilerin hangi yönlere doğru gittiğini nasıl bir devinim geçirdiklerini, hangi alanlara yoğunlaştıklarını da göz önünde bulundurun.

Üniversitede Yapılması Gerekenler: Staj Yapmak Avantaj Sağlıyor Mu?

Bu süreçte bir diğer önemli soru; “Staj yapmalı mıyım?” sorusu…  Elbette ki bu iş staj olmadan olmaz. O yüzden her yazınızı, her boşluğunuzu, isterseniz remote/uzaktan, isterseniz part-time ya da yazın veya aralarda full-time gerçekleştirecek şekilde değerlendirin. Yapacağınız stajlar sizin iş başvurularınız ve iş yaşantınızda nasıl bir konumda olmak istediğiniz, neleri yapıp yapamadığınız konusunda size fikir verecektir.

21.yüzyılın belli yetkinliklerini, belli teknik alanlarını biliyor olmanız gerekiyor. İş başvuru sürecinizin tamamen iyi bir donanımla, iyi bir stratejiyle ve iyi bir planlamayla gerçekleşiyor olması gerekiyor. Fırsatları iyi kullanıp, iyi değerlendirmeniz; size, alanda fark yaratmak ve istediğiniz memnuniyeti, hazzı yakalayarak başarılı olabilmenin anahtarını da veriyor.

Üniversitede yapılması gerekenler, stratejik yetenek yönetimi, üniversite ve alan seçimi, kariyer planlaması gibi konularda merak ettikleriniz ve sormak istedikleriniz için Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilir, Youtube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

21. yüzyılın ilk çeyreğinde, ortak çalışma alanları oldukça popüler olmaya başladı. Özellikle 1960’lardan sonra başlayan kübik sistem, bugün tamamen değişmiş durumda. Verimlilik artsın diye soyutlanan insanlar, bugün birlikte çalışıyorlar ve birlikte üretiyorlar.

Yapay zekanın devreye girdiği bu çağda çalışma ortamları değişiyor ve değişmesi de gerekiyor. Mekan, imkan veriyor. İmkan ise mümkün kılıyor. Ortak çalışma alanları, her ne kadar birtakım gruplar tarafından eleştirilse de, doğru bir şekilde planlandığında ve tasarlandığında tahminlerin de ötesinde verimlilik ve başarı sağlıyor.

İlk teknoloji ve inovasyon çalışmaları garajlarda ortaya çıkmaya başlamıştı. Garajların, en önemli avantajı, insanlara ev rahatlığını sağlıyor olmasıydı. Ev ortamına yakın olan bir ortamda birey çok daha uzun saatler çalışabilmekte ve kendini yorgun hissetmemekteydi. Bugün inovasyon, teknoloji ve startuplarla ilgilenen pek çok kişinin ofislerinde aynı çizgiye ve aynı profile rastlıyoruz.

Amerika’da “WeWork” diye tanımlanan aynı zamanda kolektif bir çalışma ortamının bireylere sunulduğu ortamın örneklerini Türkiye’de; Kolektif House, Habitat ve Atölye İstanbul’da görmekteyiz. Kadıköy Belediyesi de benzer şekilde açık bir ofis oluşturarak pek çok gencin, pek çok startup’a çalışma alanı sağlıyor.

Neden Bu Alanlar Tercih Ediliyor?

Peki; neden bireyler bu mekanlarda çalışmayı tercih ediyorlar? Bu noktada elbette ki mekânın esnekliği önem taşıyor. Neredeyse 7/24 açıklar. İstediğiniz saatte kendi anahtarınızla ya da kendi şifrenizle giriş yapıp, çalışma şansına sahipsiniz.  Özellikle Z kuşağı belli bir otoriteye bağlı kalmadan özgürce hareket etmek istediği için özellikle bu tür ortamları tercih ediyor. Bu mekanlar farklı ilgi alanlarından birçok insanla tanışıp, network sağlamanıza da imkan veriyor. Bu alanların bir diğer önemli özelliği ise maliyet… Pek çok startup ayakta kalabilmek için ofis maliyetlerini düşürmek istiyor. Bu sebeple; bu tür alanlar startuplar için vazgeçilmez hale geliyor.

Ortak çalışma alanları birbirini tamamlayan ve pek çok zaman birbirine ilham veren pek çok startup ve freelancer’dan oluşuyor. Genellikle birbirlerinin müşterisi oluyor ya da birbirlerine müşteri sağlıyorlar. Yapılan etkinlikleri ve trendleri doğal olarak takip ediyorlar. Buna ek olarak; elbette; bu mekanlar size ve markanıza prestij sağlıyor. Bu tür ortamlarda startupların da daha hızlı geliştiklerine, daha hızlı verimli hale geldiklerine şahit oluyoruz.

Ortak Çalışma Alanları Nasıl Tasarlanmalı?

Peki; ortak çalışma alanları nasıl tasarlanmalı? Öncelikle insan yapısına uygun olarak düzenlenmeli ve yapılandırılmalı. İlk olarak mekan tasarımı noktasında boşluğa ve genişliğe önem verilmesi gerekiyor. Genellikle olabildiğince az kolon ve az duvardan oluşuyor. Bu mekanlar, olabildiğince yalınlık prensibi içinde tasarlanıyor. Genellikle çevreye duyarlı malzemeler tercih ediliyor. Esneklik ve değişime olanak verilmesi gerekiyor. İki önemli ana değer var. Birincisi şeffaflık. İkincisi ise hesap verilebilirlik… Yalnızca ortak bir paylaşım değil; ortak bir amaç da söz konusu.

