Monthly Archives Ağustos 2020

Teknolojik beceriler her sektörde önemini arttırırken eğitimde büyük değişiklere neden oldu. Hem öğretmenler hem öğrenciler için değişime ayak uydurmak gereklilik haline geldi. Eğitimin amacı geleceğe bireyleri hazırlayarak kalifiye elemanlar yetiştirmektir. Bundan dolayı geleceğin eğitim teknolojileri; okulları, öğrencileri ve öğretmenleri şimdiden etkilemektedir. Pandemi döneminde ayak uydurulan uzaktan eğitimle birlikte eğitimde teknoloji bir ihtiyaç haline geldi. Eğitimin efektif olması için öğretmenler, öğrenciler ve okullar yeni düzene en uygun şekilde ayak uydurmalıdır. Peki, ama nasıl olacak? Eğitimde gereken teknolojik beceriler nelerdir ve nasıl sağlanır?

Öğretmenler için Teknolojik Beceriler

Eskiden öğretmenler kendi alanlarındaki yeni bilgi ve araştırmaları kontrol etmekle yükümlüyken şimdi teknolojik gelişmelerden de haberdar olmaları gerekiyor. Özellikle online eğitim söz konusu olduğunda öğrencilerin dikkatini toplamak, motivasyonu aktif tutmak gerçekten zor. Fakat teknolojik beceriler geliştiren öğretmenler motivasyonu yüksek tutmayı sağlayanlardır. Örneğin aktif bir öğretmene online eğitimin getirdiği oturarak ders vermek zor gelecektir. Ancak teknolojik araçları tanıyan bir öğretmense teknolojinin getirdiği avantajların farkına vararak durumu lehine çevirebilir. Bin bir türlü yeni uygulama sunumları ve görselleri, eğlenceli ve dinamik hale getiriyor artık. Hatta sınıf ortamını online hale getiren uygulamalar bile bulunmaktadır. Bunun için öğretmenlere düşen görev teknolojinin eğitimde kullanılmasına dayanan dijital pedagoji eğitimi almalarıdır.

Öğrenciler için Teknolojik Kabiliyetler

Öğrenciler için de durum benzer. Eğitim sisteminin teknolojiyle bağdaşmasıyla beraber teknoloji konusunda ileri düzey bilgiye sahip olan öğrenciler kariyerlerinde başarıyı yakalayabiliyorlar. Öğrencinin kendi emekleri sayesinde öğrenerek başarısını göstereceği bir döneme girdik. Bilgiyi edinmek bir tercih meselesi haline geldi. Uzaktan eğitimle kimin gerçekten dersi takip ettiğini kontrol etmek zor. Öğretmen belli bir oranda motivasyonu sağlayabilir fakat dinlemek istemeyen öğrenci kendi tercihini yapacak ve dinlemeyecektir. Aksine iç motivasyonu yüksek olan öğrencilerin gelecekleri emin ellerde olacaktır. Bilgiye ulaşım teknolojinin getirdiği rahatlıkla kolaylaşmışken teknolojik beceriler geliştiren gençler doğru bilgiye en kolay ulaşmanın yolunu bulacaklardır. Yeni şartlarda durumu teknolojik becerilerle avantaja çeviren gençler eskisinden bile daha iyi bir eğitim almış olacaktır.

Okullar için Teknolojik Beceriler

Okulların da bu durumda teknolojik ilerlemeye yönelik bir plan yaparak ciddi anlamda değişime girmesi gerekmektedir. İnovasyona değer veren kurumlar eğitimde çığır açacak. Okulların yıllık planlarını yapmaları büyük önem arz ediyor. Geleceğin ne getireceği belirsiz. Ancak elimizdeki imkanlarla eğitimi garanti altına alabiliriz. Olabilecek her türlü soruna karşılık teknolojik beceriler okulların da geliştirmesi gereken bir alan. Aksi taktirde öğrenciler gerekli eğitimi alamayacak ya da geleceğe yönelik eksikler ortaya çıkacaktır. Online eğitim sisteminin getirdiği farklılıklarda ders anlatma biçimlerinden, ders saatlerine ve sınav biçimlerine kadar her şey revize edilmelidir. Eğitimin aksamaması için yeni koşulların getirdiği ortama uyum sağlanmalıdır.

Read More

Yapay zeka; insan gibi davranışlar sergileyen, sayısal mantık yürütme, hareket, konuşma, ses algılama gibi yeteneklere sahip, yazılımsal ve donanımsal sistemler bütünü olarak adlandırılabilir. Yakın geçmişten bugüne üzerinde en çok çalışılan konular arasında yer alıyor. Dünya bilim haritaları en fazla patent alınan alanlardan birinin bu olduğunu gösteriyor. Kısacası; yapay zeka bilgisayarların insan gibi düşünmesine olanak veriyor.

Yapay zeka; birçok alanda olduğu gibi yaşam bilimleri alanında da devrim yaratacak. Dünya genelinde sağlık hizmetleri de bu değişimden büyük oranda etkilenecek. Hatta etkilenmeye başladı bile… Makine öğrenmesi ve yapay zekanın; doktorları, hastaneleri ve hatta bütünüyle sağlık sektörünü etkileyecek konuma geleceği düşünülüyor.

Hastalıkların Teşhis Edilme Yöntemleri Farklılaşıyor

Peki; bu değişim nasıl gerçekleşecek? İlk ve en önemli konu elbette hastalıkların teşhisi… “23andMe” olarak adlandırılan bir start-up, bu konuya verilecek en iyi örneklerden bir tanesi. Tükürük ile genetik hastalıkları teşhis edecek bir yapı sunuyor. Artık hastalıkların teşhis edilme yöntemleri farklılaşıyor. Örneğin; genetik haritalar ile kanser olma potansiyeli önceden tespit edilebiliyor.

Tıp eğitimi aslında büyük oranda tecrübeye dayalı bir eğitim… Bireyin 2-3 yıllık teorik tıp eğitimi sonrasında, daha çok, gördüğü vakalar üzerinden teşhis sunması söz konusu olabiliyor. Ama yapay bir zekayı göz önünde bulundurduğumuzda farklı bir tablo ile karşılaşıyoruz. İnsana karşı, yapay zekanın elinde bugüne kadar o alanda çıkmış tüm makaleler, aynı zamanda ortaya çıkmış tüm vakaların raporları yer alıyor. Makine öğrenmesi ise daha derin bir öğrenme biçimini destekleyerek hastalığın temel sebeplerini ortaya çıkarabilecek verileri değerlendiriyor ve ilişkileri buluyor. Üstelik her bilgi bir sonraki sefer için daha etkin olmayı sağlıyor.

Yapay Zeka ve Robotlar Ameliyatlara Destek Oluyor

Tıp alanında bir başka önemli konu ise ameliyatlar. Artık yapay bir zekanın ve robotların yer aldığı ameliyatlar ya da ameliyathanelerle karşılaşıyoruz. Doktorlara destek oluyorlar. Ameliyat öncesinde hastanın verilerini analiz ederek cerrahlara yol gösteriyorlar. Yeni ve daha etkin cerrahi teknikler geliştirebiliyorlar.

Yapay zekânın insan hayatını kurtaracağı bir başka alan da elbette acil servis… Trafik kazası neticesinde acil servise gelen bir hastayı düşünelim; teşhis ve etkin bir tedavi için incelenmesi gereken pek çok unsur olabiliyor. Fakat; yapay zeka ve makine öğrenmesi sayesinde veriler çok daha hızlı derlenip, analiz edilerek doktorlara sunulabiliyor.

Yapay Zeka İlaç Sektöründe Avantaj Sağlıyor

Yapay bir zekanın kullanıldığı bir başka önemli alan ise ilaç sektörü… İlaç geliştirmek oldukça maliyetli bir süreç… Maliyetin ötesinde zaman alan bir süreç… İlaç geliştirme sürecinde pek çok adım makine öğrenmesi sayesinde çok daha etkin bir şekilde gerçekleştirilip, denenebiliyor. Bu durum uzun yıllar sürebilecek çalışmaların süresini kısaltarak ilaç sektörü için önemli bir avantaj sağlıyor.

