Blog

Adım Adım Biyogirişimcilik Kitabı Neden Önemli?

3 Şubat 2020

““Adım Adım Biyogirişimcilik”… Özellikle bu kitap gerçekten son dönemde hazırlama aşamasında olup ve tamamladığım en heyecan verici kitaplardan bir tanesi. Uzun süredir, özellikle de 2014 yılından beri Türkiye’de pek çok […]”

“Adım Adım Biyogirişimcilik”… Özellikle bu kitap gerçekten son dönemde hazırlama aşamasında olup ve tamamladığım en heyecan verici kitaplardan bir tanesi. Uzun süredir, özellikle de 2014 yılından beri Türkiye'de pek çok patentin, özellikle bu alanda, çıkmasında ve ticaretleşme sürecinde rol oynadım. 2014 yılında bu işe başladığımda üniversitenin yaşam bilimleri alanında çok güçlü olmasına rağmen 4-5 patenti vardı. Ama bugün, bu 6 yıllık süreç içinde özellikle 2000'in üzerinde patent gerçekleşti. Bu patentler arasında %87 oranında yaşam bilimleri alanında, özellikle de biyoteknoloji alanında çok önemli patentler var ve bu patentlerin şimdi tam da ticarileşme dönemindeyiz. Dünyanın en etkin ve en geniş network ağı olan ve “start up”lar konusunda, özellikle “melek ağı” konusunda çok iddialı olan Keiretsu’nun Türkiye'deki yönetim kurulu üyesiyim. Bu anlamda, özellikle dünyada, Türkiye'de biyoteknoloji alanında pek çok startup'ın nasıl “angel investor”larla (melek yatırımcı) ve “v.c.”lerle (venture capitalist / risk sermayedarı) buluştuğunu ve yatırım aldıklarını, ve bu yatırımların sonrasında da ne kadar büyüyüp ne kadar daha sonraki süreçlerde 1.-2.-3. turlara katıldığına şahit oldum. Bu süreç içinde ihtiyaç duyduğum en önemli konu ise Türkiye’de özellikle, biyoteknoloji alanının geliştirilebilmesi için gerçekten bir referans el kitabının bulunması gerektiği idi. Bu nedenden dolayı ABA Yayın olarak bizzat bu projenin öncülüğünü yapıp Sevgi Hoca ile ve Işıl Hoca ile birlikte çalışıp çok ciddi anlamda bir proje üretmeye karar verdik. Bu proje gerçekten bize çok heyecan verdi.

 

 

 

 

 

 

Bu kitapta, özellikle alanım olan “kümelenme” ve kümelenmenin getirmiş olduğu ticaretleşme, teknoloji transferi konusunda belirttiğim çok önemli noktalar var. Özellikle OECD’nin rakamlarından da yararlanarak Türkiye’nin ve dünyanın ülke bazında ne anlamda biyoteknoloji alanına yön verdiğini, nereye doğru yapılandığını ve nereye doğru bir navigasyon işlediğine şahit olabileceğiniz bir bölüm gerçekleştirdik. Burada yazmak istediğimiz konulardan bir tanesi, özellikle dünyada, başta San Francisco olmak üzere, UC Berkeley’nin hemen yanında kurulan ve şu anda biyoteknoloji anlamında dünyayı ciddi anlamda değiştirecek 2020 ve 2050 sonrasında bu alandaki büyük kavramı, büyük değişimi, büyük yapılanmayı oluşturacak olan kümelenmeden de yola çıkarak Türkiye'ye önemli bir örnek teşkil edebilecek bir yapıyı da aynı zamanda kurmak istiyoruz. Amaç ne? Birinci derecede aslında, aynı dünyadaki yeni gelişmelerle beraber bu gelişmeleri Türkiye'de de takip edebilmek, bu paralelde, bu anlamda bizim de yapabileceğimiz çok ciddi önemli adımları daha stratejik, daha odaklanmış, daha hedef odaklı götürüyor olmak istiyoruz. Amacımız ters mühendislik yaparak gerçekten bu alanda var olan araştırmacıları, üniversite hocalarını, sanayi, özellikle de sivil toplum kuruluşları ile beraber devletin gerçek desteğini alarak bu alanda etki sahibi olabilmek.

 

 

 

 

 

 

 

Çünkü Türkiye'nin inanılmaz müthiş fırsatlar var. Bu fırsatları gerçekten kullanıyor olmak lazım. Daha da ötesi, aslında bizim için çok önemli bir başka konu, yetkinliğimizi arttırarak bu alanda olabildiğince “startup” ve “spin off”larımı kurabilmek ve bu startup ve spin off’ların olabildiğince dünyanın yetkin bölgelerinde daha etkin hale gelmelerini sağlamak. 2020 ve sonrasında, özellikle 2050'lerde günümüzün koşullarının çok ciddi anlamda zorlanacağı önemli ajandalar var. Bunların başında tabii ki iklim değişikliği geliyor. İklim değişikliği bu anlamda biyoteknoloji adına ciddi değişikliklerin beklentisinin yapılması gereken bir süreci de paralelinde getiriyor. Aynı zamanda, yaşlılık, ikinci bir önemli “challenge”lardan bir tanesi. İşte bu kitap sadece pek çok bu alana giren yeni öğrencinin değil, aynı zamanda bu alanda çalışan yeni genç akademisyenlerin, araştırmacıların ve hatta bu alanda özellikle start up ve spin off’ların kullanabileceği önemli bir “handbook”; önemli bir el kitabı ve referans kitabı. O yüzden kitap, adım adım birinci derecede biyoteknoloji alanında nelerin yapılabileceği, nasıl biyogirişimci olunabileceği ve biyogirişimci olduktan sonra süreçte nasıl ve ne şekilde yol izlenmesi gerektiğini, kimlere ve ne şekilde ulaşılması gerektiği konusunda çok detaylı bilgi veriyor. Bu kitabın gerçekleştirilmesi sürecinde özellikle bize ofiste katkıda bulunan tüm arkadaşlara da teşekkürler!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Konu ile ilgili YouTube videoma göz atabilirsiniz.

Benzer Yazılar

Makine Mühendisliği ve Çalışma Alanları
Mühendislik: Fikirler ve Çözümler Evreni
Dünyanın En İyi MBA Okullarından Kabul ve Burs Almak: Hayallerinizi Gerçeğe Dönüştürün

Benzer Yazılar

Makine Mühendisliği ve Çalışma Alanları
Mühendislik: Fikirler ve Çözümler Evreni
Dünyanın En İyi MBA Okullarından Kabul ve Burs Almak: Hayallerinizi Gerçeğe Dönüştürün