Mitchel Resnick’in, son kitabı Lifelong Kindergarten’de bahsettiği gibi yaratıcılığımızı kaybetmemek için içimizdeki çocuğun her zaman canlı olması gerekiyor. Ortak çalışma alanlarında yaratıcılığı daha fazla artırabilmek için oyun alanları yer alıyor. Buradaki amaç, coşkuyu arttırabilmek ve oyun oynarken hata yapma risklerini azaltıp rahatlayabilmek.

Ortak çalışma alanları genellikle etkinlik alanlarına sahip oluyor. Bu etkinlik alanları aslında ortak arenalar. Bunlar, sadece konferans ya da söyleşiler değil; atölyelerin de oluşturduğu alanlar… Bu alanlar aslında bireyin yeni bir sosyal ortam yaratabilmesine ve farklı alanlarda çalışabilmesine de olanak sağlıyor. Mekan tasarımı ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isterseniz, Stanford D.School tarafından yayımlanan “Mekan Yaratmak” adlı kitaba göz atabilirsiniz. Konu hakkında sormak istedikleriniz için Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilir, YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

Amerika’da lisans eğitimi almak son dönemde oldukça popüler bir hal aldı. Bu noktada; Amerika’yı iki ayrı bölge olarak nitelendirmek gerekiyor. Birincisi East Coast, diğeri ise West Coast… East Coast’taki üniversiteler ile West Coast’taki üniversiteler arasında bazı farklar bulunuyor. Bu sebeple; Amerika’da lisans eğitimi almak isteyen öğrencilerin, öncelikle bölüm seçimi yapmaları ve tabii ki hem East Coast’tan hem de West Coast’tan üniversite seçimi yapmalarını sağlamak gerekiyor.

Ancak unutmamalı ki; bu noktada, dikkat edilmesi gereken en önemli konu seçilecek olan platformlar. Bildiğiniz üzere en büyük platform: Common App. Stanford, USC ve özellikle Ivy Leagues; Harvard, Princeton, Yale, Columbia, UPenn gibi iyi üniversitelerin birçoğu Common App’te yer alıyor. Common App aslında stratejik bir platform. Çok düzgün doldurulması gerekiyor.  Bu platformun dışında, UC okulları var. Özellikle University of California’nın 9 tane üniversitesi tek bir platformda yer alıyor.

Özellikle Illinois bölgesinin ayrı bir platformu olduğu gibi, California’daki state üniversitelerinin de platformları farklı. Pek çok eyaletin kendi platformları olsa da aslında teke tek başvurular yapılıyor. Bunların başında Pratt gibi, Penn State gibi üniversiteler var. Bu üniversitelerin başvuruları kendi web siteleri üzerinden yapılıyor.

Amerika’da Lisans Eğitimi: Başvurular sırasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Başvurular sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli konu şu; bölüm seçimi konusunda nasıl hareket etmeniz ve ne tarz bir bölüme başvurmanız gerekiyor? Amerika’da lisans eğitimi başvurularınızı yaparken en çok dikkat etmeniz gereken konulardan bir tanesi, gideceğiniz bölümün hangi alanda iyi olduğunu ve sıralamada nerede olduğunu iyi biliyor olmanız… Seçeceğiniz bölümün özellikle seçeceğiniz üniversite ile paralel olması gerekiyor. Yalnızca üniversite iyi bir isme sahip olduğu için değil; seçeceğiniz alanda iyi bir eğitim verdiği için tercih etmelisiniz. Değer üretebileceğiniz ve 21. yüzyılın ihtiyaçlarına cevap veren bölümleri tercih etmeniz önem taşıyor. Bu noktada aslında stratejik yetenek yönetimi devreye giriyor.

Bugün üniversiteleri farklı jenerasyonlar adı altında sınıflandırabiliyoruz. 3. nesil üniversiteler, Araştırma-Geliştirme ve İnovasyon alanında çok iyi iken; Stanford, MIT gibi üniversitelerin de aralarında bulunduğu 4. nesil üniversiteler toplumsal değişimi sağlayan ve üniversite-sanayi iş birliğinin ötesine taşınan üniversiteler olarak biliniyor. Bu sebeple daha iyi bir eğitim ve toplumsal değer üretebilmek adına; tercihinizi Amerika’daki 3. nesil ve 4. nesil üniversiteler için kullanmanız gerekiyor.

Tercih Ettiğiniz Üniversite Sizi Hedeflerinize Ulaştırmalı

Üniversite seçimi, mesleki ve akademik anlamda bilgi ve beceriye sahip olmak için yapılıyor. Bu sebeple, gideceğiniz okulun akademisyenleri de oldukça önemli. Buna ek olarak; üniversitenin aldığı hibe ve bu hibenin kullanıldığı araştırmalar da bir o kadar önem taşıyor. Bu sayede sağlayacağınız network, sizin mesleki ve bireysel anlamdaki gelişiminizin yanı sıra; sizi başarıya götürebilecek, mutlu olabileceğiniz, hedeflerinize ulaşabileceğiniz pek çok yeni alanda da çalışmanıza da olanak verecek.

Tüm bu nedenlerle tercih edeceğiniz üniversitenin, hangi düzeyde, hangi yapıda olduğunun yanı sıra; isteklerinizle ne kadar uyumlu olduğu ve size ne kadar iyi bir platform oluşturup hedeflerinizi gerçekleştirme noktasında size ne kadar yardımı olacağına da bakmanız gerekiyor.