Bir başka önemli alan ise kişiye özel tedavi imkanları… Yapay zekanın mümkün olan en kısa sürede bireye uygun ilaçların ve tedavilerin bulunmasına ve uygulanmasına olanak verdiği biliniyor. Tek tip tedavinin yerine kişiye özel tedavi, terapi ve ilaçlar alıyor. Böylelikle hastanın çok daha hızlı iyileşmesi ve daha uzun yaşaması mümkün oluyor.

Yapay zekanın sınırları ne kadar zorlayabileceği henüz bilinmiyor. Tıp alanında yapay zeka sayesinde hasta sayısının olabildiğince azaltılması ve doğru teşhisler ile kalıcı tedaviler sağlanabilmesi hedefleniyor. Konu hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak isterseniz Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilir, YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

Hollanda’daki üniversiteler gerek ülkemizde gerek ise dünyada son dönemlerde oldukça popüler olmayı başaran üniversiteler olmuştur. Bu popülerliğin tabi başlıca bazı sebepleri vardır. Bunlardan bir tanesi ise ülkenin üniversitelere ve öğrencilere eğitim konusunda çok destek olması. Hollanda genel olarak ülkenin her tarafındaki üniversiteler oldukça fazla yatırım yapmaktadır.

Bunun karşılığını ise uluslararası alanda üniversitelerin aldığı başarılar ile almaktadır. Bu başarı ile sadece Avrupa’dan değil dünyanın dört bir yanından öğrencileri ülkesine çekmeyi başarmıştır. Buna ek olarak öğrencilerin Hollanda içerisinde eğlenceli vakit geçirebileceği çokça yer olması da öğrencilerin burayı tercih etmesine az da olsa etkili olmayı başarmıştır.

1 – Hollanda’daki Üniversiteler –  Eindhoven Üniversitesi

Hollanda’nın en iyi üniversiteleri arasında gösterilen Eindhoven Üniversitesi 1956 yılında kurulmuştur. Aslında yeni sayılabilecek bir üniversite olmasına rağmen kısa zamanda oldukça başarılı işler ortaya çıkartan bir üniversite olmuştur. Tren ile üniversiteye erişim oldukça kolay. Tren istasyonunun hemen karşısında olan üniversitenin hemen yanında da devasa bir öğrenci oteli bulunmaktadır. Ayrıcı geniş ve bol yeşil alanlı çevresi de üniversitenin en belirgin özelliklerinden biri olmayı başarmıştır.

Eindhoven Üniversitesini diğer üniversitelerden ayıran bazı noktalar vardır. Teknolojik anlamda kendini en fazla yapılandırmış ve yenilemiş bir üniversite olması bu üniversiteyi çok farklı yapmaktadır. Bu yüzden üniversite kütüphanelerini tamamen yeniden yapılandırmıştır. Bu yapılanma ile artık kütüphaneler 21. yüzyılın getirdiği stratejileri kapsayacak bir hal almıştır.

2 – Hollanda’daki Üniversiteler: Tilburg Üniversitesi

Hollanda’daki üniversiteler arasında bir diğer önemli durak ise Tilburg Üniversitesi. Bu üniversite ekosisteme girmek isteyenler için çok önemli bir tercihtir. Eğer sosyal bilimler dışında yeni alanlar okumak istiyorsanız ve not ortalamanız yeterli değil ise o zaman her şeyi çok iyi bildiklerine emin olduğunuz 4 arkadaş bulmalısınız. Daha sonra ise düzgün çalışarak IB ya da AP sistemini güçlendirebileceğiniz belli arka kapı sistemleri oluşturup joint programlar ile beraber Tilburg diploması alabilirsiniz.

3 – Groningen Üniversitesi

Groningen Üniversitesi Hollanda içerisindeki en önemli üniversitelerden bir tanesidir. Bu üniversitenin 2020 ve 2040 arası için önemli hedefleri vardır. Üniversite ilk olarak kendisini ilk 100 üniversite arasında olma hedefi koydu. Daha sonra ise bunu ilk 50’ye çekti. Şu anda ise Groningen dünya listesinde 65. sırada bulunmaktadır. Ayrıca belli bölümlerde de ilk 20 içerisinde olmak isteyen Groningen Üniversitesi bu konuda yoğun çalışmalarına devam etmektedir.

Bunun için de ilk hedeflerinden bir tanesi gerçek olarak birinci derece belli alanlarda dikeyde büyümek. Bu anlamda üniversite yaşam bilimleri ile AI yani yapay zekayı birleştirmek için çalışmakta. Ayrıca Hollanda’da diş hekimliği okumak isteyen pek çok öğrencinin ülkedeki ilk tercihi burası olmaktadır.

4 – Amsterdam Üniversitesi

Amsterdam Üniversiteleri dünyanın dört bir yanına nam salmış üniversitelerden bir tanesidir. İnsanlık alanında Amsterdam Üniversitesi oldukça güçlüdür. Ayrıca Amsterdam Üniversitesi bölümleri arasında sosyal bilimler oldukça dikkat çekmektedir. Emperyalizmin getirdiği bir sonuç olarak Hollanda İngiltere’den sonra en fazla kolonisi olan devlettir.

Bu sebepten dolayı Amsterdam Üniversitesinin antropoloji ve sosyoloji alanları oldukça güçlüdür. Buna ek olarak psikoloji alanı da Amsterdam Üniversitesi içinde oldukça güçlüdür. Bu alan üzerine gerçek anlamda stratejik olarak çalışma alanlarını iyi belirlemiş bir üniversitedir. Amsterdam Üniversitesi 2020 – 2040 yılı arası müfredatını Stanford Üniversitesi’nde olduğu gibi değiştirmeyi planlıyor.

Hollanda’daki üniversiteler arasında oldukça yenilikçi bir üniversite olan Amsterdam Üniversitesi bu yüzden insanlık kavramını bütün bölümlere yaymak istiyor. Bunun sonucu olarak da bütün müfredatlarını değiştirecek ve yeniden yapılandıracaklar. Hollanda’da eğitim almak isteyen dünya üzerindeki pek çok öğrencinin genellikle ilk tercihi burası olmaktadır.

Çeşitli ülkelerdeki üniversiteler hakkında bilgi almak ve yurt dışında üniversite okumak adına tüm bilgilere ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart resmi internet sitesini ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca Gamze Sart resmi YouTube kanalından da benzeri konular ile alakalı videolara ulaşabilirsiniz.

Read More

“Facing the Storm” ya da Türkçe adı ile “Fırtınayla Yüzleşmek” IBM tarafından açıklanan, içerisinde bilgiler içeren bir konu olarak dile getirilmiş ve Boğaziçi Kariyer Merkezi Semineri kapsamında Doç. Dr. Gamze Sart tarafından ülkemizde anlatılan bir bilgi kataloğudur.

IBM bu kataloğu 2017 yılında yayımlamıştır. Bu katalog içerisinde hem güncel hem de kriz durumuna karşı izlenmesi gereken konular bulunmaktadır. Geleceğin meslekleri, ekosistem, İnovasyon gibi pek çok konu IBM tarafından adım adım açıklanmış ve anlatılmıştır.

Boğaziçi Kariyer Merkezi Seminerleri

Boğaziçi Kariyer Merkezi Seminerleri her yıl Boğaziçi Üniversitesine başlı olarak her yıl belirli tarihlerde alanında uzman kişilerin katılımı ile gerçekleşen bir seminerdir. Hem ülkemizde hem dünyadaki güncel durumların yanı sıra gelecek planlaması ile alakalı pek çok konu bu seminerlerde çözümleri ile dile getirmekte ve ülkemiz için oldukça öneme sahip seminer olarak dikkat çekmektedir.

Stratejik Yetenek Yönetimi

“Fırtınayla Yüzleşmek” adı altında yayınlanan katalog içerisinde inceleyeceğimiz ilk başlık stratejik yetenek yönetimidir. Kriz durumundan ve kariyer gelişimi açısından stratejik yetenek yönetimi ile insanlar kendi becerilerini, ilgi alanlarını ve ihtisaslarını ortaya çıkarmaları gerekmektedir. Bunun yanı sıra ihtiyaçlar ortaya çıkartılmalı ve finansal yeterlilik olarak stratejik hedefleri 6 yıllık planlara oturtmak gerekmektedir.

