Blog

21. Yüzyıl Eğitim Anlayışı STEM nedir ve neden önemlidir?

25 Şubat 2020

“Bir çocuğa matematik ve fiziği teorik olarak öğretirken sıkıntı yaşayabiliyorsunuz. Ama ne zaman ki bir genç gerçekten bir şeyi yapmak isterse, o zaman matematik ve fiziği doğal olarak öğrenme ihtiyacı […]”

Bir çocuğa matematik ve fiziği teorik olarak öğretirken sıkıntı yaşayabiliyorsunuz. Ama ne zaman ki bir genç gerçekten bir şeyi yapmak isterse, o zaman matematik ve fiziği doğal olarak öğrenme ihtiyacı hissediyor. 21. yüzyıl tamamen uygulamaların, tecrübelerin ve farklı şekilde yorumların dünyası ve zamanı! 

Teknoloji, inovasyon ve dijitalleşme, artık eğitimden de farklı becerilere sahip olan insan gücünü bekliyor. Bu nedenden dolayı genel anlamda sayısal ve fen alanına olan ilgide büyük bir artış var. STEM eğitimi ilk defa 1950’lerde konuşulmaya başladı. Ama asıl yerini özellikle 2000’li yıllardan sonra tam anlamıyla buldu. Bilimin, teknolojinin ve özellikle de matematiğin bir arada olduğu bu eğitimler vasıtasıyla iş dünyası ve ülkelerin kalkınması beklenmekte. STEM eğitiminin bu kadar çok ön plana çıkmasının iki temel nedeni var. Bunun birinci amacı tabii ki STEM alanında okuyacak ya da çalışacak insan sayısını artırmak. Birinci amaç aslında biraz daha nicel amaçlı. Ama ikinci amaç çok daha önemli. Aslında bireylerin bu anlamda STEM alanında çalışmaları devam ettikçe, üretebilecekleri inovasyon ve teknoloji odaklı ürün ve hizmet sayılarını artırmak. Daha da önemlisi, topluma, insanlığa yaratıcı çözümler bulabilmek. O yüzden aslında STEM’in ikinci amacı, bizim bugün dünyada görmek istediğimiz farklılığı ve yeniliği sağlayacak bir araç olması olarak görülüyor.

21.yüzyılın becerilerinin arandığı STEM eğitiminde aslında öğretmenlerin de farklı bir konumu var. Öğretmen daha fazla bilgiyi aktaran değil, bilgiyi kolaylaştıran, bilgiyi nereden ne şekilde alacağını bilip aynı zamanda öğrencinin uygulama alanına yoğunlaşmasını sağlayan kişi olarak karşımıza çıkıyor. Buradaki asıl amaç bireylerin tüketici olmaktan daha fazla üretici konuma geçebilmeleri ve bulundukları çevreye, topluma ve insanlığa hizmet etmelerini sağlamak. STEM eğitiminde “ters mühendislik” yapılarak bulunulan toplumdaki ihtiyaçlar gözden geçiriliyor ve STEM alanında öğrenilen bilgi ile bu sorunlara çözüm bulunuyor. Daha da önemlisi, sadece bir bilim alanında ihtisaslaşılmıyor, tüm bu dört bilim alanının yanı sıra “art” diye geçen tasarımsal taraf da ele alınarak bir bütün içinde multidisipliner bir yaklaşım sunuluyor. Multidisipliner çalışmanın yanı sıra, yeni ismiyle “transdisipliner” çalışma ile yeni ürünlerin, yeni hizmetlerin, yeni süreçlerin ortaya çıktığını da gözlemliyoruz.

Aslında pek çok insanın STEM alanına karşı kabiliyeti var. Ancak, bu kabiliyetleri ortaya çıkarabilmeleri için gerçekten onlara doğru bir ekosistem sunmak gerekiyor. O yüzden aslında STEM bir tercih; bir sonuç değil. STEM eğitiminde iki temel düşünme tarzı var. Bunlardan ilki tabii ki eleştirisel düşünme tarzı. Yani kısacası size sunulanı değil, aynı zamanda madalyonun öbür yüzünü görmeniz gerekiyor. İkinci düşünce tarzı ise yaratıcı düşünme. Yaratıcı düşünme için “out of box” tarzı düşünme diyoruz. Yani farklı bir şekilde düşünme tarzını getirebilen ve farklı sorunlara daha farklı bir yaklaşımla, olayı daha kısa zamanda daha ucuza çözme becerisi olarak tanımlıyoruz. Mesela bir görme engelli için sanatsal anlamda bir 3D’den çıkma bir müze oluşturulabiliyor. Veya bir diyabet hastasına geliştirilecek bir aplikasyon onun ilaç takibini ya da kan şekeri takibini yapabiliyor.

Aslına bakarsanız dünyada STEM eğitiminde ne oluyor ise; Millî Eğitim Bakanlığı, Tübitak (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu) ve hatta üniversiteler bu konuda büyük çaba gösteriyorlar. Elbette hem dünyada hem de Türkiye’de yapacak çok işimiz var. STEM eğitimi için öncelikli olarak ilk temek konu, öğretmen eğitimi. Öğretmen eğitiminde en önemli yaklaşım ise öğrencinin pedagojik olarak bu konuda desteklenmesini sağlamak. Dünyada yapılan araştırmalarda, Türkiye’de benim yapmış olduğum araştırmalarda, gördüğüm en önemli konulardan bir tanesi STEM alanına yetkinlik değil bir ilgi sorunu olduğu ortaya çıkıyor. Bu anlamda okullar aslında bizim için değişim alanları ve değişim merkezleri.

Bugün K12 olarak bilinen sürecin üstüne bir de dört yıllık eğitim var. Master, doktora, yuvayı aldığınızda 24 yıl okullarda geçiyor. Bu okul sürecinde, bu öğrencilik sürecinde artık paradigmaları değiştirmek gerekiyor. Yenilikçiliğin ve teknolojinin bugün vazgeçilmezi olan STEM eğitimi için gerekli her türlü altyapının kurulması gerekiyor.

Benzer Yazılar

Makine Mühendisliği ve Çalışma Alanları
Mühendislik: Fikirler ve Çözümler Evreni
Dünyanın En İyi MBA Okullarından Kabul ve Burs Almak: Hayallerinizi Gerçeğe Dönüştürün

Benzer Yazılar

Makine Mühendisliği ve Çalışma Alanları
Mühendislik: Fikirler ve Çözümler Evreni
Dünyanın En İyi MBA Okullarından Kabul ve Burs Almak: Hayallerinizi Gerçeğe Dönüştürün