Amerika’da lisans eğitimi, üniversite ve bölüm seçimi, 21. yüzyılda öne çıkacak alanlar, stratejik yetenek yönetimi ve eğitime dair merak ettiğiniz her şey için Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilir, YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

2020 ve sonrasında eğitim teknolojileri büyük bir değişime uğrayacak. Peki; geleceğin eğitim teknolojilerinde nelerle karşılaşacağız? Eğitim teknolojilerindeki değişim, ortaokul, lise ve üniversite eğitimini nasıl etkileyecek?

Geleceğin Eğitim Teknolojileri: Hareketli Grafikler ve Dijital Öykü

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; günümüzde öğrencilerin pek çoğu, öğretmenler yerine internetten; YouTube ve benzeri platformlardan öğrenmeyi tercih eder duruma geldi. Öğretmenlerin ve klasik öğretme biçimlerinin yerini Motion Graphics (Hareketli Grafikler) ile anlatılan dersler almak üzere.  Peki; nedir bu Motion GraphicsMotion Graphics; grafik ve animasyonu birleştiren bir teknik. Grafik tasarımların oluşturulması ve ardından Affer Effects, Nuke, Fusion gibi programlarla hareketlendirilmesiyle Motion Graphics videoları oluşturuluyor.

Buna ek olarak; birkaç yıldır özellikle ilkokul ve ortaokullarda Dijital Öykü derslerde önemli bir yere sahip. Dijital öykü, hareketli grafiklere benzer biçimde ses, resim, video gibi araçlardan yararlanarak öğrencilerin daha kolay ve hızlı öğrenmeleri için oluşturulmuş birkaç dakikalık animasyonları tanımlamak için kullanılan bir kavram.

Makine Öğrenmesi ve Yapay Zeka

Eğitim teknolojileri ve meydana gelen tüm bu değişimler, öğrencilerin eksiklerinin de dijital platformlarda tespit edilmesine olanak veriyor. Öğrenciler dijital platformlar aracılığıyla değerlendiriliyor, test ediliyor, eksik yönleri ve bu eksikliğin kaynağı tespit edilip, giderilmesi mümkün olabiliyor.  Eğitim teknolojilerinin dönüm noktası da işte tam burada başlıyor. Özellikle standardize testler yerine dijital platformların kullanılması artık kaçınılmaz bir durum.

Bu alanda tahminlerin çok daha ötesinde bir hızla data oluşmasından dolayı artık şirketler için en önemli unsurlardan bir tanesi; eğitim teknolojilerinde Machine Learning (Makine Öğrenmesi) ve AI (Artificial Intelligence / Yapay Zeka) kullanmaya başlamaları… Peki bu durum ne gibi bir avantaj sağlayacak? Makine Öğrenmesi ve Yapay Zekanın yaratacağı fırsatlarla öğrenciler çok daha hızlı ve iyi öğrenme imkanı bulacak.

Online eğitim anlamında da değişim ve gelişimin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Gelişen ve değişen eğitim teknolojileri, az öncede sözünü ettiğimiz gibi öğretmenlerin pozisyonları açısından da önemli değişimler yaratacak. Bu anlamda öğretmenlerin eğitimlerini revize edip kendilerini eğitim teknolojileri konusunda etkin ve yetkin hale getirmeleri artık bir zorunluluk haline geldi. Artık yalnızca online eğitim yapmak bir anlam taşımıyor. Sunulan değerlendirmeler göz önünde bulundurularak bu alana yönelik iyileştirmeler yapılıyor olması da önemli bir konu.

Geleceğin Eğitim Teknolojileri: Sanal Öğrenme

Geleneksel öğrenme biçimleri, geleneksel öğretme ortamlarında uygulanmaya devam ediyor. Yani öğrenciler ve öğretmenler, sınıflarda, okul binalarında, klasik yöntemlerle bilgiye ulaşmayı sürdürüyorlar. Bugün hala en yaygın eğitim anlayışı geleneksel anlayış. Ancak son dönemlerde teknolojinin geldiği nokta eğitimi zaman ve mekandan bağımsız kılmaya başladı. Sanal öğrenme kavramı tam da bunu ifade ediyor. Öğrenciler ile eğitimcilerin bir araya gelebildiği çevrimiçi bir öğrenme ortamı ve sistemi…

Biyoloji, kimya, fizik alanlarından örnek verecek olursak… Laboratuvarların çok pahalı olması nedeniyle liseler artık tıpkı üniversitelerde olduğu gibi sanal laboratuvarlarda çalışmalarını yürütüyor. Öğrenciler artık hybrid öğrenme modeli ve karma öğrenme modeli (blended learning) olarak anılan yöntemlerle farklı laboratuvar ortamlarını, sınıf ortamlarını evinin rahatlığında seyredebilir konuma geliyor. Peki; bu durum nasıl bir avantaj sağlıyor? Özellikle maddi imkanları yetersiz okulların ya da öğrencilerin, kaliteli bir laboratuvar ortamının getirdiği olanaklarla hızlı, düşük maliyetli ve kaliteli bir eğitim almasına imkan veriyor. Bu durum aynı zamanda eğitimde herkes için ulaşılabilirlik sağlıyor.

Bu teknolojiler eğitimi çok daha etkin hale getiriyor. K12’den çıkan öğrenci dünyanın en iyi üniversitelerinde 1. ve 2. Sınıfta alabileceği dersleri almış, üniversite eğitiminde karşılaşacağı laboratuvar ortamıyla lise eğitimi sırasında karşılaşmış oluyor. Peki; bunun öğrenci için nasıl bir faydası var? İşte bu oldukça önemli bir nokta… Öğrenci, yüksek öğrenimde, inovasyon ve teknoloji alanında daha ileri bir noktaya gelme ve farklı başarılara imza atıyor olma şansı bulabiliyor.