Tasarımsal Düşünce

İnsanlar kendi hayatlarını tasarımsal bir düşünce ile tasarlamalıdır. İnsanlar bu anlamda araştırmalı, empati kurmalı ve prototipleştirmelidir. Ama model olarak ise bu sıralama geriden ileriye doğru yapılmalıdır. İnsanlar ilk önce prototipleştirme planlarını uygulamaya başlamadır.

Sustainable Develepment Goals

İş ve kariyer merkezi konusunda alan bulunurken “Sustainable Develepment Goals” tarafından yayınlanan liste içerisindeki konulara dikkat ederek insanlar alanlarını bulabilirler. Özellikle; fakirlik, açlık, sağlık, kaliteli eğitim, cinsiyet eşitliği ve temiz su gibi konular bu listede oldukça önemli konulardır. Aynı zamanda listedeki ilk 6 konu bunlardır.

Alan bulmaya çalışırken ve alan yönelmesi yapılırken bu 6 konu üzerinde yönelmeler oldukça önemli olacaktır. Sadece ilk 6 konu değil liste içerisinde yer alan toplam 17 konunun hepsi çok önemlidir. Çünkü artık günümüzde dünya bu konular üzerine yönelmeye başlamış durumdadır.

Boğaziçi Kariyer Merkezi Semineri: Mesleki Alanlar

Mesleki alanlar konusunda biyoteknoloji, tıp ve nöropsikoloji alanları ilerleyen dönemlerde oldukça önemli alanlar olacaktır. Mühendis ya da sanat gibi bir meslek ile uğraşsanız bile insanlar kendilerini bu 3 ana alana bir şekilde bağlamaları gerekmektedir. Ayrıca mesleki odaklar konusunda da insanlar kendilerini iyi tanımalılar.

İnsan odaklı, fikir odaklı, veriler odaklı ya da nesneler odaklı olup olmadıklarını insanlar bilmeliler. İnsanlar bunların sadece birine ya da ikisine odaklı olmayabilir. Da Vinci bu odakların hepsine sahip iken Steve Jobs bunların 3 tanesine odaklı olmaktadır.

Geleceğin Meslekleri

Geleceğin meslekleri konusu uzun dönemdir söylenen ve dile getirilen bir konudur. Artık günümüzde pek çok meslek dünya ile birlikte bir değişime girmekte. Bu değişim hem yeni mesleklerin ortaya çıkması hem de artık bazı mesleklerin birbiri ile iç içe geçmesi ile alakalı bir durum. Bunun yanında bir de günümüzdeki mesleklerin bazılarının artık daha ön plana çıkacağı da bilinen bir durum.

Biyoteknoloji, tıp ve psikoloji gibi konular artık ilerleyen dönemlerde daha da yaygın ve önemli bir rol oynayacak. Bunun yanı sıra temiz çevre, yenilenebilir enerji ve internet teknolojileri de artık daha da önemsenecek ve bu konulardaki iş imkanları iyice artacak.

Ayrıca geleceğin mesleklerinde yaratıcılığınızı ve üretkenliğinizi artıracağınız konularında içerinde insanların artık bulunması lazım. Bunlara ek olarak tabi ki de yapay zekalar artık hayatımızın her anında olacağı için insanlar artık mesleklerine bu yönde de çalışmalar yapabilirler.

Startup projeleri de artık günümüzde iyice yaygın olarak kullanılmakta. Ülkemizde de yavaş yavaş aktif olan startuplar için insanlar çalışmalar yapmalıdır. Özellikle yapay zekalar ile alakalı startuplar ilerleyen dönemlerde oldukça önemli olacağı için ülkemizde insanların bu alanlara önem vermesi oldukça yararlı olacaktır.

Sosyal İnovasyon

İnsanlar bu anlamda sosyal İnovasyon ve teknolojik inovasyonları oluşturmalıdır. Sosyal İnovasyon konusunda yeni networkler yani bilgi paylaşım ağları oluşturmak için çalışmalar ülkemizde olmuş durumda. İnsanlar sosyal İnovasyon konularında network oluşturmak ya da değer üretmek gibi konulara önem vererek hem kendilerine hem dünya üzerine yararlı olacak çalışmalar yapabilir.

Boğaziçi Kariyer Merkezi Semineri: Egosistem veya Ekosistem

Kariyer merkezi ya da iş alanları konusunda insanların ve özellikle ülkemizin en büyük ihtiyaçlarından bir tanesi ekosistem. Maalesef ülkemizin en büyük sıkıntısı ülkemizde ekosistem yerine egosistem anlayışının olması. Yani ülkemiz iyi günde 1 numaralı ülke iken kötü günde en son numaralı ülke olmakta. Bizlerin artık bunu değiştiriyor olması gerekmekte.

İnsanlar bu anlamda bireysel büyüme yerine birleşerek toplu büyümeleri sağlaması gerekmektedir. Maddi açıdan ya da her açıdan bireysel büyüme ile şirketlerin ya da kişilerin alacağı pay her zaman toplu büyümeden oldukça az olacaktır. İnsanlar bunları göz önüne alarak artık egosistemden ekosisteme geçmeleri gerekmektedir.

Yeni Nesil Beslenme ve Yaşam, Bioinovasyon Akademi, Kartın Bilgisayar ve Kodlama Eğitimi

Yeni Nesil Beslenme ve Yaşam, Bio-inovasyon Akademi, Kartın Bilgisayar ve Kodlama Eğitimi gibi konular ülkemizde kurulmuş ve network ağı sağlamak için oluşturulmuş yapılardır. İnsanlar bu anlamda bilgi paylaşımı ve bilgi ağını iyi anlamaları gerekmektedir. Artık 21. yüzyıl ile insanlar yaptıkları işi başkalarına ücretsiz olarak anlatmadan büyüyemeyecekleri bir çağa girmiş durumda.

Buna ek olarak insanların gelecek ile alakalı fikir ve planlarından vazgeçmemeleri gerekmektedir. Dünyada uluslararası alanda yapılan araştırmalar insanların 15 dakika bile plan kurmadan yaşamalarının insanların hayatını çok olumsuz etkileyecek hastalıklara sebep olacak enzimler salgıladığını ortaya çıkarmış durumda.

Bu anlamda ruh, beden ve zihin birlikteliği inanılmaz derece insanı maymun beyinden gerçek insan beynine getirecek bir birlikteliğe imza atmakta. Artık dünyada yeni bir Rönesans’ın içerisindeyiz. Bu Rönesans’ın kurucuları ve yapıcıları olanlardan olmak için çalışmalarımıza devam etmemiz gerekir.

Fırtınayla Yüzleşmek – Boğaziçi Kariyer Merkezi Semineri hakkında daha fazla ve daha ayrıntılı bilgilere ulaşmak için Gamze Sart resmi YouTube kanalını ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca benzer konularda uzman kişiler tarafından yorumlanmış ve anlatılmış videolara yine buradan ulaşabilirsiniz.

Doç. Dr. Gamze Sart resmi internet sitesinden kariyer merkezi odaklı bilgiler bulabilirsiniz. Bunun yanında geleceğin meslekleri ve psikoloji gibi hem günümüzün hem de geleceğin önemli konuları hakkında destek alabilir ve bu konularda bilgi sahibi olabilirsiniz.

Read More

Meslek seçimi ile ilgili sorular öğrenciler tarafından henüz daha lise döneminde bile oldukça merak edilen konulardan birisidir. Lise döneminde olan alan seçimi bizlere hayatımızın geri kalan kısmı için oldukça kritik ve önemli sonuçlar doğurabilir. Öğrencilerin ileride meslekleri ile alakalı yapacakları seçimler hayatlarının geri kalan kısmı için çok önemlidir.

Kimi insan ileride yapacakları mesleklere yıllar önceden karar verse de ilerleyen yıllarda bu kararın yanlış olduğunu fark edebilir. Tam da bu anda insanlar acaba meleğimi yanlış mı seçtim ya da acaba mesleğimi değiştirsem mi gibi soruları kendilerine sormaktadır.

Lise Meslek Seçimi

İnsanların entelektüel düzeyi artmaya başladıkça kendilerini bir alana ait görmezler. Ayrıca 21. yüzyılın ana kurallarından bir tanesi 2 disiplini bir araya getirerek çalışmak değil. Günümüzde pek çok öğrenci tıp isterken kendisini bilgisayar mühendisliğinde ya da mühendislik isterken kendisini bir anda film sektöründe bulmuş durumdadır.

