Blog
Tasarım Odaklı Düşünme ve 5 Aşaması
20 Ağustos 2020
“Tasarım odaklı düşünme, inovasyon ve teknolojinin ilerlemesi açısından oldukça önemli bir nokta. Yaşadığımız yüzyıl dijital dönüşüm ve inovasyon çağı olarak anılıyor. Özellikle bireylerin ve toplumların ihtiyaçlarından yola çıkarak yeni ürünleri […]”
Tasarım odaklı düşünme, inovasyon ve teknolojinin ilerlemesi açısından oldukça önemli bir nokta. Yaşadığımız yüzyıl dijital dönüşüm ve inovasyon çağı olarak anılıyor. Özellikle bireylerin ve toplumların ihtiyaçlarından yola çıkarak yeni ürünleri geliştirmek mümkün.
“Translational research” yani Türkçe adıyla, “Çevrimsel araştırma” olarak nitelendirilen yaklaşım aslında tüm paradigmaları değiştirdi. Peki; bu ne anlama geliyor? Bu durum; laboratuvarda yapılan bir çalışmanın pazara girmesinin ötesinde; pazardaki ihtiyaca göre yeni ürünlerin geliştirilmesi anlamına geliyor.
Stanford Üniversitesi, dijital dönüşüm ve değişim bağlamında ihtiyaçları göz önünde bulundurarak bir model geliştirdi. Tasarım odaklı düşünme kavramının ortaya çıkmasıyla beraber tüm şirketler ve sivil toplum kuruluşları kendilerini yeniden yapılandırmaya başladılar. Bu yapılanma; üreticinin değil tüketicinin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendi.
Bu yöntem problem çözme stratejilerini de alt üst etti. Bir ürünün ya da hizmetin hiç olmadığı kadar kısa bir sürede ortaya çıkması ya da dönüşmesi kaçınılmaz hale geldi. Yakın geçmişte bir yılda birkaç ürün ortaya çıkarken tasarım odaklı düşünme ile birlikte ürün sayısının 100’ün üzerine çıktığı görülüyor. Buradaki amaç aslında deneme-yanılma yöntemi ile ürün üretmek ve olabildiğince mükemmelleştirebilmek.
Tasarım Odaklı Düşünme 5 Aşamada Gerçekleşiyor
Tasarım odaklı düşünme 5 aşamada gerçekleşiyor.
İlk aşama, “empati”. Bu noktada asıl amaç; tüketicinin asıl ihtiyacını olabildiğince anlayabilmek. Empati yoluyla bireyin kullanıcı olarak neye ihtiyaç duyduğunu öngörebilmek ve ihtiyacı olan ürünü sunabilmek…
İkinci aşama, “tanımlama”. Bu aşamada; ilk aşamada elde edilen veriler doğrultusunda problemin tanımlanması söz konusu oluyor.
Üçüncü aşama; “fikir üretme”. Bu aşama en önemli aşama olarak değerlendiriliyor. İhtiyaçları anlamak ve problemi tanımlamak gözlemler aracılığıyla gerçekleşiyor ancak; yeni bir fikir üretmek hiç de kolay değil. Bu aşama; disiplinler arası bir çalışma gerektiriyor. Mühendislerin, sosyal bilimcilerin, tasarımcıların bir arada olması gerekiyor. Bu aşama, aynı zamanda patentleme aşaması… Pek çok ürün bu aşamada patentleniyor ve korunuyor.
Dördüncü aşama, “prototipleme”. Bu nokta; gerçek anlamda uzmanlık gerektiriyor. Ortaya çıkartmak istediğiniz ürün için doğru malzeme ve makinelere ihtiyaç var.
Beşinci ve son aşama, “değerlendirme”. Değerlendirme aşamasında en önemli konu ürünün bireye katkı sağlaması.
Üniversite-Sanayi İş Birliği Önem Taşıyor
Bu tip çalışmalar yürütülürken üniversite-sanayi iş birliği büyük önem taşıyor. Çok daha hızlı sonuç alınmasına ve hızlı bir şekilde pazara girilmesine katkı sağlıyor. Artık devletler de bu tür yatırımları teşvik ediyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde özellikle Ar-Ge alanındaki en büyük fonlar bu tür yatırımlara yöneliyor. Aynı durum Türkiye’de, TÜBİTAK için de geçerli…
Kısacası; artık farklı bir bakış açısına ihtiyacımız var. Yerleşmiş kalıpların dışına çıkarak dünyaya bakmaya ihtiyacımız var. Birçok şeyi yeniden yapılandırmaya, yenilenmeye ve çok daha hızlı olmaya ihtiyacımız var. Tasarım odaklı düşünme hakkında daha detaylı bilgiye ihtiyaç duyuyorsanız Doç. Dr. Gamze Sart ile iletişime geçebilir, YouTube kanalına abone olabilirsiniz.