Çoklu Zeka Kuramı

Burada bir konunun daha altını çizmek gerekiyor. Öğrencinin tüm bu süreçlerle birlikte pratik edinmesi de büyük önem taşıyor. Yani öğrencinin teorik anlamda edindiği bilgiyi pratiğe de adapte ediyor olması gerekiyor. Öğrencinin üzerinde çalıştığı bir konuyu inceleyip, eksiklerini testip edip, elde ettiği verileri makine öğrenmesi ya da yapay zeka ile daha iyi hale getiriyor olması önem taşıyan bir nokta.

Öğrencilerin, Amerikalı Gelişim Psikoloğu ve Profesör Howard Earl Gardner’ın geliştirdiği Çoklu Zeka Kuramı’ndan yola çıkarak kendi bireysel gelişimlerini, yetenek ve gelişim alanlarını tespit edip, kendi alışkanlıkları ve öğrenme biçimleri doğrultusunda ilerlemeleri gerekiyor. Gardner’ın yaklaşımına göre insan zekası farklı alt kategorilere ayrılıyor. 8 farklı alt kategori bulunuyor ve bu kategoriler insanın zekasını hangi alanlarda daha etkin kullanabildiğini belirleyebiliyor ya da sınıflandırabiliyor. Çoklu Zeka Kuramı her insanın yetenek alanlarının farklı olduğunu ve her insanın zekasını kendine özgü biçimlerde kullandığını ileri sürüyor.

Öğrencilerin yetenek alanlarının ve öğrenme biçimlerinin farkına varması, az zamanda kaliteli doğru dersler alarak ve eksiklerini daha rahat ve hızlı biçimde tamamlayarak eğitim aldıkları alanlarda uzmanlıklarını arttırmalarına olanak veriyor. Eğitim teknolojileri artık eğitimi genele değil bireysele yöneltiyor.

Stratejik Yetenek Yönetimi Önem Taşıyor

Stratejik yetenek yönetimi bu anlamda kıymetli bir konu… Öğrencinin kendi yetenek alanını, gelişim alanını bulması, mesleki yatkınlık oluşturması ve daha da önemlisi öğrenme hızını ve şeklini keşfetmesi kritik bir konu. Tabi buna ek olarak; yeni eğitim teknolojileri ile beraber eğitim platformlarında bilgi kirliliği meydana geleceği de bir gerçek. Bu sebeple; doğru bilgiyi hangi kaynaktan alacaklarını da tespit ediyor olmaları oldukça önemli. Bu bağlamda, konunun uzmanlarıyla ve akademik danışmanlarla çalışmak önem taşıyor. Geleceğin eğitim teknolojileri hakkında daha detaylı bilgi ve danışmanlık için Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Bir buluşunuz var. Ve bu buluşu nasıl koruyacağınızı bilmiyorsunuz. Buluşunuzu korumak için neler yapmalısınız? Patent nedir? Günümüzde ülkeler, firmalar, üniversiteler patente çok önem veriyor. Patent 21. yüzyılın en önemli inovasyonu koruma aracı. Patentler aynı zamanda ülkelerin, şirketlerin, üniversitelerin belli bir şekilde inovasyon ve teknoloji anlamındaki seviyesini de gösteriyor. Ama illa ki patent de gerekmiyor. Mesela Coca Cola.

Fikrini gizli tutuyor ve patent almıyor. Patent alsa bütün fikri ortaya çıkacak. O yüzden bu fikir gizlilik içinde kalıyor ve belli bir şekilde patent almadan da fikrin korunmasını sağlıyor. Öte yandan Elon Musk, Tesla arabalarının patentlerini almayarak bilgiyi ve fikri açık tutuyor. Amaç ne? Elektrikli arabaların daha hızlı bir şekilde yayılmasını ve yaygınlaşmasını sağlamak. Patentlerin asıl olarak bir fikrin korunmasını ve aynı zamanda o fikrin üzerine bir şekilde bir gelişim ve birikim sağlanmasını da amaçlıyor.

Patent Nedir? Ne İşe Yarar?

Patentler sanayileşmenin yaygınlaşmasıyla yeni ürünlerin kullanım hakları konusunda ortaya çıkan ihtiyaçlarının bir sonucu. Buluş yapmaya özendirmek, yenilikleri ve yaratıcılığı teşvik etmek ve buluşlarla elde edilen teknik çözümlerin sanayide uygulanması amacıyla buluşun kullanma hakkının kime ait olduğunu gösteren resmî bir belgedir patent. Patent ile amaçlanan, bir buluşu ya da yeni bir ürünü ortaya çıkaran kişinin bu buluş ve ürün üzerindeki haklarını güvence altına almak demek. Buluşların sadece noter kanalı ile korunması veya noter evrakları ile hak iddia edilmesi mümkün olmuyor. Hukukî olarak hak iddia edebilmek ve izinsiz kullanımları durdurabilmek için tek geçerli yol patent belgesi alınması. Çünkü sadece patent başvurusu ile buluşun yeni olup olmadığı, önceden başka biri tarafından bulunup bulunmadığı anlaşılabilmektedir. Patent genellikle sadece alındığı ülkede geçerlidir.