Bu yüzden öğrenciler bu konularda panik yapmamalıdır. Lise meslek seçimi yaparken ya da ilerleyen dönemlerde öğrenciler bu konuda sakinliğini korumalıdır. Amerika öğrencileri mesleklere yönlendirirken oldukça başarılı bir politika izlemektedir. Amerika’da öğrenciler lise 2 sınıfında meslekler üzerine yerleştirilmiş olmakta.

Gençler bu konuda özellikle lise çağında 360 derecelik kariyer planlarını en az bir 120’ye düşürmelidir. Yani planlama yaparken kafalarında planlarını kendilerini göz önünde bulundurarak 3’te 1 oranında azaltmalıdırlar. Öğrenciler bunu yaptıkları takdir de keşke bu bölüme gelmeseydim gibi pişmanlıklar yaşamazlar.

Tıp bölümü kazandığı takdirde zamanında bu planlamaları yapmadığı için tıp bölümünden memnun olmayan öğrenciler üniversiteler içerisinde bulunmakta. Üniversite dönemi çok önemli bir dönem olduğu için öğrencilere lise zamanında stratejik ve planlı olarak çalışmalar yapmaları uzman kişiler tarafından oldukça önerilmektedir.

Bu yüzden öğrenciler 9. ve 10. sınıf dönemlerinde bölüm isimlerini fazla dile getirmemeliler. Öğrenciler eşit ağırlık ya da sayısal gibi bölümlere yönelerek en azından bu alanlar içerisinde seçeneklerini kendilerine göre sıralayabilirler. Artık üniversiteler çift ana dala ya da yan dal gibi konulara oldukça izin vermeye başlamış durumdalar.

Artık öğrenciler bir temel alanda okuduktan sonra başka bir alanda master yapabilmekteler. Bu konuda YÖK öğrenciler için inanılmaz hazırlıklar yapmakta. Pandemi krizi öncesi geleceğin meslekleri gibi konular üzerine de inanılmaz çalışmalara başlamış durumdaydı. Bu yüzden öğrenciler lise döneminde ilk başta okuyacağı bölümden önce sayısal ya da eşit ağırlık gibi alanları doğru seçmelidir.

Bölüm Seçimleri

Öğrenciler lise alan seçiminden sonra üniversite meslek seçimi konusunda bölüm seçerken bazı konulara dikkat etmelidir. Bu konuda dar ve geniş kapsamlı bölümler ön plana çıkmaktadır. Biyoteknoloji gibi spesifik bir alanda değil biyoloji gibi hukuk gibi daha geniş alanları seçmeleri önerilmektedir.

Ayrıca 2. sınıftan sonra ve master seviyesinde alanlarını seçmeleri ve uzmanlaşmaları bu konuda uzman kişiler tarafından öğrencilere önerilmektedir. Öğrenciler temelini sağlam tutarak lego gibi okumaları gerekmektedir. Tabanlarını geniş tutarak mesleklerini bu tabanın üzerine yerleştirmeleri gerekmektedir.

Biyoloji okuyup biyoteknoloji konusunda master yaparak profesör olan çok fazla insan bulunmaktadır. Benzer şekilde mühendislik okuyarak sağlık bilimleri ya da endüstri alanında master yaparak ilaç sektöründe olan çok sayıda mühendis bulunmakta. Öğrenciler geniş temel alanları seçerek kendilerini ilerleyen yıllarda daha üst bir seviyeye çok kolay verebilir.

Meslek Seçimi: Önem Verilmesi Gereken 5 Alan

Öğrenciler bölüm tercih ederken 5 alana önem vermeleri gerekir. Bu alanlar geniş bir taban sağlayacağı için öğrencilerin ilerleyen yıllarda bu taban üzerine bir üçgen kurması daha rahat olacaktır. Üçgen ne kadar geniş olursa öğrenciler için gelecekte üzerilerine bir şeyler kurması o kadar basit olacaktır. Dikkat verilmesi gereken 5 bölüm ise;

  • Yaşam bilimleri,
  • Bilişim teknolojileri,
  • Enerji,
  • Tasarım,
  • Eğitim teknolojileri.

Bu 5 alan oldukça önemli ve ilerleyen yıllarda da önemini iyice arttıracak alanlardır. Bu 5 alanı içeren bölümlere yerleştikten sonra ilerleyen yıllarda üzerinde oynamak çok rahat olacaktır.

Referansların Önemi

Meslek seçimi ya da diğer konularda oldukça önemli olan konulardan bir tanesi ise referanslar. Başarıya giden bir yolda öğrencilerin alacakları referansların oldukça büyük önemi olmakta. Lise ve üniversite hocalarının referanslarına öğrenciler çok fazla önem vermelidir. Akademik referansların dışında yapılan staj, yapılan sosyal sorumluluk projelerinde alınan referans mektupları öğrencilere ilerleyen dönemlerinde oldukça yararlı olacaktır.

Egosistem Yerine Ekosistem

Günümüz öğrencilerine gelecekteki meslek seçimleri için ve genel olarak hayat anlayışları için psikolojik danışmanlık alanında uzman kişiler egosistemden kaçarak ekosisteme geçmelerini önermektedir. Peki, bu tam olarak ne anlama gelmektedir?

Egosistem ülkemizde maalesef oldukça yaygın olarak kullanılan bir büyüme modelidir. Yani insanlar toplu olarak değil sadece kendi büyümelerini göz önüne alarak diğer herkesin büyümesini göz ardı etmesidir. Ekosistem ise tek başına değil toplu olarak büyüme modelidir. İnsanlar ya da şirketler bireysel olarak değil bir araya gelerek yardımlaşarak çok daha kolay bir şekilde ve daha hızlı şekilde büyüme yaşarlar.

Değişen Dünya Sisteminde Ülkemiz

Doğru meslek seçimi konusunda diğer bir dikkat etmemiz gereken nokta ise değişen dünya düzeni ve ülkemizin bu yeni düzendeki yeri. Değişen dünya düzeninde ilk dikkat çeken konu Avrupa’nın artık yaşlanıyor olması. Avrupa nüfusu gün geçtikçe yaşlanmakta ve insan gücüne daha fazla ihtiyaç duymaktadır.

Bunun yanı sıra Amerika ise iyice karışmış ve kendi sıkıntıları ile baş etmek durumunda kalmış durumda. Bu ülkelerin yanı sıra ise ülkemiz genç ve umut veren nüfusu ile oldukça dikkat çekmekte. Genç nüfusun fazla olması ve artık daha bilinçli bir neslin yetişiyor olması ülkemiz adına pek çok şeyi geride bırakarak önemli bir avantaja geçmiş durumda.

Meslek Seçimi: İnsanlar İçin Yararlı Üretim

Meslek seçimi ve meslek yönelimlerinde öğrenciler insan sağlığı için yararlı değerler üretmeye dikkat etmelidir. Bunun yanı sıra akıllı şehirler adı verilen çevre dostu ya da çevreye çok daha az zarar veren enerji üretimi gibi konularda öğrenciler çalışmalar yapması hem ülkemizin gelişimi hem de sağlıklı bir dünya için oldukça önemlidir.

Bunların yanı ek olarak bilgisayar bağımlılığı gibi artık günümüzün en büyük sorunlarına karşı üretilebilecek tedavi ya da karşı çözümler ile de insanlığa büyük fayda yapacak araştırmalar ve çözümler ülkemizde üretilebilir.

Eğer sizde meslek seçiminde zorlanıyorum ya da öğrenciler için meslek seçimi gibi konular üzerinde danışmanlık veya bu konular üzerine alanında uzman kişilerden bilgi arıyorsanız Doç. Dr. Gamze Sart resmi internet sitesini ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca bu ve benzeri konular üzerine alanında uzman kişiler tarafından yorumlanan ve açıklanan videolara ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart resmi YouTube kanalını ziyaret edebilirsiniz.

Read More

Değişim ve dönüşüm günümüzde dijital ortamlarda gelişim gösteren bir süreç halini almaktadır. Bilinçli farkındalık ile içimizde var olanı bütünsel olarak ele alarak karşılaşılan her türlü korkularla yüzleşmek gerekmektedir. Gerginlikleri, belirsizlikleri ve depresyonu kabul ederek süreci ona göre değerlendirmek oldukça önemli bir durumdur. Bilmediklerimiz de bizlere sunulan direktiflerle ve yaşanılanlarla bilmek ve görebilmek zaman içerisinde değişiklik göstermektedir.

Değişen zaman içerisinde 2045 yılını değerlendirecek olursak, çoğu kişinin vücuduna yerleştirilecek çiplerle farklı bir dönüşüme bürünmüş olunacaktır. Dünyanın 21. yüzyılda büyük bir değişim ve dönüşüm içerisinde olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bu büyük değişim içerisinde büyük bir ağ olarak devreye giren dijital ortamda değişim ve dönüşüm nedir sorusuna verilecek cevaplar merak uyandırmaktadır. Bu dijital ortamda oluşabilecek değişimler teknolojik, medyatik, evrensel ve çevresel olarak da değerlendirilmesi gerekmektedir.

Değişim ve Dönüşüm Nedir? Gelecekte Dijital Ortama Nasıl Etki Edecek?

Dijital değişim ve dönüşüm esasen 2070’lerde kendini fazlasıyla gösterecektir. Ama özellikle 2027 yılında dünya üzerinde ulus devletler kalmayacak. 2022 yılından itibaren belirecek olan büyük değişimler 2077 yılına kadar devam edeceği düşünülmektedir. 2027 sonrasından başlayarak 2077 yılına kadar dünya büyük bir değişimin içerisinde gelişim gösterecektir. Tüm bu sebeplerden ötürü an da kalacağım derken geleceği kaçırmamak son derece önemli bir husustur.

Tüm insanlık tarihinin geçmişi bilinirken gelecekle ilgili olan senaryoların tümünün de iyi biliniyor olması gerekmektedir. Bütün gelecek senaryolarını iyi okuyabilmek içinde, iyi bir okuryazar olmak ve kritik bir kimliğe bürünmek oldukça önemli noktalardandır. O yüzdendir ki insanlar çok uzun süreden beri tabiri yerindeyse nefessiz yaşamaktaydı. İnsanlar çok sıkışmış ve daralmış olduğu dönemlerden geçmekteydi.

Bu Sürecin İnsanlar Üzerindeki Etkileri

İnsanlar yaşadıkları ve bulundukları ortamlarda oldukça etkili rollere bürünmektedirler. Bulunulan ortamda birçok gencin, birçok anne ve babanın süreç içerisinde karşılaşmış olduğu çeşitli zorluklar bulunmaktadır. Bu zorluklar kimi tabire göre camdan duvarlar olarak ifade edilse de kişiler için bu sürecin atlatılması oldukça zor olmaktadır. İnsanların değişim arayışlarının hız kazandığı bu dönemde yaşanılan bir pandemi krizi insanları ve hatta dünyayı amiyane tabirle resmen durdurdu.

Bu süreç içerisinde insanlar birbirleri ile tekrardan karşılaştı ve bir araya gelme imkanı buldu. Pandemi süreci ile beraber insanlar uzaktan da olsa birbirleri ile konuşma imkanına kavuştu. Bu olay aslında tüm dünyanın nefes almasını, insanların bir kez daha düşünmesini, dinlenmesini ve dinginleşmesini de sağlamış oldu. Bu süreç aslında kaybettiğimiz çoğu değerin önemini bizlere bir kez daha sorgulatmış oldu.

Dijital ortamlarda değişim ve dönüşüm arayışı içerisinde bulunanlar nerelerde fiziksel, duygusal, zihinsel ve entelektüel olarak geri kaldıklarının arayışına girdiler. Çoğu genç için durum daha vahim olmaktadır. Onlar içinse, sınavlarla sıkıştırılmış bir hayat, iş dünyasında var olabilme çabası, kıdem alabilme ve iş bulabilme konusunda nefessiz kalındığı ortamlar inşa edilmektedir. Tüm bu nedenlerden ötürü bir şeylerin tekrardan düşünülmesi ve yapılandırılması dünya geneli için oldukça önemli olacaktır.

Read More

Bugünlerde, yurt dışı eğitim birçok öğrencinin hayali haline geldi. Öğrenciler bu konuda neler yapabilecekleri, nerede, nasıl, ne zaman eğitim almaları gerektiği konusunda bilgi almak istiyorlar. Yurt dışı eğitim lisans düzeyinde alınabileceği gibi lisans sonrasında da alınabiliyor. Yurt dışı eğitime giden süreç uzun ve zorlu bir süreç

İlk aşama elbette doğru üniversite seçimi ve doğru bölüm seçimi… Bu aşamada hangi ülkeye gidileceğinin belirlenmesi gerekiyor. Ülkeyi seçtikten sonra üniversite ve okul bazında araştırma yapılıyor. Bu noktada ise önemli olan hangi alanda uzmanlaşmak istediğiniz. Okul araştırmasını uzmanlaşmak istenilen alan üzerinden yapmak gerekiyor.

Yaşadığımız Yüzyılın İhtiyaçları Dikkate Alınmalı

Pek çok öğrenci üniversite seçimi yaparken üniversitelerin isimlerini ya da sıralamarını dikkate alıyor. Yurt dışı eğitim bağlamında elbette; Harvard Üniversitesi, Stanford Üniversitesi, MIT gibi üniversiteler pek çok açıdan ön sıralarda yer alıyor. Ama bu tek başına yeterli değil… Dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun olan öğrenciler işsizlik problemiyle karşı karşıya kalabiliyor. Bu durumun en temel sebeplerinden bir tanesi yaşadığımız yüzyılın ihtiyaçlarına cevap veren bölümleri tercih etmemiş olmak.

Yani aslında; okul isminden daha önemli olan tercih edilen bölümün gelecekte ne kadar ön plana çıkacağı ve buna ek olarak; 21. yüzyıl amaç ve hedeflerine ne kadar hizmet ettiği… Bu süreç doğru yönetilmediğinde pek çok öğrenci hayal kırıklığı yaşıyor. O yüzden üniversite seçimi ve bölüm seçimi konusunda stratejik davranmak gerekiyor.

Üniversite Seçimi Ne Zaman ve Nasıl Yapılmalı?

Peki; üniversite araştırmalarına ne zaman başlamak gerekiyor? Lise döneminde en doğru zaman 10. sınıfın başı, üniversite döneminde ise en doğru zaman 3. sınıfın başı… Başvuru sürecinde dikkat edilecek en önemli noktalardan bir tanesi başvurulacak üniversitenin koşullarını ve şartlarını iyi biliyor olmak…

Tercih edilecek okulları; “hayal okulları ve hayal bölümleri”, “gerçekçi okullar ve gerçekçi bölümler”, “garanti üniversiteler ve garanti bölümler” olarak gruplandırmak avantajlı bir durum olabilir. Örneklendirmek gerekirse; bugün Stanford Üniversitesi, “Symbolic Systems” Programı, çok tercih edilen bölümler arasında yer alıyor. Bu, “hayal okulu ve hayal bölümü” olarak değerlendirilebilir. Aynı üniversitenin çevre mühendisliği bölümünü tercih ederseniz bu daha “gerçekçi” bi bölüm olarak karşınıza çıkabilir. Buna ek olarak “garanti” üniversitelerin mutlaka tercih edilmesi gerekir. New York Üniversitesi, “Global Liberal Studies” bölümü buna örnek olarak gösterilebilir.

Kimi üniversitelerde; özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde herkes ilk iki yıl aynı dersleri alıyor. Bu sistem, çevre mühendisliği ile üniversiteye başlayıp, endüstri mühendisliğinden mezun olmayı mümkün kılıyor. Columbia Üniversitesi ve Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley bu sistemi uygulayan üniversiteler arasında yer alıyor.

Yurt Dışı Eğitim, okul ve bölüm seçimi gibi konularda daha detaylı bilgi almak için web sitemizi ziyaret edebilir. Aklınıza takılan sorular için Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilir ya da YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

Tasarım odaklı düşünme, inovasyon ve teknolojinin ilerlemesi açısından oldukça önemli bir nokta. Yaşadığımız yüzyıl dijital dönüşüm ve inovasyon çağı olarak anılıyor. Özellikle bireylerin ve toplumların ihtiyaçlarından yola çıkarak yeni ürünleri geliştirmek mümkün.