Bir buluşun tüm dünyada uluslararası şartlarda geçerli bir patentinin olabilmesi için farklı bir başvuruya ihtiyaç vardır. Dolayısı ile Türkiye’de alınmış bir patent sadece Türkiye içinde sahibine hak sağlamaktadır. Patent İş Birliği Anlaşması dahilinde, tek bir başvuru ile birden fazla ülkede patent alınabilmektedir. Yabancı bir ülkede patent alınmak isteniyor ise, o ülkenin ilgili patent kurumuna başvurulması veya gerekli olan merciye yani Dünya Patent Örgütü ya da Avrupa Patent Örgütü gibi bir örgüte başvurmak gerekmektedir. Aslında bütün bunları tek çatı altında toplayan terim; Fikrî ve Sınaî Mülkî Haklar olarak biliniyor. Fikrî ve Sınaî Mülkî Haklar kavramında “patent” ile “marka” genelde karıştırılıyor. Marka bir ürünün isminin alınıp tescillenmesi ve o ürünün belli bir şekilde o bölgede ya da global anlamda korunmasını içeriyor. Halbuki patent öyle değil. Patent; o ürünün teknik özelliklerini istemler bazında göstererek nerede, nasıl, ne şekilde ve ne zaman kullanılacağını gösteren teknik bir belge.

Buluş ve Patent

İhtisaslaştığınız bir alanda bir problemi daha kısa bir sürede veya daha farklı bir şekilde çözüyorsanız bu bir buluş demektir. Eğer farklı bir problemi daha önce bulunmuş bir buluş ile çözüyorsanız da bu bir buluştur. Bunun bir örneği Viagra mesela. Viagra farklı bir problemi, farklı bir hastalığı çözmek için bulunmuşken, bu ürün farklı bir nedenden dolayı kullanılmaya başladığında bunu yeni bir patent ile lisanslamak mümkün oluyor. Buluşun, belli bir şekilde, farklı bir problemi daha, tekrarlanabilir şekilde çözüyor olması gerekiyor.

Buluşun en önemli vasfı teknik bir özelliğe sahip olmasıdır. Sadece fikir aşamasında kalan değil, bu buluşun aynı zamanda teknik anlamda bir özellik sahibi olup, bir sorunu çözmesi gerekiyor. Buna en iyi örneklerden bir tanesi: Zaman Makinesi. Bugün Google Patent’te bile zaman makinesi var. Ama patent için başvurmuş olsa bile bu ürün aslında lisanslanabilir bir ürün değil. Neden? Çünkü zaman makinesi her ne kadar fikrî olarak yer alsa da lisanslanması çok güç. Çünkü tekrarlanması veya gerçekten hayata geçirilmesi çok zor.

Patent Nedir? Hangi Buluşlar Patentlenebilir?

Bir buluşun patentlenebilmesi için mutlaka yenilik basamağına sahip olması ve bakıldığında dünya çapında yenilik içermesi gerekiyor. O yüzden genelde patent başvurusu yapmadan önce dünya çapında araştırma yapılır. Dünya çapında araştırma yapılırken gerçekten o buluşa benzer patentler araştırılır ve bakılır. Genelde bu patentler alınarak, patent yazılırken ya da yeni bir patentin üzerinde gerçekten farklılık yaratmak istenirken söz konusu patentler referans alınarak daha iyileştirilir. Bugüne kadar yapılan tekniğin daha ötesinde bir basamağın yer alması gerekiyor. O yüzden tekniğin, yenilikçilik getiren buluşun özellikle tanımının yani istemlerinin basamak basamak çok iyi anlatılması gerekiyor. Her patent sanayiye uygulanmıyor. Ama aslında aranan patent tarzı lisanslanabilir patent. Yani mümkün olabildiğince yaşama geçirilen, sanayide uygulanan patentler aslında kıymetli patentler.

Patent Nedir? Neler Patentlenemez?

Peki, neler patentlenemez? Genel ahlaka aykırı ya da etik değerleri çiğneyen buluşlar ve fikirler patentlenemez. Bitki ya da hayvan türlerinin çoğaltılması ile ilgili buluşlar veya fikirler yine patentlenemez. Ama bu arada, genetiği ile oynanıyor ise ya da farklı tohumlar oluşturuluyor ise bunlar patentlenebiliyor. Bu da aslında bu konunun sakıncalı bir yeri. Ürün patentlendiği için bir başka ülke ya da kurum tarafından üretilemediği için birtakım sakıncalara sebebiyet verebiliyor. Patent kanunlarında her ülkenin ve de dünyanın belli açıkları var. O yüzden o açıklar vasıtasıyla belli ülkelerde patentler verilebilir, bazı fikirler korunabilir ya da delinebilir. Keşifler ve matematiksel teoriler de patentlenemiyor. Özellikle soyut kavramı patentlemek gerçekten çok zor. Edebiyat ve sanat eserlerini patentlemek de mümkün olmuyor.

Ama ne zaman ki belli bir şekilde bir teoriyi, bir araca, gömülü yazıma dönüştürüyorsunuz; veya belli bir sanat eserini dijital kopya ya da farklı bir kullanım için hazırlıyorsunuz; o zaman o ürün patentlenebiliyor. Çok yakın zamana kadar kodlamalar veya algoritmalar da patentlenmiyordu. Ama son dönemdeki büyük değişimle beraber özellikle yapay zekâdaki değişimler ve algoritmaların patentlenmesi çok ciddi yeni bir ajanda oluşturdu ve patent kurumları artık algoritmaları da patentler konuma geldi. En önemli konulardan bir tanesi de şu: İnsanî değerler açısından, insanî anlamda yapılan ameliyatlar, cerrahi müdahaleler veya tedaviler de patentlenemez konumda. Akıllı telefonların kendisi patent olarak yer alırken, akıllı telefonlarda kullanılan uygulamaların bir kısmı, web sitesi tasarımları veya sanat eserleri, edebiyat eserleri, Fikrî ve Sınaî Mülkî Haklar içinde Fikrî Haklar başlığı altında yer alıyor.