“Translational research” yani Türkçe adıyla, “Çevrimsel araştırma” olarak nitelendirilen yaklaşım aslında tüm paradigmaları değiştirdi. Peki; bu ne anlama geliyor?  Bu durum; laboratuvarda yapılan bir çalışmanın pazara girmesinin ötesinde; pazardaki ihtiyaca göre yeni ürünlerin geliştirilmesi anlamına geliyor.

Stanford Üniversitesi, dijital dönüşüm ve değişim bağlamında ihtiyaçları göz önünde bulundurarak bir model geliştirdi. Tasarım odaklı düşünme kavramının ortaya çıkmasıyla beraber tüm şirketler ve sivil toplum kuruluşları kendilerini yeniden yapılandırmaya başladılar. Bu yapılanma; üreticinin değil tüketicinin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendi.

Bu yöntem problem çözme stratejilerini de alt üst etti. Bir ürünün ya da hizmetin hiç olmadığı kadar kısa bir sürede ortaya çıkması ya da dönüşmesi kaçınılmaz hale geldi. Yakın geçmişte bir yılda birkaç ürün ortaya çıkarken tasarım odaklı düşünme ile birlikte ürün sayısının 100’ün üzerine çıktığı görülüyor. Buradaki amaç aslında deneme-yanılma yöntemi ile ürün üretmek ve olabildiğince mükemmelleştirebilmek.

Tasarım Odaklı Düşünme 5 Aşamada Gerçekleşiyor

Tasarım odaklı düşünme 5 aşamada gerçekleşiyor.

İlk aşama, “empati”. Bu noktada asıl amaç; tüketicinin asıl ihtiyacını olabildiğince anlayabilmek. Empati yoluyla bireyin kullanıcı olarak neye ihtiyaç duyduğunu öngörebilmek ve ihtiyacı olan ürünü sunabilmek…

İkinci aşama, “tanımlama”. Bu aşamada; ilk aşamada elde edilen veriler doğrultusunda problemin tanımlanması söz konusu oluyor.

Üçüncü aşama; “fikir üretme”. Bu aşama en önemli aşama olarak değerlendiriliyor. İhtiyaçları anlamak ve problemi tanımlamak gözlemler aracılığıyla gerçekleşiyor ancak; yeni bir fikir üretmek hiç de kolay değil. Bu aşama; disiplinler arası bir çalışma gerektiriyor. Mühendislerin, sosyal bilimcilerin, tasarımcıların bir arada olması gerekiyor. Bu aşama, aynı zamanda patentleme aşaması… Pek çok ürün bu aşamada patentleniyor ve korunuyor.

Dördüncü aşama, “prototipleme”. Bu nokta; gerçek anlamda uzmanlık gerektiriyor. Ortaya çıkartmak istediğiniz ürün için doğru malzeme ve makinelere ihtiyaç var.

Beşinci ve son aşama, “değerlendirme”. Değerlendirme aşamasında en önemli konu ürünün bireye katkı sağlaması.

Üniversite-Sanayi İş Birliği Önem Taşıyor

Bu tip çalışmalar yürütülürken üniversite-sanayi iş birliği büyük önem taşıyor. Çok daha hızlı sonuç alınmasına ve hızlı bir şekilde pazara girilmesine katkı sağlıyor. Artık devletler de bu tür yatırımları teşvik ediyor.  Amerika Birleşik Devletleri’nde özellikle Ar-Ge alanındaki en büyük fonlar bu tür yatırımlara yöneliyor. Aynı durum Türkiye’de, TÜBİTAK için de geçerli…

Kısacası; artık farklı bir bakış açısına ihtiyacımız var. Yerleşmiş kalıpların dışına çıkarak dünyaya bakmaya ihtiyacımız var. Birçok şeyi yeniden yapılandırmaya, yenilenmeye ve çok daha hızlı olmaya ihtiyacımız var. Tasarım odaklı düşünme hakkında daha detaylı bilgiye ihtiyaç duyuyorsanız Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilir, YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

Pandemi sonrası eğitim nasıl bir değişim sürecine girecek? Değişime nasıl uyum sağlayacağız ve büyümeyi nasıl sağlayacağız? Bunlar çok önemli konular arasında yer alıyor. Pandemi ile birlikte günlük yaşantımızda pek çok alışkanlığımızı değiştirmek durumunda kaldık. İmkanı olanlar uzun zamandır toplu taşıma araçlarını kullanmamayı tercih ediyor. Şehirler arası yolculuklarda uçak ve otobüslere mesafeli bir duruş söz konusu. Herkesin hayatı ciddi anlamda biçim değiştirdi. Büyük bir fırtına yaşadık ve bu fırtına henüz dinmiş değil.

Robotlaşma Gerçekleşiyor

Simpson, subliminal olarak mesajlarını verdi. Herkesin, robotların “rap rap rap” diye geleceğini düşündüğünü ancak; küçük algoritmalar yani küçük “solucanların” her yerde olduğunu söyledi. Kullanmakta olduğumuz telefonlarda, televizyonun içinde, Netflix’in içinde, kullandığımız bütün CRM yazılımlarında , banka hesaplarında. Robotlaşma bu algoritmaların üzerinden gerçekleşiyor. O yüzden stratejik bir yetenek yönetiminin yapılması gerekiyor. İlerleyen bu sürecin 1 milyar insanın ciddi anlamda iş kaybına sebep olacağını, o yüzden mutlaka becerilerinin yeteneklerinin ve bu anlamda da yetkinliklerinin arttırılması gerektiği düşünülüyor.

Gençlerin Kendi Hayatlarını Dizayn Etmesi Gerekiyor

Bu noktada gençlerin becerilerini, ihtisas alanlarını ve ilgili alanlarını tespit edip ihtiyaçlarını belirlemeleri gerekiyor. Kendilerini keşfetmeleri ve bu doğrultuda bir yol haritası çıkartmaları büyük önem taşıyor. Stanford Üniversitesi’nin en çok üzerinde durduğu konulardan bir tanesi kendi hayatınızın dizayn edilmesi… Gençlerin kendi hayatlarını dizayn etmeleri gerekiyor. Pandemi süreci mutlaka geçecek ve pandemi sonrası eğitim hiç şüphesiz bugünden farklı şekillenecek. Online eğitim ve online platformlar ön plana çıkacak.

Gençlerin mutlaka 3-6-12-24 aylık ve 6 yıllık planlar yapması gerekiyor. Bu nokta oldukça önem taşıyor. Hayatın bir takvimini oluşturmak ve bu takvim doğrultusunda ilerleyebilmek büyük bir avantaj… Buna ek olarak mindfulness olarak tanımlanan farkındalığın yükselmesi de önem taşıyor. Mindfulness, anksiyetenin azalması ve kişinin ilerlemesinin hızlanması konusunda yardımcı oluyor.

Yeni Sistemin Göbeğinde Yapay Zeka Yer Alacak

Pandemi sonrasında ilk karşılaşacağımız konu fakirlik olacak. Sıfır açlık ve tabi ki sağlıklı yaşam ve sonrasında da eğitim. Eğitimin kalitesi, cinsiyet eşitliği ve sağlıklı su… Pandemi sonrası eğitim sürecine başlandığında öğrencilerin üniversite ve iş seçimlerini, start-up ve spinout seçimlerini bu doğrultuda değerlendiriyor olmaları gerekiyor. Yeni sistemin tam göbeğinde yapay zeka yer alıyor olacak. Yani yaşam bilimleri alanında ilerlemek istiyorsanız yapay zeka, makine öğrenmesi ve datasize gibi konulara hakim olmanız gerekecek.

Bu süreç içinde aynı zamanda gençlerin, kendi hayatlarında oynayacakları rolleri iyi tespit ediyor olmaları gerekiyor. Pandemi sonrası eğitim ve yeni gelecekte savunma sanayi, otomotiv sektörü, biyoteknoloji, bilişim teknolojileri gibi alanlarda büyük değişimler yaşanacak. Yapay zekâ %55, blockchain %68 büyüyecek. Sağlık alanındaki teknolojiler %19 büyüyecek. Nano teknoloji %18 ile yeni alanlar oluşturacak.

Gençler hangi alanda yer alıyorlarsa,  o alanın spesifik teknolojisini, genel teknolojiyi, global ekonomik yapılanmayı, ihtisaslaşmayı ve organizasyon becerilerini geliştirip, özellikle hukuksal değişimleri görüyor olmaları gerekiyor. Bu süreç içinde becerileri açısından mutlaka okur-yazarlığı, dijital okur-yazarlığı, iş birliği, yaratıcılıklarını arttırıyor olmaları önem taşıyor. Hangi online, dijital alanlar ön planda olacaksa onun üzerinde duruyor olmak gerekiyor. Süreç içerisinde start-up’lar ile iç içe olmak gerekiyor. Start-up’ların, spinout’ların tüm altyapılarına destek veriyor olmak önem taşıyor.

Pandemi Sonra Üniversitelerin Durumu

Pandemi süreciyle birlikte online eğitim ve online platformlara geçiş gerçekleşti. Peki, pandemi sonrası eğitim sürecinde büyük kampüsler ne olacak? Pandemi süreci mutlaka bitecek ve pandemi sonrası eğitim yeniden yapılanırken kampüsler de kendi içinde buna göre yeniden yapılanacak. Üniversiteler her koşulda mutlaka var olacak. Üniversiteler, eğitsel tarafı ile kulüpleri ile okul dışı aktiviteleri, sosyal sorumluluk projeleri ile varlıklarını sürdürecek. Ancak; dünyada bazı üniversitelerin etkisi azalacağını söylemek mümkün…

Bu süreçle birlikte dünyayı iyi okumayı öğrenmek gerekiyor. Okuyan, analiz eden, sentezleyen konumda ve noktada olmak gerekiyor. Gençlerin, pandemi sonrası eğitim için yeni stratejileri iyi gözlemlemesi ve kendi stratejilerini iyi belirlemeleri önem taşıyor. Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilir, YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

Yeni eğitim sistemi 2020 mevcut sistemin, yaşanan gelişmeler doğrultusunda hızlı bir şekilde değişmesini gerektirmektedir. İnsan zekası, sahip olduğu yapısı nedeniyle değişime uyum sağlayabilmektedir. Aslında zeka denilen kavram da değişime uyum sağlaması ile söz konusu olmaktadır. Pandemi süreci, ne kadar büyük bir değişim yaşayabileceğimizi ve yaşadığımızı, bunun sonucunda da uyuma ne kadar fazla ihtiyacımızın olduğunu göstermiştir.

Bu yeni dünyada, yeni sistemde adaptasyon sürecinin nasıl olacağı merak edilmektedir. Sisteme uyum sağlama konusunda nelere dikkat edilmelidir? Yeni sisteme adaptasyon kısa sürede gerçekleşecek midir?

Yeni Eğitim Sistemi 2020: Pandemi Sonrası Adaptasyon Süreci

Pandeminin yaşanması ile birlikte, mevcut olan eğitim sistemlerinde değişim, kaçınılmaz bir hale gelmiştir. Klasik eğitim metotlarının ve öğrenme biçimlerinin yeni dünyada yetersiz kaldığı görülmektedir. Hızlı bir şekilde dijitalleşen dünyada, eğitim sistemlerinin de bu dijitalleşmeye ayak uydurması son derece önemli olmaktadır. Aslında, yeni düzende çok hızlı bir şekilde öğrenme sağlayan sistemlere ihtiyaç bulunmaktadır. Google çağında, ezbere dayalı bir eğitim sisteminin olması doğru değildir. Günümüzde, zaman içerisinde pek çok şey değişime uğramış olmasına rağmen, eğitim sisteminde herhangi bir değişim yaşanmamıştır. Pandemi sürecinin getirdiği, paradigma değişimine neden olan en önemli sonuçlardan biri de budur aslında. Bu anlamda eğitim dünyasında, klasik metotlar hızlı bir şekilde dijitalleşmeye başlamıştır.

Eğitim Dünyasında Neler Yaşanacaktır?

Yeni eğitim sistemi 2020 yaşam bilimlerinin değişmesi ve eğitim sisteminin revize edilmesi ile meydana gelmektedir. Yeni sistem, öğrencinin karşısında olmayan, bunun yerine öğrencinin yanında olan bir mentorluk sürecini oluşturacaktır. Bu durum hem mevcut sistemleri hem de öğreticiyi bu anlamda değiştirecektir. Bizim bu süreç içerisinde göreceğimiz en önemli hususlardan bir tanesi, gençlerimizin soyut kavramları anlayana kadar yani 11-12 yaşına gelene kadar olan sürede fiziksel temasın olduğu bir ortamı ararlarken bu yaşlardan sonra soyut kavramın daha kavramsallaştığı bir süreç içerisinde eğitim teknolojilerini yakından görebilmeleridir. Yeni sistem; kitapların mobil olmasını, öğrenme sürecinde videoların yer almasını sağlayarak bu süreci daha etkin hale getirecek ve hatta artırılmış gerçeklik ekipmanları ile ilgili de yenilikleri beraberinde getirecektir. Yeni eğitim sistemi 2020 ve sonrası dönemde pek çok yenilik sunularak ezbere dayalı sistemden yaratıcılığı artıran eğitime sistemine dönülecektir.

Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilirsiniz.

Read More

Bu yazımızda sizlere yeni eğitim sistemi, eğitimin geleceği, üniversitelerin geleceği, online eğitim ve online platformlar, pandemi süreci boyunca yaşanan gelişmeler, aşı çalışmaları, yeni dünya düzenine geçiş, ekonomideki değişimler gibi pek çok farklı konudan bahsedeceğiz. Bunlara ek olarak; değişime uyum konusunu ve bu süreç boyunca startup, hatta yakın zamanda daha da popüler olacak olan spinout ya da spinoff yapılarının değişimini ele alacağız.

İlk olarak son durumu daha iyi anlamamız için korkuyu anlamamız gerekiyor. Korkuyu yönetmek, öğrenme ve büyüme alanına geçebilmek için önce korkunun ne olduğunu ve insan davranışlarını nasıl şekillendirdiğini anlamamız gerekiyor. İnsanlar pandemi süreci başlarken ilk olarak gıda ve tuvalet kağıdı stokladılar. Tüm dünyada yemek ve su ihtiyacıyla birlikte en önemli konulardan biri tuvalet ihtiyacı haline geldi. İşte bu yüzden şu an içinde bulunduğumuz ve benzer kriz anlarındaki bu gibi kararları ve öncelikleri anlamlandırabilmek için korkuları ve korku karşısında geliştirilen tutumları iyi anlamak gerekiyor. İkinci olarak ise elbette pandeminin geleceğini konuşmak gerekiyor. Pandemi süreci ile beraber hepimiz hem sosyal medya, hem online platformlar hem de kitaplar aracılığıyla, online eğitim ve sertifikalar alarak farklı bir öğrenme sürecine girdik. Bu yeni eğitim sistemi için bir adım olarak da kabul edilebilir. Sıfırdan öğrenmeyi yaşıyoruz ve aynı zamanda büyüme aşamasına geldiğimizde hepimizin bir hikayesi olacak. İkinci dünya savaşında yaşananların, geçmişe ve bugüne damga vuran insan hikayelerinin günlükler sayesinde bizlere ulaştığı düşünülürse bugünün hikayelerinin kalıcı olması ve geleceğe aktarılması ve hatırlanması için günlük tutmak akılcı bir davranış olabilir.

Uzaktan Eğitim ve Uzaktan Çalışma Sistemi

Pandemi sürecinin ardından tüm dünyada geleceği beklenen büyük bir resesyon var. Ardından bir de küresel ısınma geliyor. Doğanın pandemi sürecinde bir nebze nefes alması ve tekrar canlanması mümkün olsa da bu problem aşılabilmiş değil. O yüzden her attığımız adımda farkındalığımızın artması gerekiyor. Çok daha yalın, çok daha basit “sharing economy” yani “paylaşımcı ekonomi” olarak adlandırılan bir sistemin ön plana çıkacağı, tüketim azalırken bilincimizin artacağı bir döneme doğru gidiyoruz. Bu yeni dönem ile beraber; uzaktan eğitim ve uzaktan çalışma sistemine geçiş yaşandı. Bu yeni eğitim sistemi, yeni çalışma sistemi; insanların okulları, sınıfları, alışveriş merkezlerini, sorgulamalarına sebep oldu.