Patent Nasıl Alınır?

Patent alımı için stratejik bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Patent alımında en önemli basamak, o patentle alakalı dünya araştırmasının yapılmasıdır. İyi bir dünya patent taraması gerçekten o patentin uzun mesafeli olarak korunmasını sağlayacaktır. Türkiye için resmî otorite, Türk Patent Enstitüsü’dür. İsmi, Türk Patent ve Marka Kurumu olarak değiştirilmiştir. Patent başvurusu yapabilmek için buluşu anlatan tarifnameyi ve istemleri hazırlamak gerekmektedir. Öncelikli olarak “Buluş bildirim formu” (BBF) hazırlamak gerekiyor. Bu BBF’yi hazırlarken en çok dikkat edilmesi gereken unsur ise daha önce bu alanda alınmış patentlere bakmak ve detaylı bir analiz yapmaktır.

Başvuru yurt dışında gerçekleştirilecek ise yurt dışındaki resmî otoritelere yönelik yapılmalıdır. Direkt olarak yabancı bir ülkeye patent başvurusu yapmaktansa öncelikli olarak Türkiye’de patent başvurusunu gerçekleştirmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi, o buluşun Türkiye’den çıktığının bilinmesinin önemli oluşudur. Bu aynı zamanda millî bir değer. Türkiye’de başvuru yaptıktan sonra PCT Amerikan patenti ya da Avrupa patenti başvurusu gerçekleştirilmelidir. Ancak eğer siz firmanızı Amerika’da kurduysanız, Amerikan pazarına hitap ediyorsanız, birinci derecede Amerika’daki bir ihtiyacı karşılamak için yola çıktıysanız, o zaman o patentin Amerika’dan başvurusunun gerçekleşmesi daha doğrudur.

Patent Nedir? Patent Ücretleri Ne Kadardır?

Eğer bir fikriniz varsa illa ki profesyonel anlamda bir patent firmasına başvurmadan, e-devlet üzerinden de patent başvurunuzu yapabilirsiniz. Pek çok öğrencim bir patent firması yerine kendi fikrini dikkatli bir şekilde yazarak e-devlet üzerinden de başvurusunu gerçekleştirmekte. Bu başvurunun ücreti 100 Türk Lirası’nın altında. Ama eğer siz daha profesyonel, sanayi odaklı bir patent başvurusu yapacaksanız o zaman profesyonel anlamda bir firmaya ihtiyaç duymaktasınız. Vekil olan ve alanında uzmanlık gösteren patent firmalarını tercih ediyor olmanız lazım.

Patent firmasını tercih ederken en çok dikkat edeceğiniz konu elbette ki ihtisaslaştıkları alanlardır. O yüzden sizin hangi alanda patent başvurunuz olacaksa o alanda uzmanlığı olan bir patent firmasını tercih ediyor olmanız gerekiyor. Patentin yapısına ve özellikle de araştırmasına göre patent fiyatlarında farklılık vardır. Eğer siz düzgün bir patent başvurusu yapacaksanız bu rakam genel itibarıyla 1.500 ila 3.000 Türk Lirası arasında değişmektedir. Ama daha iddialı bir sanayi patenti olacaksa ve bu birkaç tane birlikte patent içeriyor ise bu rakam tabii ki yükselecektir. Bu durum aynı şekilde Amerika için de geçerli. Amerika’da 300 Dolara da, 900 Dolara da, 1.000 Dolara da başvuru yaparken; daha iddialı, daha ciddiyet gösterilen mesela bir ilaç başvurusu yapıyorsanız, bu rakam 10 bin – 20 bin Doları bulacaktır.

Patentin Önemi

Patentler aslında o alandaki bilim haritalarını da bize vermekte. Bu nedenden dolayı eğer bir alanda uzmanlaşmak ve o alanda daha çok ilerlemek istiyorsanız alandaki patentleri dikkatli bir şekilde takip etmenizi tavsiye ederim.

Bu alanda tavsiye ettiğim ilk internet sitesi WIPO’nunkidir. Ayrıca Google Patents diye girdiğinizde girdiğinizde aynı şekilde alanınız ile ilgili pek çok patente rastlayabilirsiniz. Burada en çok dikkat edilmesi gereken konu, patentin araştırması yapılırken arama motoruna gireceğiniz anahtar kelimelerdir. Arama motorundaki anahtar kelimeler sizin gizli kalmış olan patentlere ulaşmanıza da sebep verir. Fikrî ve sınaî mülkî haklar olarak tanımladığımız marka başvuruları, patent başvuruları ve faydalı model başvurularında özellikle takip önemlidir. Patent farklı, zahmetli ve aynı zamanda pahalı bir süreç. Patent nedir sorusu aslında kapsamlı bir konuyu açıklamaktadır. Türkiye’de TÜBİTAK’ın veriyor olduğu veya Sanayi Bakanlığı’nın desteklediği ya da üniversiteler bazındaki birtakım araştırma fonlarından patentlerinizin maliyet süreçlerini karşılayabilirsiniz. Bu kurumların ve organizasyonların linklerini açıklamalar kısmında bulabilirsiniz. 

Konu ile ilgili daha fazla bilgiye web sitesi üzerinden ya da YouTube kanalımdan da ulaşabilirsiniz. Ayrıca, sorularınızı da YouTube yorumlar kısmından bana iletebilirsiniz. 

Read More

Akıllı Tarım stratejileri aslında bugünkü pek çok ihtiyacımızı karşılar durumda. Özellikle akıllı tarlaların oluşması için suyu, nemi ve sıcaklığı ölçen bir sistem oluşturuyor. Üstelik bu sistem ile tarla ve bahçe tarzı yerler istediğiniz her zaman kontrol edebileceğiniz bir sistem oluyor.

İnsan nüfusunun ilerleyen yıllarda artın 10 milyarlara çıkacağı düşünülüyor. Böyle bir nüfus artışında gıdaların artık daha iyi kontrol edilmesi gerekiyor. Yenilikçi uygulamalar artık kaçınılmaz bir gereklilik. Bu süreç içerisinde bazı noktalar oldukça önemli.

Bu önemli noktalardan bir tanesi de dijital dönüşümün getirmiş olduğu teknolojik değişimden faydalanabilmek. Nesnelerin interneti bu yüzden oldukça önemli bir gelişimdir. Nesnelerin interneti gezegenimizdeki tüm teknolojik parçaların birbiriyle iletişim sağlamasıdır.

Gerçekte bizim bütün kullandığımız gıdanın özellikle tohumdan sofraya kadar takibini sağlayabilecek bir sistem bizlere sunuluyor. Nesnelerin interneti teknolojisi evlerin, fabrikaların ve şehirlerin yanı sıra en önemlisi çiftliklerin, tarlaların ve sera gibi yerlerin daha yoğun kullanılmasına ve takip edilmesini sağlamış oldu.

Bu teknolojiye aynı zamanda ‘Yeşil Devrim‘ ismi de verildi. Çünkü bu sistemler tamamen doğanın daha verimli kullanılması için geliştirilmiş durumda. İnsanlar bahçe ya da tarla gibi alanlarını bu sayede telefon ya da bilgisayar gibi birçok elektronik alet ile nerede olursa olsunlar kontrol edebilecekler.

Nesnelerin İnterneti ve Gıda Kontrolü

Nesnelerin interneti teknolojisi içinde bulunduğumuz çağda sürdürülebilirlik ve gıdanın kontrolü konusunda önemli bir hale geliyor. Bu sayede ilk kez tarlada ne olduğunu görebilmek ve bu anlamda da tedbir almak mümkün hale geliyor.

Nesnelerin interneti sayesinde gittikçe azalan su kaynaklarının daha iyi kullanılabilmesi de mümkün hale geliyor. Özellikle toprağın farklı seviyelerinde kullanılan sensörler ile bu süreç çok daha ayrıntılı bir şekilde takip edilebiliyor.

Sıcaklık, nem, mantar oluşumu ya da toprağın elektriksel iletkenliği gibi tüm değerler bu sayede ölçülebiliyor. Üreticiler bu sayede bulundukları her yerde en zor bilgilere bile rahatça ulaşabiliyor.

Ayrıca zararlı hastalıklar ve organizmalara karşı da önceden hareket etme ihtimalleri doğmuş oluyor. İlaçlama ve gübreleme gibi tarımsal üretim sürecinde kritik bir öneme sahip olan etkenlerin doğru zamanda, gerekli ölçüde ve gereken yerlerde yapılması da sağlanmış oluyor.

Bu sayede çiftçilerin pek çok riski oldukça düşmüş oluyor. Hem iş yükü de azalmış oluyor hem de aynı zamanda sürecin kontrolü de maksimum verim ile sağlanmış oluyor. Geleceğin tarım sistemleri için sadece bu tür takip işler değil yeni tarım araçlarına da ihtiyaç duyulmakta.

Akıllı Tarım Makineleri ve Araçları

Dronelar sayesinde hiç ulaşılamayan yerlere ilaç ya da belli bir şekilde tohum atmak mümkün. Bu tarz teknolojilerin artık stratejik olarak kullanılması zorunlu hale gelmiş durumda. Tarımsal üretim faaliyetlerinin ötesinde özellikle yenilikçi uygulamaların depolama ve dağıtım süreçlerinde de kullanılması oldukça önemli bir konu.

Depolardaki mahsulün durumunu raporlayan sistemler ya da tüketiciye besinin üretim süreci hakkında bilgi veren uygulamalara kadar birçok yeni konu gündemde. Dünya üzerindeki tüm kaynakların doğru bir şekilde kullanılmasını sağlayacak dijital teknolojiler sayesinde asıl önemli olan insan sağlığının daha iyi hale gelmesi.

Ayrıca akıllı tarım makinaları gelişerek ileride birçok kişiye de yeni iş olanağı sağlayacak bir teknoloji olacak. Drone ve mahsul kontrol sistemleri bu makinelere verilebilecek en basit 2 örnektir.

Dünyanın Korunması

Nesnelerin interneti sayesinde sadece tarımsal bölgelerdeki gelişim değil doğal tüm kaynaklarımızı daha iyi korumamız ve kullanmamız mümkün hale gelebilir. Böyle bir durumdan söz ederken bu teknolojilerin artık tarım bölgelerinde yaygınlaşmasını sağlamak gerekiyor.

Aynı zamanda bu konu ile ilgili olarak önemli yatırım kaynaklarının da bu alana sevk edilmesi gerekmekte. Hem girişimciler hem de yatırımcıların akıllı tarım alanına yönelmesi hem kendileri hem ülkemiz hem de tüm dünya için pozitif sonuçlar doğuracaktır.

Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için web sitesi üzerinden iletişime geçebilir ya da Doç. Dr. Gamze Sart’ın Youtube kanalını takip edebilirsiniz.