Yeni Eğitim Sisteminin Ayak Sesleri

Krizin birinci aşamasında, tüm üniversiteler ve K12’ler kapatıldı. Ardından online eğitime geçildi. Kütüphaneler ve her türlü toplu aktiviteler durduruldu. Spor, sanat, müzik aktiviteleri durduruldu. Öğrenci kabulleri % 35 ötelendi. Yabancı öğrenciler ülke dışına çıkarıldı. Birçok ERASMUS öğrencisi ya da Mevlâna Projesi ile üniversitelerimize gelen; öğrenciler geri dönmek zorunda kaldılar. Ve bu süreç içinde de tabi ki; remote çalışma kararı alındı. Birçok şirket ofisleri kapatılırken ânında remote sisteme geçilerek yeni bir yapı oluşturuldu. “Zoom” uygulaması bir anda, müthiş derecede ön plana çıktı. Herkes Zoom kullandı ve tabi ki; Zoom özel eğitimleri verilmeye başlandı. Bu sırada online eğitim adaptasyonu sürecinde üniversiteler inanılmaz sıkıntı yaşadı. Bu süreç içinde çok önemli konulardan bir tanesi üniversite hastanelerinin pandemi için yapılandırılması oldu. Önemli araştırma merkezleri tekrardan şekillendirildi. Bütün araştırma projeleri, bunların dışında, yapılan tüm aşı çalışmaları, startup çalışmaları ve aynı zamanda patent çalışmaları gibi çalışmalar tamamen ortak bir havuzda toplandı. Derwent’in kullanmış olduğu, Thomson Reuters ile beraber değerlendirdiği bilim haritaları bir anda kapılarını açtı. O’Reilly, Springfield, Nature gibi şirketler kitaplarını online ortama açtılar.

Krizin ikinci aşamasında online eğitim konusunda yapılandırmaya gidildi. Zoom, Canvas, YouTube devreye girdi. IB ve SAT gibi dünya çapında uygulanan sınavlar iptal edildi. Yine dünya çapında uygulanan AP ve YKS, LGS gibi önemli sınavlar ertelendi. Çok stratejik startup yatırımlarına şahit olduk. Türkiye’de “Getir” uygulamasına Michael Morris yatırım yaptı.

Üçüncü aşamada ise; yeni eğitim sistemi ayak seslerini bir kez daha duyurdu. Üniversite sınavlarından geçişleri istenirse “geç/kal” sistemine dönüştü. Bir veya iki dönemlik izin alma hakları verildi. Yurt ve yemek ödemelerinde genelde burs oranları arttırıldı.

Aşı Çalışmaları ve Dünyadaki Diğer Gelişmeler

Bu sırada da tabii ki aşı çalışmaları yürütülmeye başlandı. 102 çeşit potansiyel aşı üretildi. İlaç geliştirme alanında özellikle İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Yağız Üresin, Prof. Dr. Ahmet Araman gibi akademisyenler var, Türkiye’de de büyük çalışmalar yapan işin erbabı insanlar. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nde  Prof. Dr. Nesrin Özören’in çok önemli bir aşı çalışması var.

Tüm bu önemli bilimsel girişimlerin dışında, konuşulmayan başka derin konular da var. Ev içi şiddet oranları arttı. Cinsel taciz oranları arttı. Yapılan araştırmalara göre; dünya çapında 1 ay evde kalmamız, 30 milyon insanın ev içinde şiddet ile karşı karşıya kalacağını gösteriyor. Özellikle anne ve babaları ile yaşayan ergenlik dönemindeki gençlerin yaşadıkları gerilim arttı. Bu süreç içinde teknoloji bağımlılığı, motivasyonsuzluk, iş kayıpları, belirsizlik, depresyon, gelecek korkusu, anksiyete gibi problemler ortaya çıktı.

Okul Sadece Eğitim Alınan Bir Ortam Değil

Tüm bu süreç ve gelişmeler içinde değinilmesi gereken, en önemli konulardan biri de şu, okul sadece eğitim alınan bir ortam değil. Okul aslında sosyalleşmenin ve tabi ki; öz disiplinin sağlandığı bir ortam aynı zamanda… Öğrencilerin sosyal yaşamlarını yürüttükleri bir ortam… Bu yüzden eğitimde fiziksel ortamlara da ihtiyaç duyuluyor ve her zaman duyulacak. Ancak; elbette online platformlar eğitimde bambaşka bir süreci de evlerimize kadar getirdi. Online eğitimler, sertifika programları, bu süreç içinde kullanılan tüm uygulamalar eğitimin geleceği ve yeni eğitim sistemi için kapı araladı.

Yeni eğitim sistemi ve dünyanın, pandeminin ardından nasıl şekilleneceğine hep birlikte tanık olacağız. Bu konuya dair daha detaylı bilgi ve merak ettikleriniz için Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilir, YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Read More

Sat sınavı soruları şaşırtmalı olarak sorulduğunda, dikkatli bir şekilde çözüme ulaşılmalıdır. Sınavda yer alan sorulara ait bazı şıklarda hiçbir bilgi yer almıyorsa bu şıklar geçilmelidir. Sorularda, bir üst ya da alt soru bulunuyorsa şaşırtmalara dikkat edilmelidir. Bazı sorulara ilişkin cevap şıklarında noktalama ya da kısa çizgi gibi işaretlerin yer alması, bu soruların kısa sürede çözümü için ipucu sunabilmektedir. Başka soru tiplerinde, paragraflardaki boşlukların tamamlanması istendiğinde; Subject+Verb uyumuna dikkat edilmelidir. Bu şartları sağlamayan şıklar, sorunun yapısına göre kısa sürede elenebilir. Hiçbir değişimin talep edilmediği şıklar (NO CHANGE) genellikle yanlış olabilmektedir. Bu şıkların üzerinde çok durulmaması doğru olacaktır.

Sat Sınavı Soruları İpuçları Nelerdir?

Sat sınavı soruları bazı temel bilgilere dayanılarak kısa sürede çözülebilmektedir. SAT sınavı konuları bu anlamda dikkatli bir şekilde gözden geçirilmelidir. Bazı sorularda iki sıfat yan yana gelmişse ve bu sıfatlar ismi tanımlıyorsa sıfatların arasında “and” kullanmaya gerek bulunmamaktadır.  Kaliteli sorularda tek bir soru ile birden fazla soru sorulabilmektedir. Örneğin, ismi tanımlayan birden fazla sıfatın art arda kullanımında, sıfatlar arasında virgül kullanımı aranmalıdır. Bu durumda “and” kullanılmaması ve sıfatlar arasında noktalama işaretinin kullanılması, tek bir soruda iki bilginin arandığı soru tipine örnek oluşturmaktadır. SAT sınavı 2019 soruları şaşırtmacaların bulunduğu sınavlar arasındadır. Sıfatın ismi tanımlama durumuna göre sıfatların art arda kullanım şekilleri değişkenlik gösterebilmektedir.

Sat Sınavına Kimler Girebilir?

Sat sınavına Kimler Girebilir sorusu için genel bir cevap vermek mümkündür. Liseden mezun olan öğrenciler ile son sınıf lise öğrencilerinin Sat’a girdikleri görülmektedir. Bu sınavdan başarılı olabilmek için Upper Intermediate seviyesinde bir İngilizce yeterliliğine minimum düzeyde sahip olmak gerekmektedir. Bu seviyeden daha düşük bir seviyede dile sahip olan öğrenciler Sat sınavı soruları çözümünde zorlanabilmektedir. Sınavda uzun İngilizce paragraflar yer almaktadır. Sınav sorularında dört farklı şık bulunmaktadır ve yanlış cevaplar doğru cevapları götürmemektedir.

Sat sınavı ile türkiye’de alan üniversiteler için uluslararası öğrencilerin YKS’ye girmek yerine Sat’a girmesi gerekmektedir. Bu öğrencilerin, üniversiteler tarafından talep edilen skoru elde etmeleri yeterli olmaktadır. Sat puanı ile Türkiye’de eğitim veren üniversitelere girebilmek için vatandaşlığa ilişkin bazı şartların, uluslararası öğrenciler tarafından sağlanması gerekmektedir. Sat sınavı soruları sınava girecek olan öğrenciler tarafından ciddiye alınarak düzenli bir çalışma sonucunda rahatlıkla çözülebilir.

Read More