Read More

Sosyal girişimcilik toplumun dönüşümünde kritik bir öneme sahip. Sosyal dayanışma fırsat eşitliğini sağlamayı amaçlayan bir alan. Hiyerarşik bir düzenin aksine, her kesimden insanın uzmanlık alanına göre belli bir sorumluluk çerçevesinde yer almasına olanak veren bir platform. Amaç sorunların üstünü örtmek değil. Problemleri gerçekten ve derinlemesine inceleyip çözüm sunabilmek…

1. ve 2. Dünya Savaşlarının ardından devletlerin ve ülkelerin yetersiz kalmasıyla sivil toplum kuruluşları devreye girdi. Ancak; bir süre sonra Birleşmiş Milletler (UN) ya da Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi kuruluşları ya da bölgesel kuruluşlar da yeterli olmamaya başladı. Bu sebeple, sivil toplum kuruluşlarının ötesinde, teknolojiyi kullanan ve insana daha hızlı bir şekilde dokunabilecek sosyal girişimler ve inisiyatifler ortaya çıktı.

Sosyal Girişimci Kimdir?

Sosyal dayanışmanın en önemli güç kaynaklarından biri sosyal inovasyonu da oluşturan, sosyal girişimcilik. Sosyal girişimciler, sermayesini, toplum yararına kullanmak isteyen şirketler, girişimciler ya da toplumları yönlendiriyor ve bu noktada bir kültür oluşturmayı amaçlıyor. Kısacası bu girişimlerin odak noktası toplumsal fayda sağlamak oluyor.

Sosyal girişim ve sosyal girişimci kavramları dünyada ilk kez Bill Drayton tarafından kullanıldı. Drayton, aynı zamanda; sosyal girişimciliği teşvik etmeyi amaçlayan bir organizasyon olan ASHOKA’nın da kurucusu. Bugün, ASHOKA’nın 93 ülkede 3.500’ün üzerinde destekçisi bulunuyor. Türkiye’de bu ülkelerden bir tanesi… 2014 yılından beri Türkiye’den 30 destekçi, birden fazla projeyle ASHOKA’da faaliyet yürütüyor. Türkiye ve dünyadaki ASHOKA destekçileri, insan hakları, sağlık, eğitim, çevre, kalkınma gibi alanlarda çalışmalar yapıyorlar. Bu çalışmaların bir amacı da devlet ve hükümetleri ya da karar vericileri bilinçlendirmek ve bu faaliyetlerin içinde yer almalarını sağlayabilmek.

Sosyal Girişimcilik Nedir? Bilişim Çağında Sosyal Dayanışma

Teknolojinin günümüzde geldiği nokta sosyal girişimcilerin kendi niteliklerini arttırmalarına ve ulaşmak istekleri kitlelere daha kolay ve hızlı şekilde ulaşmalarına olanak veriyor. “Endüstri 4.0” olarak da nitelendirilen bilişim çağında, yazılım ve uygulamaların daha üretken hale gelmesinin neticesinde, robotik sistemler ve yapay zeka da artık sosyal inovasyon içinde yer alıyor. Sosyal girişimcilik çatısı altındaki projeler aracılığıyla ihtiyaçlar artık çok daha hızlı biçimde tespit edilebiliyor ve karşılanabiliyor.

Sosyal Dayanışma Projeleri

Dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden biri olan Intel her yıl “Make It Wearable Challenge” adlı bir yarışma düzenleyerek genç girişimcilerin teknoloji temelli projeleriyle toplumsal değer yaratabilmelerine olanak veriyor.

İngiltere’de bir grup girişimcinin geliştirdiği robotik el, son yıllarda dikkat çeken projelerden bir tanesi… Geliştirilen bu biyonik el, önceki örneklerinden farklı olarak biyolojik bir elin fonksiyonlarına benzer bir işlev görüyor. Daha önemlisi artık daha düşük maliyetlerle üretilmesi mümkün olabiliyor. Türkiye’de de sosyal girişimcilik için çok güzel örnekler var. Örneğin, OTSIMO… OTSIMO adlı girişim, pek çok otizmli çocuğun öğrenme becerilerini geliştirmeyi amaçlıyor.

Teknolojinin sosyal girişimler konusundaki katkısına bir diğer örnek ise Association Passionate… Temel hedefi, çocuk ölümlerinin önüne geçmek olan program, çeşitli hastalıkları olan çocukları bir veri tabanına kaydediyor. Bu sayede, tedavi edilmelerine ve tedavilerinin aktif biçimde takip edilmesine olanak veriyor.

Kültürümüzün çok önemli bir parçası olan yardımlaşma, teknolojinin de katkısıyla güzel projelere dönüşüyor. Boğaziçi Üniversitesi’nin Ayvalık Okulları Projesi gibi projeler toplumda önemli bir fark yaratıyor. Ayvalık Okulları Projesi, 2015 yılından beri devam ediyor. Ayvalık ve civar köylerinde ekonomik nedenlerle eğitime ve sosyal etkinliklere yeterli erişim sağlayamayan 7-11 yaş arası çocuklar spor, bilim ve sanat alanlarında yeteneklerini geliştirme fırsatı buluyor.

Sosyal Girişimcilik Nedir? Z Kuşağı Fark Yaratacak

Teknoloji ve inovasyon sayesinde, sosyal girişimcilik ve sosyal dayanışma alanlarında fark yaratacak projelere imza atılabiliyor. Daha güçlü bir bağ kurmak ve daha derinlemesine çözümler üretebilmek artık mümkün. Asıl amaç; daha fazlasına sahip olmak isteyen değil, paylaşan, değer üreten ve fark yaratan bir toplum olabilmek. Bu farkı yaratacak olan ise Z kuşağı ve gelecek kuşaklar. Sorularınız ve merak ettikleriniz için Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilir, web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Read More